Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu

Yetişkin Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu

Bu bozukluk yetişkin – çocuk / ergen dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun bazı semptomlarının ortadan kaybolduğu, bazılarının ise farklı yaşam evrelerinde daha belirgin hale geldiği bir bozukluktur. Ülkemizdeki yetişkin psikiyatrisi alanında son on yılda gittikçe daha fazla önem kazanan bu bozukluk sıklıkla depresyon, kaygı bozuklukları gibi tanılarla karıştırılmıştır.

Ayrıca çoğunlukla bu gibi tanılara ek olarak görüldüğü için kendini başarılı bir şekilde saklaması mümkündür. Sanıldığının aksine DEHB ile baş etmek büyüdükçe kolaylaşan bir durum değildir. Aşırı hareketlilik veya dürtüsellik gibi fizyolojik belirtiler yetişkinlik yıllarında azalsa da, ailenin ve toplumun bireyden beklentileri üniversite ve iş yaşamıyla birlikte aynı oranda artar. DEHB’li yetişkinler dikkat, motivasyon ve kontrolü sağlayan beyin kimyasallarını salgılayabilmek için diğerlerinden daha fazla dışsal uyarana ihtiyaç duyarlar. ( Barkley,2008) Bu gibi beceriler günlük hayatta arkadaş gurubunda konuşulan bir konuyu takip etme, aklına gelen bir şeyi hemen söylemek yerine uygun ortam olup olmadığını kontrol etme ya da uzun süredir aradan çıkarılması gereken bir işe başlamak için kendini motive etme gibi sıklıkla ihtiyaç duyulan becerilerdir.

Dikkat eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu’nun Nedenleri;

Genetik faktörlerin ve doğum sırasında beyin zedelenmesi veya doğumdan hemen sonra çocuğun kurşun, sigara gibi zehirli maddelere maruz kalması gibi çevresel biyolojik faktörlerin sonucunda beynin ön bölgesindeki (frontal lob) çalışmayı düzenleyen dopamin ve noradrenalinin normalden daha az aktivite göstermesinin Dikkat eksikliği ve Hiperaktivite bozukluğu’na yol  açtığı düşünülmektedir. Sonraki dönemlerde de sigara, alkol, uyuşturucu madde ve kurşun gibi çevresel etmenlere maruz kalma Dikkat eksikliği ve Hiperaktivite bozukluğu belirtilerini daha fazla arttırabilir. Aile huzursuzluğu, ebeveynlerin psikiyatrik rahatsızlığı veya ilgisizliği başka psikiyatrik bozuklukların da tabloya eklenerek durumun ağırlaşmasına yol açabilir ama Dikkat eksikliği ve Hiperaktivite bozukluğu’na yol açmaz.

Beynin en üst düzey yönetimsel bölgesi olan ön beyin-beyincik (prefrontostriatal-serebellar) bölgesi ve ilişkili bazal çekirdekler, davranış kontrolü, işleyen bellek, duygusal kontrol, odaklanma ve motor kontrol gibi beynin yürütücü işlevlerinden sorumludur. Dikkat eksikliği ve Hiperaktivite bozukluğu sorunu bu bölgede olduğundan, bazen dikkat eksikliği, bazen hiperaktivite-dürtüsellik, bazen de ikisi bir arada dikkat eksikliği –hiperaktivite birleşik tip olarak karşımıza çıkar. Böylelikle de durup düşünüp karar verip sonunu düşünerek hareket etme veya konuşma mekanizması bozulur.

Uzun süreli bellekte sorun yoktur. Kısa süreli olayları hatırlayıp güncel gerekli bilgilerle bir araya getirmede sorun yaşanır. Duyguların kontrolünde özellikle de stresli zamanlarda güçlük yaşanır. Sözel saldırganlık, öfke patlaması görülebilir. Stresin tüm yaşamı etkilemesi ve kaygı kontrolünde yetersizlik görülür. Engellenme karşısında çabucak vazgeçme de tipiktir. Dikkat eksikliğiyaşayan birey en çok odaklanamamaktan, konsantrasyonunun çok kısa sürmesinden yakınır. Çevresel uyaranlarla, hatta akla gelen düşüncelerle dikkatleri çok kolay dağılır. Yapması gereken ve dikkat gerektiren bir işi sürdürememesi, kolayca vazgeçmesi söz konusu olduğu halde ilgi alanında aşırı odaklanması ilginçtir. Özellikle rapor yazmak gibi birkaç yürütücü işlevin aynı zamanda kullanılması gereken durumlarda görevi zamanında bitirememe bir sorun olarak karşımıza çıkar. Motor kontrol alanında ise işleri sürekli erteleme, başlayamama, plansızlık organize olamama, işleri önem sırasına koyamama ve son ana dek görevlerini yapmayı ertelemesi söz konusudur.

Konunun başında sorulan sorulara yanıtınız evetse veya örnek olgudaki yakınmaların bir kısmı veya tamamı size uyuyorsa bu konuyla özel olarak ilgilenen bir psikiyatri uzmanına başvurunuz.

Tedavide uzman denetiminde stimulan ilaçlar, atomoksetin ve trisiklik antidepresanlar yanı sıra bupropion, alfa adrenerjik antagonistler kullanılabilir. Eştanı durumlarının da ayrıca ele alınması ve tedavi edilmesi gereklidir. Ayrıca psikoeğitim, akademik organizasyon becerileri ve eğitimi, aile eğitimi ve terapisi, bilişsel davranışçı terapi, sosyal beceri eğitimi, bireysel psikoterapi seçenekleri göz önünde bulundurulur. Psikososyal girişimlerde daha çok bireye göre hazırlanmış yaklaşımları kullanmak daha uygun olmaktadır.

Yetişkin DEHB Tanısında Karşılaşılan Diğer Güçlükler

Aşırı odaklanma:

Çelişkili gibi gözükse de sık rastlanılan bir belirtidir, kafasındaki kaostan kaçmak isteyen kişi, sürdürdüğü eyleme aşırı odaklanır, öyle bir dalar ki, zamanı unutur, dışarıdan seslenenleri duymaz. Buradaki sorunun odaklanacağı şeyin seçiminde yapılan yanlışlık olduğu söylenebilir. Örneğin bir çalışanın ertesi güne yetiştirilmesi gereken bir rapor varken, patronun çok beğeneceği başka bir fikir hakkında saatlerce araştırma yapmasında uygunsuz bir zamanlama ve enerji kaybı vardır.

Organizasyonsuzluk ve unutkanlık:

DEHB’li yetişkinlerin bu alanda yaşadığı güçlük iş yaşamında olduğu kadar karşı cins ilişkilerinde de problem yaratmaktadır. Mesleki performans çoğumuz için daha hayati önem taşıdığı ve karşı cins ilişkisine oranla daha az hata kabul ettiği için yetişkin DEHB’li bireyler bazen dikkatlerinin ve enerjilerinin son kırıntılarını da iş yerinde harcayarak eve gelirler. Bu durumda aynı gün doktora gitmiş olan eşlerine ne yaptıklarını sormayı unutmaları, tam iş çıkışında “görüşemiyoruz” diyen bir arkadaşa hayır denemediği için eve davetsiz bir misafirlerle gelmeleri sıklıkla karşılaşılan senaryolardır.

Bir önceki yıldönümünde eşine ne hediye aldığını unuttuğu ya da bir kere çok beğendiğine emin olduğu için eşine yıllarca saat alan DEHB’li yetişkinler vardır. Eşleri bunu kibarca hatırlattığında da saatlerin farklı renklerde olduğunu söyleyerek aynı hediye olmadığını üsteleyebilirler. Evet, DEHB’li yetişkinler zor pratnerlerdir. Ama çoğu DEHB’li yetişkinin partneri bunların sevgisizlikten ya da art niyetten kaynaklanmadığını bildikleri için çok yorulduklarını ancak eşlerine bir türlü kızamadıklarını da itiraf etmektedirler.

Zaman organizasyonu da günlük koşuşturma içerisinde en önemli becerilerden biridir. Eğer kuru temizlemeye bir gün önce kıyafet bırakıldıysa, ertesi gün çocuğu okula bırakırken aynı güzergahtan geçileceği için kuru temizleyiciye de uğrayarak zaman kazanılabilir. Bu pratik manevralardan yoksun birçok yetişkin eve geri gelip, eşlerinin hatırlatmasından sonra tekrar kuru temizlemeciye doğru yola çıkarlar. Eve gelindiğinde anahtarların, saatin, telefonun ayrı yerlere bırakılması sonucu hepsini ayrı ayrı aramak ve bir türlü çıkamamak da bu bozukluk içinde sık rastlanılan bir organizasyon eksikliğidir.

Dürtüsellik ve huzursuzluk hissi:

Toplantılarda uygunsuz davranma-kalkıp yürüme, yerinde duramama, sık sık söz kesme ve kabaca davranma eğilimi, düşünmeden konuşmave bu huzursuzlukla baş edebilmek için alkol vs. gibi rahatlatıcı maddelere ihtiyaç duyma ile karakterizedir. Dürtü kontrol problemleri sıklıkla bireylerin öfkelerini ya da rahatsızlıklarını uygun yollarla ifade etmeleri gerektiği durumlarda gözlenebilir. Öğretmeni çocuğunuza bir haksızlık yapmış olabilir ancak bunu o anda bir patlama şeklinde ifade edersiniz bütün bir yıl boyunca çocuğunuzla öğretmeninizin ilişkisini zedeleyebilirsiniz.

Yetişkin DEHB‘lilerin çoğu trafikte diğer yetişkinlere oranla daha çok güçlük yaşamaktadır. Yukarıda belirtilen aşırı odaklanma, hatalı sollama yapan bir aracın peşine takılma, bu esnada arabada zarar görebilecek kişilerin olduğunu unutma ve en önemlisi de bütün bir yolda düzgün bir şekilde kullanan yirmi sürücüye değil de, hatalı kullanan birine odaklanma sorunu ciddi kazalara yol açabilmektedir. Aynı şekilde zihnindeki bir soruna aşırı odaklanan yetişkin gaza fazla bastığına dair bir farkındalığı olmayabilir, kaldırımda yola yakın yürüyen bir yayanın yola atlama ihtimalini göz önünde bulunduracak bir tehlike dikkatinden yoksun olabilir.

Hiperaktivite:

Çok konuşma, heyecan arayışı, bir anda bir çok işi yapmaya çalışma, risk almaya çok meyilli olma, çok çabuk sıkılma gibi hiperaktivite özlelliklerinin yaşla birlikte azalması beklense de bazı yetişkinlerde iş ve ilişki yaşamında sorun yaratacak ölçüde devam ettiği gözlenmektedir. Bu yetişkinlerin işlerinin ve eşlerinin dışında enerjilerini boşaltabilecekleri hobilerinin olması, mümkünse mesleklerinde daha hareketli pozisyonları tercih etmeleri, ani kararlar almadan önce güvendikleri birine danışmaları gibi hayatlarını kolaylaştıracak yönlendirmelere ihtiyaçları olmaktadır.

Duygulanım zorlukları:

Eleştiriye tahammülsüzlük, başarısızlık karşısında çabuk hayal kırıklığına uğrama, çabuk sinirlenme ve duygulanımsal dalgalanmalar yukarıda bahsettiğimiz gibi DEHB’in diğer tanılarla karıştırılma olasılığını arttıran belirtilerdendir. Yapılan araştırmalar “öğrenilmiş çaresizlik” sendromunun DEHB’li bireylerde diğer yetişkinlere oranla daha sık görüldüğünü söylemektedir. Hepimiz, bulduğumuz bir çözüm yolu hemen sonuç vermediğinde -örneğin terfi isteme -bu çözüm yolunu başka uygun koşulların gelişmiş olabileceği başka bir zamanda tekrarlamak üzere zihinsel repertuarımızda saklarız.

Yetişkin DEHB’li bir birey bu çözüm yolunu uygun zamanı beklemeden tekrar tekrar devreye sokabilir  (her ay terfi talebini dile getirme) ya da bir kere sonuç vermediği için çözüm yolunu tümden değiştirmeye kalkabilir. (bu iş bana uygun değil) Bu gibi stratejiler doğal olarak daha sık engellenme yaşamasına ve sonunda sorunu izlediği yolda değil de kendi yetersizliğinde bulmasına yol açacaktır.

Sonuç olarak Erişkin Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Sendromumaddi sorunlara, iş kayıplarına, aile sorunlarına, başka psikiyatrik hastalıklara (örneğin alkol bağımlılığı, anksiyete ve depresyon) yol açabildiği için önemli bir sağlık sorunudur. Uygun yaşamsal müdahaleler ve yönlendirmeler muhakkak bu bozukluğa aşina ruh sağlığı profesyonelleri tarafından bir psikiyatrist kontrolünde yapılmalıdır. Eş zamanlı uygulanacak ilaç tedavisi de bu zorlu hastalıkla baş edilmesine ve kişinin işlevselliğini, kendinden memnuniyetini arttırmasına olanak sağlamaktadır.

Kendinize sorun; Çok sabırsız, aceleci ve çok hareketli misiniz?  Veya etrafınızdakiler sizi aceleci, sabırsız ve telaşlı mı bulurlar? İçinizden gelen dürtüyle hareket ettiğiniz veya konuştuğunuz, sonrasında düşününce pişmanlık yaşadığınız olur mu?  Peki unutkanlığınız var mı, eşyalarınızı kaybettiğiniz veya sizin için önemli bazı evrakları nereye koyduğunuzu anımsayamadığınız olur mu? Markete ne almaya geldiğinizi unutup o sırada ilginizi çeken şeyleri alıp geldiğiniz oldu mu hiç? İşinize veya okuduğunuz bir kitaba yahut dersinize yoğunlaşmakta, odaklanmakta veya odaklanmayı sürdürmekte zorluk yaşıyor musunuz? İşleri organize etmede güçlük veya sürekli erteleme gibi sorunlarınız var mı?  Çevrenizdekiler çok dalgın olduğunuzu söylüyorlar mı? Konu ilginizi çekmediğinde karşınızdakini dinlemekte zorluk çekiyor musunuz?

Eğer yanıtlarınız soruların bir kısmına veya tamamına “evet” ise aşağıdaki olgunun bazı yakınmaları size tanıdık gelecektir;

“Gitar kursunu bıraktım; hoca parçanın ilk kısmını çok hızlı öğrenmemden etkilendi ve çok kısa zamanda bu enstrümanı çalmayı öğreneceğimi söyledi… İkinci kısmı da aynı hızla öğrendim, fakat iki bölümü beraber çalmamı istediğinde gördü ki ben ilk kısmı unutmuşum… Sonraki derste ise dışardan gelen bir gürültü dikkatimin dağılmasına ve hocanın notalarla ilgili anlattıklarını kaçırmama yol açtı. Bu hep böyle oluyor, sonunda parçayı tümüyle çalmayı öğrensem de evde tekrar yapmayı erteleye erteleye sonraki kurs zamanı geliyor…  Bir sürü ilgi alanım var, resim, müzik, şiir, heykel, yüzme, koşma, bisiklet ama hiç birinde süreklilik yok…  Artık yeni bir şeye başlamaktan korkar hale geldim, hevesle bir işe veya bir hobiye girişiyor, kısa zamanda sıkılıyorum… Ve ben çevremdekilerin bir kez daha maymun iştahlı olduğumu söylemelerini duymak istemiyorum… Öğrenciliğimde de böyleydi, hocalarım da çevremdekiler de beni çok zeki bulurlardı ama dersleri ancak geçebiliyordum çünkü çalışırken tekrar etmekten çok sıkılıyordum, bir keresinde arkadaşlarımın ders çalışma grubuna dahil oldum, çok sıkıldığım halde gruba ayak uydurmak ve tekrar tekrar okumalarına katlanmak zorunda kaldım, o dersten aldığım not hepsininkini geçtiği için birlikte çalışmamızın sana faydası var bize yok deyip bir daha beni aralarına almadılar… Günü gününe çalışmayı hep istediğim halde ödevleri son ana bırakmam, sınavlara son zamanlarında hazırlanmam gibi uzmanlık eğitimim süresince yapmak zorunda kaldığım bilimsel yayınları da hep son anda tamamladım… Yrd. Doçentlik dönemimde çalışma odam hevesle başlayıp yarıda bıraktığım bilimsel çalışmalar, kafam yazılmamış kitap projelerimle dolu idi!..  Bir şeye başladığımda hızla bitirdim, bitirdim, zamana yayıldı mı, ilgimi çeken başka bir konuya takılıp gidiyorum ve aynı durum yeni konu için de geçerli oluyor… Tüm öğrenim hayatımda öğretmenlerim az çalışmamdan ve potansiyelimin altında başarı göstermemden yakınmıştır. Çalışma hayatımda da çok iş yeri değiştirdim, bir süre sonra sıkılıyor başka bir yerde çalışmanın ve yeni insanlarla tanışmanın daha keyifli olabileceğini düşünüyorum… Ve unutkanlık, hep bir şeylerimi bir yerlerde unutageldim, kaç kere kimliğimi yeniden çıkartmak zorunda kaldım. Ayrıca odaya bir şey almak için gidip o anda ilgimi çeken başka bir şeyi alıp çıktığım çok olmuştur. Dağınıklığım gibi dalgınlığım da meşhurdur… İlgimi çeken bir şeye daldırdığımda onu duymamamdan yakınırdı annem, sonra da eşim ve çocuklarım… Öte yandan konuşurken konu ilgimi çekmediyse karşımdakini dinlemekte çok zorlanıyorum, bu da ilişkilerimde sürekli sitemlerle karşılaşmama yol açıyor… Yapmayı sevmediğim ama yapmam gereken tüm diğer işler gibi ödemeleri de ertelememden ve sıra beklemekten sıkıldığımdan otomatik ödeme öncesinde çoğu kez son ana kalan faturaları son gün ödemektense cezalı ödemeyi tercih etmişimdir… Çocukluğumda düz duvara tırmandığımdan, sürekli hareket halinde kıpır kıpır olmamdan yakınırlardı,  erişkinlikte duruldum, içim huzursuzlansa da uzun süre kıpırdamadan durabiliyorum ama eşim aceleciliğimden, tez canlılığım ve sakarlığımdan yakınıyor… ”

Bu yakınmaların sahibi, ergen oğlu DEHB sebebiyle çocuk psikiyatrisinde izlenmeye başladıktan sonra kendisinden şüphelenip merkezimize başvuran, üniversitedeki kariyerini bırakıp bir tıp merkezinde ortopedi uzmanı olarak çalışan 45 yaşındaki bir baba.

DEHB’nun süreğen etkileri, sosyal ve akademik yaşama verdiği zararlar doğru tedavi yaklaşımıyla kısa zamanda ortadan kalkabilmektedir.  Ailesel geçiş gösteren bir bozukluk olduğundan çocukları DEHB tedavisi olan ebeveynlerin yarıya yakınında DEHB bulunmaktadır.

Erişkin popülasyonunda prevalansı % 2-4 gibi oldukça yüksek oranda bulunan DEHB son derece iyi tedavi edilebilir. DEHB, depresyon ve anksiyete bozuklukları gibi sık görülen psikiyatrik bozukluklarla çok yüksek oranda eşzamanlı bulunur ve bu hastalıkların tanı ve tedavisinde sorunlara yol açabilir. Ayrıca DEHB’lu kişilerde sigara, alkol ve madde bağımlılıkları toplum ortalamasının çok üzerindedir. DEHB’li çocukların trafik kazası oranlarının çok daha yüksek olması gibi erişkin DEHB’lilerin de normalden daha riskli araba kullandıkları ve trafik kazalarına karıştıkları bilinmektedir.

Dikkatsizlik, dürtüsellik ve aşırı hareketlilik gibi Dikkat eksikliği ve Hiperaktivite bozukluk belirtileri, yukarıdaki olgu örneğinde olduğu gibi kişinin kendi zekası ve yetenekleri göz önüne alındığında o kişiden beklenen başarının altında kalmasına yol açar. DEHB çocukluktan başlar ve ½- 2/3ünde erişkinlikte de sürer. Unutulmaması gereken bir nokta da dikkat eksikliği olanların çok önemli bir kısmında hiperaktivite görülmemesidir.

Dikkat eksikliği ve Hiperaktivite bozukluk bireylerin duygusal dalgalanmaları, çabuk kızıp sakinleşmeleri, insanlara çok çabuk ve aşırı güvenmeleri, çabuk sıkılmaları ve maymun iştahlılıkları yanı sıra sorumluluklarını ertelemeleri ilişkilerinde  sorunlara yol açar.

 

Kaynakça;

  1. Dikkat Eksikliği Bozukluğu, -çocuklarda ve yetişkinlerde odaklanamayan zihin Dr. Thomas E. Brown, ODTÜ yayıncılık, 3. Baskı, copyright 2005
  2. Erişkin Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu, Doç. Dr. Eyüp Sabri Ercan, Dönence basım ve yayın hizmetleri
  3. Dikkat Eksikliği Bozuklukları, Kaplan & Sadock’s Comrehensive Textbook of Psychiatry, 8. Baskı, çeviri editörleri Dr. Hamdullah Aydın, Dr. Ali Bozkurt, Güneş kitabevi, cilt 4, sy 3183-320

 

Güncel Psikoloji Yayınlarımız

Yardıma ihtiyacınız var mı? Size ulaşalım.

    Sizi Arayalım