Bir Psikiyatristin Nefret Günlüğü
Şehrin beti benzi atmış hastalıklı rengi, insanın içindeki yaşama isteğini azaltıyordu. Aslında dışarıdan gelenler kasvetli havanın bu şehre çok yakıştığını söylerler. Burada yaşayanlar için çok da fark etmiyor aslında. Her gün, birbirinin aynı hayatlarından, şikayet etmeden günü akşam ediyorlar. Benim de farklı geçmiyor günlerim senin yokluğunda. Olabilecek en iyi halimle kalkıyorum yataktan. ”Gözlerimin ışığı kaçmış.” öyle dedi eski bir dost. Aynaya bakamayacak kadar yorgun bir ruh taşıyorum ve bedenim olduğundan daha ağır geliyor artık bana. Geç kalınmış bütün zamanlardan nefret ediyorum. Senden nefret ediyorum. Yaşamaya mecbur bırakıldığım acıma küfrediyorum ve çürük bir dişin verdiği acının hazza dönüşmesi gibi alışıyorum sensizliğime. Çocukken mahrum bırakıldığım her şeysin sen. Her şeydin sen. Her şeyimdin. Şimdi yitik bir aşkın tozu dumana katan belirli belirsiz bir anısısın sadece.
”Bitti !”. Beş harfle, bir silindir gibi geçtin dört senenin üzerinden. Kapıyı kapattın, asansöre bile binmedin, belki de asansörü beklerken fikir değiştirmekten korktun. 7.kattan merdivenle inmeyi tercih edecek kadar benden nefret etmen için ne yaptım ben sana?
Mevsimler değişti. Gecenin devamında, saymadım bilmem kaç kere, yokluğuna doğdu Güneş. Poliklinikteyim; 2 ay önce, 3 yıllık kocasını çocuklarının gözü önünde töre cinayetine kurban vermiş bir kadın, gözyaşlarıyla yıkıyor anılarını, sana olan nefretimden utanıyorum, karşımdaki kadının hala yaşamdan nefret etmediğini gördükçe. ”Çocuklarım” diyor kadın, ”Onlar için yaşamalıyım.” Sen bana bir çocuk bile bırakmadın giderken, sadece bir isim, şarapla yıkanmış bir gecede ”Loya” demiştin. ”Kızımız olursa Loya koyalım adını”. Doğmamış ve hiç doğmayacak olan kızımızın adını bıraktın giderken. O kadın nefret etmemekte haklı; en azından çocuğunu bırakmış, kocasını ellerinden alan vahşi töre, bana kalan ne? Sadece bir isim; Loya. Anlamını bile bilmiyorum, bari ne demek olduğunu söyleyip öyle gitseydin, bana anlamını bile bilmediğim ve hiç sahip olamayacağım bir kız çocuğu ismi bıraktığın için nefret ediyorum senden.
Telefonum çalıyor, arayan annem, artık sessizde değil telefon, sesle bölünecek sevişmeler yok artık geceleri. ”Nasılsın?” diyor, sesinde cevabını çoktan bildiği soruya, belki bu sefer farklı bir yanıt alma umudu var, ”Aynı” diyorum, ”Keyifsizim, çok yoruldum bugün hastanede, yatacağım biraz sonra”. ”Yemeğini yedin mi?” diyor, ”Yedim.” diyorum, ”32 yaşındayım ve hatırlatmana gerek duymadan yemek yiyebiliyorum son 26 yıldır.” diyorum içimden, telefonu kapatıyorum yarım yamalak selamların eşliğinde. Annemden de nefret ediyorum, bu kadar obsesif olmasaydı, sürekli kontrol etmeye çalışmasaydı beni; ”Ne yedim? Ne zaman yedim? Ne giydim? Üşüdüm mü? Aç mıyım?” bu kadar çok bağlanmazdım belki de sana, ya da ne bileyim en azından gözyaşımda yüzünü görmezdim. Galiba bütün kadınlardan nefret ediyorum. Senden de… Annemden de…
Poliklinikteyim; koştura koştura bir adam giriyor içeri, ”Doktor Bey koşun kardeşim çok kötü, zorla getirebildik acile.” diyor telaşla. Acil servise iniyorum. 30’larının başında biri, sedyeye bağlanmış, ”Bırakın beni, yaşamak istemiyorum” diye bağırıyor. ”Ben de” diyorum içimden, ”yaşamak istemiyorum ama sana yaşama isteği kazandırmaya geldim”. Damarlarında dolaşan benzodiyazepinin etkisiyle artık daha sakin bir şekilde istiyor ölmeyi. Görüşme odasına alıyorum 30’larının başında ölmeyi isteyen adamı, anlatıyor, ”Çok sevdim hocam, gitti, fark edemedim benden kopuşunu, bıçakla kesti hayatımı; ondan öncesi ve ondan sonrası diye, ben onsuz yaşayamam hocam, bu kalp onu sadece sevmeyi bilir nasıl nefret etsin ki? Şimdi o bana baktığı gibi başka birine mi bakacak, başka birinin ellerini mi tutacak? Nefret ediyorum ellerimden tuttuğu için ellerimi ”.
Yaşayamayacağını sanıyorsun o ilk an, sanki nefesini de alıp götürüyor giden, akciğerlerin sönüyor, kalbin isteksiz isteksiz atıyor, ama yaşanıyor, zaman dolduruyor acımasız dudaklarından üflediği nefesiyle akciğerlerini, tekrar nefes alabiliyorsun ve seratonin yetiyor kalbinin istekli atmasına, ister çikolatadan ister antidepresandan…
Yalan söylüyorum sevgili, kalbim ellerimde bekliyorum, bıraktığın gibi bulman için, sen gittiğinden beri hiç atmadı. Hangi mevsim götürmüştü seni uzaklara? Gözümün ucunda ne ara biriktin de elim gitti bu satırlara? ”Bu bir imkansız aşk hikayesi olacak.” demiştim de gülümsemiştin başın omzumda, kar taneleri düşerken penceremin camına. Şimdi pencerem değişti ve ben sensiz bakıyorum kar tanelerinin yağışına. Gönlümün sağanakları durdu mu sahi? Hiç gitme dedim mi sana? Ya da git… Kendini haklı çıkarmak mıydı niyetin ki, yüzün dahi gelmiyor aklıma? Sonsuz bir sensizliğe mahkum edildim. Seni çok özledim.
Dr. Mustafa TATLI
Uzman Bilgisi
Dr. Mustafa TATLI
Psikiyatrist
- Üniversite : Marmara Üniversitesi, Tıp Fakültesi (İngilizce)
- Uzmanlık : Bakırköy Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi
Yazıları
Yasak Elma ve Bilişsel Evrim
Semavi dinlerin hepsinde ortak bir olaydan bahsedilir; Adem ile Havva’ nın cennetten kovulması… Buna göre Tanrı, Adem ile Havva’ ya ‘her istediğinizi yapabilirsiniz fakat sadece şu ağaca yaklaşmanızı yasaklıyorum’ der.
Depresyon Davulla Zurnayla Gelmeyebilir
Depresyona ait moralsizlik, isteksizlik, hayattan zevk alamama, içe kapanma, ağlamalar, sinirlilik şikayetleri, çoğunlukla kolaylıkla fark edilebilir ve varlığında ‘Acaba depresyona mı giriyorum?’ düşüncesiyle bir psikiyatriste başvurmanızı sağlayabilir. Fakat depresif hastalıklar her zaman böyle davul zurna çalarak kendini belli ede ede başlamayabilir.
Panik Atak
Panik atak, beklenmedik bir şekilde, kendiliğinden olan, çarpıntı, terleme, titreme, nefes alamama hissi, göğüste ağrı ya da sıkışma, baş dönmesi, sersemlik, uyuşma, karıncalanmanın eşlik ettiği, kişide yoğun bir ölüm, bayılma ya da delirme korkusu yaşatan bir durumdur.
Otizmli Çocuğa Yaklaşım
Otizm çocukta sosyal etkileşimde kısıtlılık, iletişim düzeyinde belirgin gecikme, ilgi alanlarında sınırlılık ve tekrarlayıcı davranışlar gibi bulgularla ortaya çıkan bir gelişim bozukluğudur.
Vajinismus Nedir? Ne Değildir?
Vajinismus; vajina (kadın cinsel organı) girişindeki kasların kasılması sonucu oluşan, ağrı algısının yaratmış olduğu kaygı ile karakterize olan ve cinsel birleşme sırasında zorlanma ya da cinsel birleşmenin mümkün olamaması ile sonuçlanan psikolojik bir bozukluktur.
Türsel Mutluluk Ortaklıkla Mümkündür
Bilinç: Bilinç, kişinin kendisine, yaşantılarına, çevresine, öteki kişilere ve bir bütün olarak içinde yaşadığı evrene ilişkin farkındalığıdır. Peki bizler ‘bilinci açık’ bireyler olarak kendimizin, çevremizin ve yaşadığımız evrenin gerçekten farkında mıyız?
Hiç Büyümeyen Mutsuz Bir Çocuk : Peter Sellers
Sinema salonuna girdiğimiz andan itibaren 7. sanatın büyülü atmosferi içerisinde yeni bir dünyaya adım atmış oluruz. Salonun kapısında günlük yaşam kavgaları geride kalır ve koltuğa oturup, film başladığı andan itibaren, bambaşka hayatların içinde buluruz kendimizi. Kendi yaşantımızda zengin, fakir, aşık ya da nefret dolu olabiliriz bunun bir önemi yoktur, o koltukta oturduğumuz sürece artık beyaz …
Depresyon Nedir? Belirtileri Nelerdir? Tedavisi Nasıldır?
‘Depresyon’ terimi gündelik hayatta en çok kullanılan tıp terimlerinden biridir, bu sebepledir ki; bir çok yanlış anlaşılma ve yanlış inanışın konusu olmuştur. Hemen hemen herkesin hayatının bir döneminde ağzından : ‘ Bu aralar depresyondayım.’ cümlesini duymak kuvvetle muhtemeldir. Peki acaba her üzgün hissetme hali, her keyifsizlik, depresyon mudur? Depresyon nedir? Ne değildir? Nasıl tedavi edilir? …
Bir Psikiyatristin Nefret Günlüğü
Şehrin beti benzi atmış hastalıklı rengi, insanın içindeki yaşama isteğini azaltıyordu. Aslında dışarıdan gelenler kasvetli havanın bu şehre çok yakıştığını söylerler. Burada yaşayanlar için çok da fark etmiyor aslında. Her gün, birbirinin aynı hayatlarından, şikayet etmeden günü akşam ediyorlar. Benim de farklı geçmiyor günlerim senin yokluğunda. Olabilecek en iyi halimle kalkıyorum yataktan. ”Gözlerimin ışığı kaçmış.” …
Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT)
Psikoterapi; bireylerin, bilişsel, duygusal ve davranışlar sorunlarının, bu konuda eğitim almış bir profesyonel eşliğinde sözel görüşmeler yoluyla çözümünü ve bireylerin ruh sağlıklarının korunmasını ve geliştirilmesini amaçlayan tekniklerin genel adıdır. Psikiyatri tarihi boyunca çeşitli dönemlerde o dönemin şartlarına göre şekillenmiş değişik psikoterapi türleri geliştirilmiştir. Bütüncül, dinamik, , bilişsel davranışçı, varoluşçu, Geştalt ve kişilerarası psikoterapi, psikoterapi türlerinin …
Bağlanmanın Psikolojisi “Ben Sensiz Yaşayamam”
Ben onsuz yaşayamam, biz birbirimizi tamamlıyoruz, o olmadan eksiğim, onun olmadığı bir dünya düşünemem… Günlük yaşantımızda hepimizin duyduğu ya da bizzat söylediği, kulağa sempatik ve romantik sevgi sözcükleri olarak gelen bu ifadeler aslında o kadar da masum olmayabilir. ‘Sensiz bir hiçim’ den ‘ya benimsin ya kara toprağın’ a kadar uzanan yelpazede bu cümleler bir ucunda …
Güncel Psikoloji Yayınlarımız
Çocuklarda Ayrılık Kaygısı
Çocuklarda ayrılık kaygısı, bir çocuğun bakım veren kişilerden ayrılırken yaşadığı yoğun stres durumu olarak …
Aşk Ne Kadar Mümkün?
Platon’un aşkla ilgili diyaloglardan oluşan “Şölen” kitabında geçen bir tartışmada, Aristophanes şu hikayeyi …
Depresyonun Gelişimi ve Pozitif Bakış Açısı Geliştirme Yolları
Erken yaşantılar kişide kendisi ve dünya ile ilgili bazı temel işlevsel olmayan inançların veya şemaların gelişmesine …
Bipolar Bozukluk Nedir?
Hayat bazen bir dağ yokuşunda yükselip alçalan bir yolculuğa dönüşebilir. Kimi günler enerjimiz zirvede, her şeyin …
Psikoloji Nedir?
Psikoloji kelimesi diğer adıyla ruh bilimi, Yunancada ‘psykhe’ ile ‘logos’ kelimelerinin bir araya getirilmesiyle …
Psikoz Nedir?
Psikoz kelimesi Yunanca psyche(ruh, zihin) ve osis(anormal veya hastalıklı) kelimelerinin birleşmesiyle türetilmiş bir …
Ekran Bağımlılığı
Her geçen gün daha fazla ebeveyn, çocuklarının tablet, telefon veya bilgisayar kullanımından dolayı endişelerini …
Maskeli Depresyon Nedir?
Maskeli depresyon, diğer adıyla gizli veya gülümseyen depresyon olarak da karşımıza çıkmaktadır. Maskeli depresyon, …
Oyun Bağımlılığı Nedir?
Son zamanlarda teknolojinin gelişmesi ve internetin yaygınlaşmasıyla birlikte bireylerde teknolojiye ilişkin bağımlılık …