Uzman Makaleleri

AMBİVALANS

Çok Seviyorum! Bir O Kadar Da Nefret Ediyorum! “Ambivalans”

“Zaten sevilmeye değer değilim, değer verdiğim hiç kimse bana istediğim/beklediğim kadar değer vermedi. Asla tam sevildiğimi ait olduğum yerde olduğumu hissedemedim. Ne zaman ilişkimde değer versem karşı taraf hep suistimal etti. Sevdim, pes etmeden sevdim. Ben sevdiğim zaman gerçekten hakkını vererek çok seviyorum. Hal böyle olunca karşı tarafın bana gösterdiği emeği sevgiyi hissedememek, görememek veya bir görüp ardından çelişkili tutum göstermesi beni delirtiyor. Kulaklarım kıpkırmızı oluyor yüzüm yanıyor o kadar ki nefret ediyorum o zaman. Ben hayatımın her döneminde onun sevgisini hissetmek istiyorum. Yazıyorum, arıyorum, onsuz bir gün düşünemezken onun beni aramayı unutması! Küçücük bir tartışmamızda bitsin o zaman deyivermesi…’’

Ambivalans deneyimleyen bir kişi işte bu kadar duygularını yoğun ve aynı zamanda zıt şekilde yaşayabilir. Kişi ne zaman ki sevilmeyi bir hedef, amaç haline getirip hayatının merkezine kendisinden önce bir başkasını koyarsa o zaman bu hedef için yoğun çaba sarf edecek ve beklentisi de bir o kadar yüksek olacaktır. Çünkü ‘’sevilebilirim” duygusunu hissetmeyi başkasının tercihine bırakmış oldu.

Sevilebilecek kadar değerli, önemli, sevilmeye değer olduğumuzu görmek için dış bir onaya ihtiyaç duyduğumuzda bu onaylanana kadar çaba harcar bu uğurda heba oluruz. Ne zaman ki kişi “sevilmeye değerim, karşı taraf bunu bana yaşatır veya yaşatmaz önce kendim bunu düşünüyor ve hissediyorum” diyebilirse (kişinin geçmiş yaşantısında reddedilmeyi veya sevilmemeyi, aldatılmayı yaşadığını düşünecek olursak bu kolay değildir) o zaman yaşadığı döngü tamamen değişecektir. Yani kendisi içsel bir değer/yeterlilik algısı oluşturabilirse bunu davranışlarına yansıtacak, iyi hissedecek ve ilişkilerinde zaman kaybetmeyecektir.

Kişinin bunu yapabilmesini zorlaştıran etkenler geçmiş yaşantılarıdır. Biz terapide bunları çalışırız. Ailesi tarafından yeterli destek sevgi göremediyse, arkadaşları tarafından dışlandı veya güçlü bağlar oluşturamadıysa bu ihtiyaç daha yoğun olacak, kişinin bunları yapması daha da zorlaşacaktır. Bu içsel dinginliği oluşturabilmek, bahsetmiş olduğum olumsuz yaşantılar ve deneyimler sonrası zor gözükebilir. Buna gücünüz olmayabilir, inancınız az olabilir.

Çevrenizi gerçekçi şekilde gözlemleyin. Sağlıklı bir ilişki mümkün. Sadece düşünce sistemimizi ve dolayısıyla olayları koşulları algılayış şeklimizi değiştirmemiz lazım. Çünkü problemi yaratan bakış açısıyla problemi çözemeyiz. Kişinin düşüncesi şöyle olursa bunu sağlayabilir; “Bundan sonra bakış açım değişecek, kendimi daha yeterli, değerli hissedeceksem ve hayatımın merkezine kendimi koyabileceksem buna değmez mi?”

Hepinize iyi günler dilerim.

Uzman Bilgisi

Psk. Pelin KAYMAN
Klinik Psikolog
  • Üniversite : Ufuk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü (2017)
  • Uzmanlık : Esenyurt Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Klinik Psikoloji(2020)

Yazıları

Güncel Psikoloji Yayınlarımız

Yardıma ihtiyacınız var mı? Size ulaşalım.