
En “Popüler” Şemalarımız
Bireylerin özellikle de çocukluk dönemlerinde karşılanmayan duygusal ihtiyaçları belli şemaların oluşmasında rol oynar.
Duygusal yoksunluk:
Bir çocuğun birincil bakım vereninin, en çok da annesinin duygusal olarak ihmal etmesinden kaynaklanır. “Hiçbir zaman yeteri kadar sevilmeyeceğim” düşüncesi hakimdir. Bu insanlar farkında olarak veya olmayarak diğerleri tarafından sevilmek, değer görmek için o insanlara duygusal baskı kurarlar. Bu baskı karşıdaki insanı rahatsız edip ilişkiden vazgeçme noktasına getirdiğinde ise hiçbir zaman mutlu olamayacağım düşünceleri pekişmiş olur. Buna kendi kendini gerçekleştiren kehanet diyebiliriz.
Terk edilme:
Bir çocuğun özellikle anne baba ilişkisi sıkıntılı olduğunda; boşanma, terk eden ebeveyn, evden uzakta olan ebeveyn, kayıp, kavga eden anne/baba, aile içi şiddet gibi nedenlerle bağlılık kuramayan ailelerin çocuklarında sıklıkla görülen bir şemadır. Bu kişiler farkında olmadan ilişkilerine “nasıl olsa bir gün bitecek, bir gün o da terk edip gidecek” algısıyla başlarlar. Duygusal ilişki kurdukları kişilere aşırı bağlanır, hiç terk edilme ihtimali yokmuş gibi davranarak aslında terk edilmeye uygun ortamları kendileri yaratırlar. Örneğin partneri telefonlarına cevap vermeyen bir kişi, aldatıldığını düşünerek aşırı öfkeli ve dürtüsel davranışlar sergileyerek partnerini incitebilir.
Boyun eğicilik:
Otoriter, baskıcı, cezalandırıcı, karar verici ebeveyn ile büyüyen çocuklarda sık görülen bir şemadır. Başkalarının duygu, düşünce ve ihtiyaçlarını kendisininkilerin önünde tutmak zorunda olduklarını düşünürler. Hayır diyebilme becerileri zayıftır. Bu bireylerin 3 farklı tepki mekanizmaları vardır.
Teslim tepkisi, özellikle otoriter insanlarla ilişki kurarak boyun eğmeye ve teslim olmaya yöneliktir. Bu insanlar, kişiler arası diyaloglarında “farketmez” cevabını sık kullanırlar.
Kaçınma tepkisi, bireyin karşısındaki kişi farklı fikirdeyse kendi fikrini beyan etmesinden kaçınması, ifadelerinin sınırlı olması anlamına gelir.
Aşırı telafi tepkisi ise, teslim tepkisinin tam tersidir. Anlamsız ve irrasyonel şekilde diğerlerinin fikirlerine karşı çıkarlar. İnkar mekanizması olarak da adlandırılabilir.
Kendini feda:
Kendini feda (superman) şeması boyun eğiciliğe benzer. Aralarındaki fark kendini feda içten gelir. Birey, karşısındaki insanın ihtiyaçlarını karşılamadığında o insanın üzüleceğini düşünerek hareket eder. Onun yerine kendisinin üzülmesi daha makul bir seçenektir. Genelde evin en büyük çocukları, sorumluluk alan çocuklar, annesi hasta olup çocukluk rolünden anne rolüne giren çocuklar kendini feda şemasına yatkındırlar. Bu şemada gizli bir narsisizmden, “ben güçlüyüm, ancak ben layıkıyla yapabilirim” gibi bir düşünce yapısından bahsedilebilir. Türk toplumunda özellikle de annelerde sıkça görülen kendini feda şemasına sahip bireyler, teslim tepkisi olarak karşılık görmeden sınırsızca verme davranışına sahiptirler. Bencil olmaktan içten içe korkarlar ve verici davranışları çoğu zaman abartılı boyutlardadır.
Kusurluluk:
Genellikle eleştiren ve yargılayan anne babaların çocuklarının geliştirdiği bir şemadır. Birçok konuda eksik ve yetersiz olduklarını düşünürler. Ne yapsalar ebeveynlerine yaranamamışlardır. Bu bireyler farkında olmadan ve devamlı olarak eleştirel insanlara kendilerini kanıtlamaya çalışırlar. Kusursuz görünmeyi hedeflerler. Diğerlerini eleştirerek aslında kendi kusurlarını eleştirdiklerinin farkında değildirler. Kendilerini olduğu gibi kabul eden, yani eleştirel ve yargılayıcı olmayan insanları genellikle ikinci plana atarlar. Böylece kusurluluk şemaları pekişmeye devam eder.
Haklılık/Büyüklenmecilik:
Ebeveynler tarafından sınırsızca her şeyin verildiği, her istediği yapılan çocukların ya da erken çocukluk döneminde ihmal/istismar edilen bireylerin geliştirdiği bir şemadır. Bireyler toplumsal bir yapıda önüne çıkan, yolunu kesen herkese her şeyi yapabilme hakkına sahip olduklarını düşünürler. Teslim tepkisi olarak, iyilik yaptığı kişiler kendilerine karşı geldiğinde her hakkı kendilerinde bulurlar. Aşırı telafi tepkisinde durum tam tersidir, diğerlerine karşı aşırı müsamaha gösterme eğilimde olurlar. Bazı durumlarda ise haksız olmak/haksız görülmek yerine kaçınma davranışı gösterirler.
Uzman Bilgisi
Psk. Deniz TAN KUMCUOĞLU
Klinik Psikolog
- Üniversite : Çankaya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi – Psikoloji Bölümü (Yüksek şeref derecesi)
- Uzmanlık : Üsküdar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü – Klinik Psikoloji Bölümü (Yüksek şeref derecesi)
Yazıları

En “Popüler” Şemalarımız
Bireylerin özellikle de çocukluk dönemlerinde karşılanmayan duygusal ihtiyaçları belli şemaların oluşmasında rol oynar. Duygusal yoksunluk: Bir çocuğun birincil bakım vereninin, en çok da annesinin duygusal olarak ihmal etmesinden kaynaklanır. “Hiçbir zaman yeteri kadar sevilmeyeceğim” düşüncesi hakimdir. Bu insanlar farkında olarak veya olmayarak diğerleri tarafından sevilmek, değer görmek için o insanlara duygusal baskı kurarlar. Bu baskı …

Travma İle İlişkili Bozukluklar
Travma en genel tanımıyla bireyin ruhsal durumu ve kişiliği üzerinde kalıcı etki bırakan olağan dışı bir yaşantıdan kaynaklanan rahatsızlık durumudur. Travmaları kısa süreli ve süreğen travmalar olarak 2 tipte incelemek mümkündür.

Çocuklarda Akran İlişkilerinin Önemi
Erken çocukluk döneminde bebekler diğer tüm çocuklara karşı belirgin bir ilgi göstermeye başlarlar. Fakat diğer çocuklarla oyun kurmak için gerekli sosyal becerileri henüz tam olarak gelişmediğinden ilk oyun türleri yalnız başına oynadıkları oyun şekilleridir.

Boşanma: Psikolojik Bir Bakış
Ebeveynlerin çocukları için danışmanlık veya terapi hizmeti almak istedikleri konuların en yaygın olanlarından biri boşanma süreçleridir. Anne baba ilişkilerinde istenmeyen bir durum olan boşanmalar her aile yapısı için farklı etkilere yol açabilir.

Psikiyatride İlaç Kullanımları
Toplumumuzda genellikle tıbbi ilaçlara karşı olan aşırı bir eğilimin var olduğunu söyleyebiliriz. Çoğu zaman, bir doktor tarafından reçete edilmese bile, vücutta oluşan semptomlardan yola çıkılarak ilaç kullanılması yaygındır.
Podcastler
Güncel Psikoloji Yayınlarımız

Depresyonun Gençler Üzerindeki Etkileri ve Ergenlik Döneminde Destek
Ergenlik; gençlerde ani ve hızlı değişimlerin olduğu, hormonal değişikliklerle birlikte bu kişilerin kendi kimliklerini …

Dil ve Konuşma Terapisi Nedir?
Dil ve konuşma terapisi, iletişim bozukluklarının önlenmesi, değerlendirilmesi, teşhisi ve müdahalesinde kullanılan …

Dünden Bugüne: Cinsel Mitler
Canlılar olarak hayatımızı devam ettirebilmek için çeşitli kaynaklara ihtiyaç duyarız. Biz insanların ihtiyaçlarını …

Öfke Kontrolü: Sağlıklı İçsel Dengeye Ulaşma Yolu
Öfke, hepimizin zaman zaman deneyimlediği güçlü bir duygudur. Hayal kırıklığı veya algılanan adaletsizlik gibi …

Depresyon ve İş Performansı: İş Hayatında Depresyonla Nasıl Başa Çıkılır?
Depresyon, melankoli kavramı altında ruhsal bozukluklar içerisinde en eski tanımlanan kavramlardan birisi olarak gelmiştir. …

Obsesif Kompulsif Bozukluğu Anlamak ve Yönetmek
Takıntılar ve Zorlayıcı Düşünceler: Obsesif Kompulsif Bozukluğu Anlamak ve Yönetmek Dönemsel olarak bazı düşünce …

Psikolojik Dayanıklılık: Zorluklarla Başa Çıkmanın Gücü
Psikolojik dayanıklılık dediğimizde genellikle ilk olarak akıllara, olumsuz olaylar geliyor ama yaşam boyunca kaygı, …

Kendine İyi Bakmanın Önemi: Kendini Önceliklendirme ve Öz-Bakım Pratikleri
Kendine iyi bakmak, bedensel, zihinsel ve duygusal sağlığımızı korumak için hayati öneme sahip bir davranıştır. …

Uyku ve Zihinsel Sağlık İlişkisi: İyi Bir Gece Uykusunun Önemi
Uyku canlıların temel fizyolojik gereksinimleri arasında yer almaktadır. Uykunun amacı vücudun dinlenmesini ve enerjisinin …
Yardıma ihtiyacınız var mı? Size ulaşalım.
₺1.00Randevu Talebi