Aldatılma Ve Terk Edilme
Aldatma ve terk etme psikiyatrist olarak çalışmaya başladığım ilk yıllarda, yani bundan 25-30 yıl kadar önce (aslında artık geçmiş yıllardan söz ederken böyle kocaman sayılardan bahsetmek kadın olarak hiç hoşuma gitmiyor ama maalesef gerçek bu) sadece aldatılan kadınları dinlerdim. Göğsünden hançerlenmiş kadınlardı bunlar, böyle hisseder, klinikteki odamda uzun uzun ağlarlardı. Aldatılmanın insan üzerindeki etkisinin ölümden beter olduğunu o zamanlardan başlayarak ta içimde hissettirdi bana bu kadınlar.
Bu tür hikâyelerde en dikkatimi çeken şey, eşleri tarafından aldatılan bu kadınların “herkes yapar ama benim eşim asla yapmaz” diye düşünmeleriydi. Bu düşünce sadece onlara ait değildi, yakın çevreleri de böyle düşünüyordu. Ama bir gün aniden acı gerçek ortaya çıkınca tam bir şok yaşanıyor, bir de üstelik bu adamların ilişkilerinin pek de yeni olmadığı, uzun süren bir aşk ilişkisi yaşadıkları anlaşılıyordu.
Kocaları için yıllardır hiçbir fedakârlıktan kaçmayan, evlerine, çocuklarına çok düşkün bu kadınlar, nasıl bir ihanete uğradıklarını anlayınca beyinlerinden vurulmuşa dönüyorlar, uzun süre kendilerine gelemiyorlar ve doğal olarak mantıklı davranamıyorlardı.
Aldatan erkeklerin ise bir kısmı bu olay açığa çıkınca özür üstüne özür diliyor, kendilerini affettirmek için her yolu deniyor, ama bu arada eşlerinden de sevgililerinden de vazgeçemiyorlardı. .Bir kısım erkekler ise her türlü kanıta rağmen olayı reddediyor ve suçsuzlukları konusunda eşlerini ikna etmeye çalışıyorlardı. En acı olanı da, eşlerinin olaya gösterdiği öfkeye katlanamayan ve belki de bunu bahane edip hemen boşanma yoluna gidenlerdi.
Bunca yılın ardından hem aldatılmak hem de terk edilmek kadınları çılgına çeviriyor, hiç yapmayacakları şeyleri yaptırıyor ve eşlerinden intikam alabilmek uğruna bu kadınlar aslında kendi hayatlarını bir kere daha bu uğurda feda ediyorlardı.
Daha sonraki yıllarda senaryo değişmeye başladı. Artık aldatılan kocalar gelmeye başladı bana. Şimdilerde bu konuda tam bir eşitlik var, yani kadın da aldatıyor, erkek de. Peki ama neden? Aslında son yıllarda, özellikle büyük kentlerde insanlar kendi seçtikleri kişilerle evleniyorlar ve kadınların çoğu da iş güç sahibi olduğundan erkeklere mahküm değiller.
Ama yine de hem bizim ülkemizde hem de özellikle gelişmiş Batı Ülkelerinde bir yandan insanlar hızla boşanırken bir yandan da evli insanlar birbirlerini aldatmaya devam ediyorlar. Yani aldatmanın artık bütün dünyada hayatımızın bir parçası haline geldiği gerçeğini kabul etmemiz gerekiyor.
ERKEK NEDEN ALDATIR?
Erkekler yapısal olarak daha özgür varlıklardır. Evliliğin getirdiği sorumluluklar, iş, güç, çocuklar, aileler ve bunların getirdiği sorunlar bir süre sonra ruhlarında bir tutsaklık, istemedikleri bir bağımlılık duygusu uyandırır ve bir kısmı bu zincirden kurtulmanın, özgür olmanın yollarını ararlar. Üstelik evli olduğu halde başka kadınlarla ilişki kurmak, özellikle Doğu Toplumlarında pek de kınanacak bir şey olarak görülmemekte, hatta “erkeğin elinin kiri” diyerek olay küçültülmeye çalışılmaktadır.
Özgürlük genellikle toplumsal yasakların içinde gizlidir. Belki de eşlerinin tırnağı etmeyen bir başka kadınla yaşanan cinsellik, kendilerini özgür hissetmelerini sağlar. Bu tür ilişkilerden dolayı bir yandan kendilerini suçlu hissederken bir yandan da bu baskın duyguyu telafi etmek için ya eşlerine bol bol hediye alır, ya da onlara her zaman olduğundan daha kötü davranır, hatta öfke kusarlar. Çünkü içten içe bu suçu işlemelerinde yanlış olduğunu bilseler de eşlerini sorumlu tutar, ufak tefek olayları bahane ederek kendilerini rahatlatmaya çalışırlar. Bir süre sonra ise duygular yalama olur ve aldatma bu tür erkekler için gündelik bir alışkanlık haline gelir. Artık eşlerini aldatmanın bir yolunu bulamıyor, genç kadınları yatağa atamıyorlarsa sıkıntı başlar.
Bütün erkekler için durum aynı değildir. Bazı erkeğin doğası eşini aldatmaya uygun değildir. Aldatmayı kendi içinde bir erdemsizlik kabul eder ve her ne yaşanırsa yaşansın, eşini aldatmaz. Nesli çok azalmış da olsa, bu tür erkekler hala vardır.
Bazı erkekler ise sadece rahatlamak veya kendini biraz olsun özgür hissedebilme uğruna yapmaz bunu. Âşık olur. Yılların yıprattığı evlilik ilişkisine ihanet etmek değildir asıl amacı. Eğer yeterince güçlüyse bunu zaten kendisi açıklar ama bağımlı bir erkek hem aşık olur, hem bunu inkar eder ve hem kendini hem de bu iki kadını birden harcar. Sonuç üçlü bir mutsuzluktur.
KADIN NEDEN ALDATIR?
Aldatma konusunda kadınlar genellikle erkeklerden çok farklı davranırlar. Bir erkeği yatağa atmak gibi bir düşünce genellikle evli kadınlarda pek yoktur. Onların derdi duygusal bir ilişki kurabilmektir. Kadınlar sevilmek, âşık olunmak, hayran olunmak, değerli bulunmak isterler. Özellikle eşlerinde bu tür doyumları bulamayan, sevildiğini, önemsendiğini hissedemeyen, duygusal açlık çeken kadınlar ihanet eder. Ayrıca daldan dala konmaz, kolay partner değiştirmez ve ne yaşarlarsa yaşasınlar, aldatan taraf olmanın acısını yüreklerinde hep hissederler. Hatta bu suçluluk duygusu bazen o kadar yoğun olur ki, tıpkı katilin olay yerine gelmesi gibi adeta kendi kendilerini ele verir ve böylece cezanın peşine düşerler.
ALDATILAN KİŞİ NE YAPMALI?
Aldatılmak her ne kadar insanın yüreğine hançer gibi saplansa da, olaya her zaman serinkanlılıkla yaklaşılmalıdır. Yaşananlar yakınlarla değil, olaya tarafsız yaklaşabilecek bir psikologla paylaşılmalı ve konuya ilişkin kararlar hemen alınmamalıdır. Terapi seanslarında önce olaya duyulan yoğun duygusal tepkiler boşaltılmalı, daha sonra da yaşananların nedenleri üzerinde ayrıntılı bir çalışma yapılmalı, son karar ancak bundan sonra alınmalıdır çünkü ihanetin acısıyla alınan kararlar genellikle karşı tarafı cezalandırmaya yönelik olsa da hiç hak etmediği halde ihanete uğrayan kişiyi cezalandırır.
Ayrıca ihanete uğrayan kişiler bu tür olayları kendilerine yönelik bir aşağılama, beğenilmeme, reddedilme gibi değerlendirmemeli, hayatta yaşanan her şeyde olduğu gibi burada da farkındalıklarını arttırmaya gayret etmeli ve bu acı olayda bile gelişmenin ve bir daha aldatılmamanın yollarını aramalıdırlar.
ALDATILMAMAK MÜMKÜN MÜ?
Eğer karşı taraf farklı psikolojik sorunları nedeniyle aldatma eğiliminde biriyse, aldatılmamak mümkün değildir ancak evlilik öncesi yapılan arkadaşlıklarda bu konuya özen gösterilmeli ve ufak tefek olaylar bile ciddiye alınmalıdır çünkü bir insan bir şeyi bir kere yapıyorsa bunu tekrar yapma olasılığı çok yüksektir.
Ancak yine de insanların bu konuda dikkat etmeleri gereken bazı önemli noktalar vardır. Öncelikle ister arkadaşlık ister evlilik olsun, kişiler karşı tarafla olan ilişkilerine her zaman özen göstermeli, kendileri kadar karşı tarafın duygularını ve ihtiyaçlarını da göz önünde bulundurmalı, çok vermemeli, kendilerine ve karşı tarafa olan saygılarını kaybetmemeye çalışmalı ve ne olursa olsun başlarını dik tutmalıdırlar. İlişki uğruna yapılan büyük fedakârlıklar her zaman çok tehlikelidir. Hep vermek ve hep haklı olmak yerine hayatı paylaşmayı öneriyorum sizlere çünkü haklı olan kazansaydı, bu gün çok farklı bir dünyada yaşıyor olacaktık. Zaten doğada haklılık veya haksızlık diye bir yasa yok, kazanan ve kaybeden var. Kazanan taraf olabilmeniz dileğiyle
Uzman Bilgisi
Dr. Gülseren BUDAYICIOĞLU
Merkez Başkanı, Psikiyatrist
- Üniversite : Ankara Üniversitesi, Tıp Fakültesi
- Uzmanlık : Hacettepe Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Psikiyatri Uzmanlık Eğitimi
Yazıları
Bir Mobbing Trajedisi
Mobbing’in sözcük anlamı, psikolojik şiddet, baskı veya taciz olarak tanımlanabilir. Özellikle hiyerarşik bir yapılaşmanın olduğu yerlerde, güçlünün altta kalanlara baskı yapması veya onu çeşitli yollarla taciz etmesidir.
Ruhsal Sorunlar Beden Sağlığımızı Bozuyor
Bilim insanları tarafından yapılan araştırmalar, ruhsal sorunların, bunlara bağlı olarak yaşanan sıkıntıların, bir süre sonra bedende ciddi hastalıklara yol açabildiğini söylüyor.
Yaşamdaki Rol Dağılımı: Sevilmeyenler
Anneleri tarafından bir türlü benimsenmeyen, sevilmeyen, içten içe reddedilen çocuklar vardır. Tırmanır dururlar annelerine, beni sev, bana sahip çık, benimle ilgilen diye. O tırmandıkça anne iter, anne ittikçe çocuk daha fazla yapışır anneye.
Kendini Sevmek
İnsanın kendisini sevmesi ve beğenmesi aslında çok zordur çünkü içimizdeki canavar doymak bilmez. Üçünü yapsak beşini daha ister. İnsanın doğası böyle ama böyle olmasaydı, hepimiz el el üstünde otururduk.
Ekonomik Krizin İnsan Ruhuna Yansımaları
Ülkemiz insanı yıllardır krizlerle iç içe yaşıyor. Yani zaten hiç düze çıkamadı. Her 8-10 yılda bir ortaya çıkan ekonomik krizler, doğal afetler, terör, ayyuka çıkan yolsuzluklar ve ülkemizin çevresini saran savaşlar…
Evlilik, Orta Yaş, Yalan
Genellikle bütün erkekler evlilikten önce korkar. Avın avcıdan kaçtığı gibi kaçarlar. Avcıya yakalanmaktan korkarlar. Bir süre kızları koca avcısı gibi görürler. Genç yaşlarda, henüz evlilik çağı gelmeden çok önce yoktur böyle korkuları.
Hep Aynı Rol
Doğduğumuz an başlar hayattaki rolümüz. Anneler, Babalar veya çok yakınlarımız tarafından bize verilen bu ilk rol, öyle bir yapışır ki üzerimize, filmler değişse, senaryolar başka türlü yazılsa da biz yaşadığımız sürece asla terketmeyiz o rolü.
İhanet
İhanet belki de dünya da insanoğlunun yaşayabileceği en büyük acılardan biridir. Hatta şairler, şiir ve şarkılarda, ayrılık ve ihanetle ölümü kıyaslarsanız buna kızar, ihanetin her zaman insana ölümden bile daha büyük bir acı verdiğini söylerler.
Koca Bir Ülkenin Kendini Arayan İnsanları
Kendimi bildim bileli meraklı biriyimdir. Çocukluğumda da öyleydim. Okula başladığım günü hiç unutmuyorum. İki tarafımdan sarkan örgülü saçlarıma beyaz kurdeleler bağlamıştı annem.
Ölüp Gitmenin Sırası mıydı Yani?
Ülkemizi hep koca bir aile olarak düşünmüşümdür. Her ülke aile değildir ama bizim ülkemiz Türkiye Cumhuriyetinin kurulduğu günden beri hep koca bir aile olmuştur.
Üniversite Sınavlarında Anne Babanın Tutumu
Üniversite sınavları, ülkemizde giderek hem gençlerin, hem de anne babaların korkulu rüyası haline geldi. Bütün umutlarını bu sınavlara bağlayan pek çok kişi, sınav öncesi ve sonrasında, ciddi bir stres ortamına giriyor.
Aldatılma Ve Terk Edilme
Aldatma ve terk etme psikiyatrist olarak çalışmaya başladığım ilk yıllarda, yani bundan 25-30 yıl kadar önce (aslında artık geçmiş yıllardan söz ederken böyle kocaman sayılardan bahsetmek kadın olarak hiç hoşuma gitmiyor ama maalesef gerçek bu) sadece aldatılan kadınları dinlerdim. Göğsünden hançerlenmiş kadınlardı bunlar, böyle hisseder, klinikteki odamda uzun uzun ağlarlardı. Aldatılmanın insan üzerindeki etkisinin ölümden …
Videoları
Güncel Psikoloji Yayınlarımız
Bipolar Bozukluk Nedir?
Hayat bazen bir dağ yokuşunda yükselip alçalan bir yolculuğa dönüşebilir. Kimi günler enerjimiz zirvede, her şeyin …
Psikoloji Nedir?
Psikoloji kelimesi diğer adıyla ruh bilimi, Yunancada ‘psykhe’ ile ‘logos’ kelimelerinin bir araya getirilmesiyle …
Psikoz Nedir?
Psikoz kelimesi Yunanca psyche(ruh, zihin) ve osis(anormal veya hastalıklı) kelimelerinin birleşmesiyle türetilmiş bir …
Ekran Bağımlılığı
Her geçen gün daha fazla ebeveyn, çocuklarının tablet, telefon veya bilgisayar kullanımından dolayı endişelerini …
Maskeli Depresyon Nedir?
Maskeli depresyon, diğer adıyla gizli veya gülümseyen depresyon olarak da karşımıza çıkmaktadır. Maskeli depresyon, …
Oyun Bağımlılığı Nedir?
Son zamanlarda teknolojinin gelişmesi ve internetin yaygınlaşmasıyla birlikte bireylerde teknolojiye ilişkin bağımlılık …
Dil ve Konuşma Terapisi Nedir?
Dil ve konuşma terapisi, iletişim bozukluklarının önlenmesi, değerlendirilmesi, teşhisi ve müdahalesinde kullanılan …
Narsisizme Farklı Bir Bakış
Narkissos yüzyıllar sonra kendisinden bu kadar bahsedildiğini bilse çok mutlu olurdu. Bilmeyenler için özetleyecek …
Trikotillomani Nedir?
Trikotillomani halk dilinde saç koparma hastalığı olarak bilinmektedir ve tanı kitaplarında obsesif kompulsif bozuklukları …