Depresyon nedir?
Depresyon bireylerin duygu, düşünce ve davranışlarını olumsuz yönde etkileyen, günümüzde sıkça karşılaşılan ciddi bir medikal rahatsızlıktır. Sık gözlenmesi nedeniyle insanlar arasında adlandırılma sıklığı da fazladır. İnsanlar mutsuz hissettiklerinde kendilerini depresyonda zannedebilir ancak her mutsuzluk, depresyon yaşandığı anlamına gelmez.
Depresyon; üzüntü, mutsuzluk hali ve daha önce ilgi duyulan şeylere karşı isteksizlik olarak ortaya çıkar. Duygusal ve fiziksel sorunların yanı sıra bireylerin gündelik yaşamdaki işlevselliğini de olumsuz yönde etkiler. Ancak depresyonun şiddeti doğrultusunda bireyin işlevselliği de değişir. Bazı durumlarda insanlar üzüntü ve keyifsizlik haline rağmen gündelik işlerini yürütebilirken bazı durumlarda yataktan bile çıkamaz hale gelir, işe gidemez ve rutin hayatını sürdürmekte zorlanır.
Depresyonun Yaygın Nedenleri Nelerdir?
Depresyon sıklığı günümüzde %3-8 arası olmakla birlikte kadınların erkeklere oranla depresyona daha yatkın olduğu bilinmektedir. Depresyon söz konusu olduğunda pek çok risk etmeni göz önünde bulundurulmaktadır:
- Genetik yatkınlık, gebelik depresyonu
- Doğum sonrası depresyon (postpartum depresyon)
- Kişilik örüntüsü (içekapanık olma gibi)
- Erken yaşta ebeveyn kaybı, çevresel koşullar (aile örüntüleri, düşük sosyoekonomik çevreden gelmek, boşanma gibi)
- Madde kullanımı, ilaç kullanımı, kronik rahatsızlıklar
- Depresyon ve stres ilişkisinden bahsedilebilir. İşsizlik, erken dönemde süreğen şekilde olumsuz çocukluk yaşantısı (ihmal, istismar gibi) da yaygın nedenler arasındadır.
Çocukluk Dönemi Depresyonu
Çocuklar da tıpkı yetişkinler gibi depresyona girebilir. Çocuklarda da tıpkı yetişkinlerde olduğu gibi depresyonun en önemli belirtisi belirgin ilgi kaybı ve işlevselliğin bozulması yönündedir. Ancak çocuklarda depresyonun görülme şekli yetişkinde gözlenen belirtilerle bire bir aynı değildir. Çocuklar depresif belirtileri yetişkinlerden farklı olarak yalnızca mutsuzluk, üzüntü ya da içe kapanma şeklinde değil öfke patlaması, sinirlilik, asabiyet şeklinde de gösterebilir.
Çocukluk dönemi depresyonuna dair en çok gözlenen belirtiler:
- Çabuk öfkelenme, süregelen üzüntü ve umutsuzluk duygusu
- Sosyal olarak içe çekilme, sosyal ortamlardan uzaklaşma, reddedilmeye ve engellenmeye dair aşırı hassasiyet
- İştah değişimleri (iştahta artma ya da azalma), uyku değişimleri (aşırı uyku hali ya da uykuya geçmede güçlük çekme, kabus görme)
- Bir anda parlama, odaklanmada güçlük yaşama, yorgunluk hali, tedaviye yanıt vermeyen fizyolojik yakınmalar (karın ağrısı, baş ağrısı gibi)
- Sosyal hayatı sürdürme konusunda işlevselliğin azalması (okul ve okul dışı aktivitelere katılma konusunda isteksizlik, akademik başarıda düşüş, okul ortamında yaşanan sorunlar, herhangi bir ilginin olmaması, aile içinde ya da arkadaşlar arasında aynı isteksizliğin devam etmesi)
- Değersizlik ve/veya suçlanma duygusu, bozulmuş düşünce tarzı (sosyal ipuçlarını çarpık şekilde algılama, sevilmediğini/değer görmediğini düşünme)
- Ölüm ve/veya intihar düşüncesi
Çocukluk Döneminde Gözlenen Depresyonun Nedenleri
Çocukluk döneminde gözlenen depresyonun nedenlerini şu şekilde sıralayabiliriz:
- Genetik
- Gebelik sürecinde annenin ve/veya sonrasında temel bakım veren kişinin depresyonda olması
- Fiziksel açıdan sağlığı tehdit edecek bir hastalık öyküsü
- Erken yaşlarda biyokimyasala maruz kalmak
- Aile örüntüsü (kaotik aile yapısı, aile içi şiddet, alkol kötüye kullanımı)
- Akran zorbalığı, dışlanma, fiziksel ya da cinsel istismar
Çocukluk dönemi depresyonu, geçici bir duygu durum değildir ve uygun psikolojik tedavi ile izlenmesi gerekir.
Depresyon Belirtileri Nelerdir?
Depresyon belirtileri hafif düzeyden şiddetli seviyeye (majör depresyon) doğru farklı şekillerde gözlenebilir:
- Üzüntü hali ve mutsuzluk
- Önceden keyif alınan şeylere karşı ilgi kaybı, karamsarlık, huzursuzluk, bedensel belirtiler (iştah kaybı, uyku problemleri gibi)
- Yorgunluk, halsizlik, davranışlarda yavaşlık (isteksiz ve ağır şekilde konuşma vb),
- Karar verme, odaklanma gibi konularda yaşanan zorluklar
- Dalgınlık, unutkanlık, değersizlik ve/veya suçluluk hissi
- Ölüm, intihar ve kendine zarar verme düşüncesi
- Depresyon ve anksiyete arasında da bağlantı vardır. Bazı olaylarda hasta anksiyetenin etkisiyle aşırı tepkiler verebilir.
Depresyon Ne Kadar Sürer?
Depresyon süresi kişiden kişiye değişmekle beraber genellikle altı ay ila 24 ay sürebilir. Ancak kısa bir süre bile devam etse ciddi sorunlara yol açabilir. Boşanma, şiddet, madde bağımlılığı gibi çok ciddi olumsuzluklara sebep olan depresyon için en kısa sürede uzman desteğine başvurulması önemlidir.
Depresyon Atağı Nasıl Olur?
Depresyon atakları söz konusu olduğunda kişide belirgin bir duygu durumu değişimi meydana gelir. Atak süresi hastadan hastaya değişiklik gösterir. Ataklar genellikle kendiliğinden geçse de tekrarlama olasılığı çok fazladır. Ayrıca depresyon atakları daha ciddi psikolojik sıkıntılara da sebebiyet verebilir.
Depresyon Türleri Nelerdir?
Depresyon nedenlerine bağlı olarak bir sınıflandırma yapmak mümkündür. Bu sınıflandırmaya göre dokuz farklı depresyon türünden bahsedilebilir.
Klinik(Majör) Depresyon
Depresyon türleri arasında bulunan majör depresyon durumunda farklı belirtilen bir arada görülür. Geçmek bilmeyen üzüntü, normalde keyifle yapılan işlerden kaçınmak, sürekli uyuma ya da uykusuz kalma gibi belirtiler olabilir. Majör depresyonu olan hastaların günlük hayatında ciddi sıkıntılar baş gösterir.
Kronik Depresyon (Distimi) Nedir?
Kronik depresyon (Distimi), depresyonun görece daha hafif ancak süreğen şekilde gözlendiği bir türüdür. Süreğen bir keyifsizlik ve mutsuzluk hali vardır. Birey, gündelik işlerini yürütebilir, işlevselliği tam anlamıyla bozulmamıştır ancak performansının altında çalışır.
Fizyolojik belirtiler (iştah, uyku problemleri), bedensel yakınmalar (baş, karın ağrısı gibi) eşlik etmekle birlikte kişi yaptığı pek çok işten zevk alamaz, ilgi kaybı ve isteksizlik, odaklanmada güçlük, değersizlik hissi, sosyal ilişkilerde bozulma gözlenir ve psikolojik iyilik hali olumsuz yönde etkilenir. Bu belirtilerin en az iki yıldır devam ediyor olması bir tanı kriteridir.
Kronik depresyonda erken dönem olumsuz çocukluk yaşantıları tetikleyici olabileceği gibi ilerleyen yıllarda yaşanan kayıp ve yas süreci (sevilen birinin kaybı, iş kaybı gibi) de önemli yordayıcılar arasında yer alır.
Bipolar Bozukluğa Bağlı Gelişen Depresyon
Bipolar bozukluğu olan hastalarda mani ve depresyon görülür. Depresyon atağının başladığı dönemlerde aşırı mutsuzluk, ilgisizlik gibi belirtiler yaşanır. Mani döneminde ise hastada aşırı neşe gibi belirtiler ortaya çıkar.
Mevsimsel Depresyon Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri
Mevsimsel depresyon özellikle mevsim geçişlerinde baş gösterir. Ani hava değişimleri, sürekli yağan yağmurlar mevsimsel depresyonu tetikler. Kadınlarda daha sık görülen bu durumda psikoterapi ya da ilaç tedavisi uygulanabilir.
Gebelik Depresyonu
Gebelikte değişen hormonların etkisiyle anne adayı depresyon yaşayabilir. Sürekli ağlama, karamsarlık, endişe gibi duygular bir aradadır. Gebelik depresyonu yaşayan hamile kadınlar için aile desteği oldukça önemlidir. Ayrıca psikolojik destek de alınmasında fayda vardır.
Psikotik Depresyon
Psikotik depresyon söz konusu olduğunda sanrı problemi ortaya çıkar. Hastada belli konularda hatalı sabit fikirler vardır. Ayrıca halüsinasyon görme sorunu da yaşanır.
Regl Depresyonu
Regl döneminde hastadaki hormonal değişimlerden kaynaklı bir depresyon olabilir. Regl döneminden yaklaşık bir hafta önce başlar. Regl döngüsü başladığında kendiliğinden azalır ya da tamamen kaybolur.
Atipik Depresyon
Atipik depresyonda kilo alımı, aşırı uyku, ağrı, derin kaygı gibi belirtiler vardır. Bu depresyon türünde hasta dışarıdan gayet iyi görünür. Bu nedenle gülümseyen depresyon olarak da bilinir.
Melankolik Depresyon
Melankolik depresyonda depresyon belirtileri zirveye ulaşmıştır. Artık hiçbir şeyden zevk almama, ağır üzüntü hâli söz konusudur. Bu nedenle bir an evvel psikolojik desteğe başvurulmalıdır.
Depresyon İçin Hangi Uzmana Başvurmalısınız?
“Depresyon nasıl geçer?” sorusuna yanıt arayanlar bir uzmandan destek alınmasının ne denli önemli olduğunu bilmelidir. En az iki hafta olmak koşuluyla depresyon belirtilerinden birkaçını yaşayan kişilerin ruh sağlığı uzmanından (psikolog ya da psikiyatrist) destek alması önerilir.
Belirtiler depresyon dışında farklı bir medikal rahatsızlığın (demir eksikliği, tiroit vb.) belirtisi olabilir. Bu sebeple detaylı bir değerlendirilme yapılması ilgili olabilecek tanı dışlandıktan sonra psikiyatrik destek alınması önerilir. Bazı durumlarda ise depresyon gözlenen medikal rahatsızlığın tetikleyicisi ya da belirtilerini şiddetlendiren konumda olabilir. Bu gibi durumlarda diğer fizyolojik rahatsızlığın tedavisine ek depresyon tedavisi konusunda yardım almak, kişinin yaşam kalitesini arttıracaktır.
Depresyon Genetik Bir Hastalık Mıdır?
Depresyonun doğum öncesi süreçten bireyin bugünkü yaşamına kadar pek çok sebebi bulunabilir. Aile bireyleri arasında gözlenen depresyon ya da duygu durum bozuklukları genetik bir yatkınlığı beraberinde getirir fakat bu tarz bir yatkınlık, depresyonun mutlaka görüleceği anlamına gelmez.
Genetiğin yanı sıra çevresel faktörlerin (bireyin yetiştiği aile ortamı, bakım veren kişiyle ilişkisi, sosyoekonomik koşullar gibi) depresyon üzerinde büyük etkisi vardır. Ancak depresyona yatkın bir aile ortamında büyümek, birey için doğduğu andan itibaren önemli bir risk faktörü olacaktır.
Örneğin henüz gebelik sürecinde annenin depresyonu bebeği riske açık hale getirmektedir. Annenin yaşadığı depresyon (postpartum depresyon) annenin bebeğe karşı tutumunu olumsuz yönde etkiler. Doğum sonrası ebeveyn rolü içerisinde bebeğin fiziksel ve duygusal bakımını üstlenmek zorlaşır. Annenin bebekle kurduğu ilişki, bebeğe karşı yaklaşımı depresyondan etkilendiği için bebeğin kendiyle ilgili algısını da olumsuz yönde şekillendirir. Annenin depresyonu, genetik bir yatkınlığın yanı sıra çevresel şartları da tetiklediğinden çocuk için riskli bir durum oluşturmaktadır.
Depresyon Tekrarlar Mı?
Depresyon tekrar etme olasılığı yüksek bir rahatsızlıktır. Tetikleyici yaşam olayları (iş değişikliği, hastalık, ev ortamında gözlenen değişiklikler), öncesinde depresyon yaşantısının olması, bireyin hissettiği iyilik halinin hemen ardından tedaviyi (psikoterapi ya da medikal tedavi) yarıda bırakması, eşlik eden başka psikopatolojiler (duygu durum bozukluğu vb.), genetik yatkınlık ve kronik depresyon risk faktörleri arasında sayılabilir.
Depresyon Nasıl Önlenir?
Depresyonun önlenmesi için kişinin içinde bulunduğu zor sürecin farkında olması gerekir. Ayrıca aile ve çevre desteği de önemlidir. Hastanın alanında uzman bir psikologdan destek alması, iyileşme sürecini kolaylaştırır. Depresyon için doğal çözümler gibi farklı arayışlara girmek hastalığın ilerlemesine neden olur. Bu süreçte bitkisel tedavi ve farklı yollara başvurmadan alanında uzman bir psikolog ya da psikiyatristle görüşmek önemlidir.
Depresyon Tanısı Nasıl Konur?
Pek çok kişi, mutsuz olduğunda ya da güne keyifsiz başladığında “depresyonda olduğunu” ya da “depresif hissettiğini” söyler. Ancak gözlenen belirtilerin tamamı “depresyon” tanısı almaz. Depresyon tanısını ruh sağlığı uzmanı olarak psikiyatri uzmanı (psikiyatrist) koyar. Tanı koyma aşamasında ruh sağlığı uzmanı, hastanın/danışanın geçmiş aile ve belirtilere dair öyküsünü aldıktan sonra bugünkü durumu ve mevcut işlevselliği göz önünde bulundurarak tanı koyar.
Depresyona dair belirtilerin en az iki hafta süreyle devam etmesi, bireyin mutsuz, çökkün, karamsar hissetmesi ve önceden keyif aldığı şeylere karşı belirgin ilgi kaybı, iştahsızlık, uyku problemleri, belirgin kilo değişimi tanı koymada belli başlı kriterleri oluşturur. Gözlenen belirtilerin şiddeti doğrultusunda birey, psikoterapi ve/veya medikal tedavi noktasında yönlendirilir.
Depresyon Testi
Depresyon testi, hastalığın teşhis edilmesinde kullanılan yöntemlerden biridir. Bunun için çeşitli ölçeklerden yararlanılır. Test sonuçlarına göre hastada depresyonun şiddeti ve uygulanması gereken tedavi yöntemleri de belirlenir.
Depresyon Ölçeği Nedir?
Depresyon ölçeği hastalığın teşhis edilmesi için uygulanan ve çeşitli sorulardan oluşan bir testtir. En sık kullanılan depresyon ölçeklerinden biri Beck Depresyon Ölçeği’dir. Bu ölçekte toplam 21 soru bulunur. Çoktan seçmeli soruların yer aldığı ölçekte 0 ila 63 arasında puanlama yapılır. Buna göre depresyonun şiddeti belirlenir. Ancak test tek başına teşhis için kullanılamaz ve hekim değerlendirmesi de gerekir.
Depresyon Tedavisi
“Depresyon nasıl tedavi edilir?” sorusunun yanıtını doğru bilmek bir an evvel bu sorundan kurtulmak açısından önemlidir. Depresyon günümüzde en sık gözlenen rahatsızlıklardan biridir ve çeşitli tedavi yöntemleriyle depresyona müdahale edilmektedir. Depresyon tedavisi genellikle ayaktan tedavi şeklinde yürütülmekte depresyonun ağır geçtiği durumlarda ise yatarak tedavi önerilmektedir. Psikoterapi ve/veya medikal tedavi depresyonun sağaltımında kullanılan etkili tedavi yöntemleridir.
Hafif ve orta düzeydeki depresyonda Bilişsel Davranışçı Terapi ya da kişiler arası ilişkilere yönelik terapiler fayda sağlamaktadır. Psikoterapide bireyin gündelik hayatını sürdürebileceği, işlevselliğini arttıracak ve sosyal ilişkilerini destekleyecek müdahalelerde bulunulur. Bireyi depresif hissettiren düşünceler ve bu düşüncelerle duygu ve davranış arasında bağlantı kurulur. Kişiyi işlevsiz hale getiren düşünce örüntüleri üzerinde çalışılır ve depresyonun tekrarı halinde bireye hayatı boyunca kullanabileceği becerilerin kazandırılması hedeflenir.
Depresyon İlaçları Nelerdir?
Depresyon ilaçları arasında Trisiklik antidepresanlar (TCA’lar) olarak sınıflandırılan ilaçlar vardır. Ayrıca monoamin oksidaz inhibitörleri (MAOI’ler) ve seçici serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI’lar) olarak ilaçlar arasında bir ayrım yapılır. Atipik ve yeni kuşak olarak ayrılan ilaçlar da mevcuttur. Bu ilaçlar kesinlikle hekim tavsiyesine göre kullanılmalıdır. Aksi takdirde ciddi zararlar söz konusu olabilir.
Medikal tedavi (ilaçlı tedavi) çoğu zaman psikoterapiyle eş zamanlı olarak sürdürülen bir diğer tedavi yöntemidir. Bireyin yaşadığı depresif belirtilerin şiddetine göre hekim kontrolünde tedavi sürdürülür. Hasta/danışanlar, ilaçlı tedavide iyi hissettikleri andan itibaren tedavi sürecini yarıda bırakma eğiliminde olur. Kısa süreli iyilik hali hem ilaçlı tedavi hem de psikoterapi sürecinde gözlenebilir. Ancak depresyon dirençli bir rahatsızlıktır ve tedavi yarıda bırakıldığında belirtilerin geri dönmesi (relaps) oldukça yüksek bir olasılıktır. Hastalığın yinelenme olasılığını azaltmak adına tedavinin tamamlanması oldukça önemlidir.
Depresyon İlaçsız İyileşir mi?
Depresyonun ilaç kullanmadan iyileşmesi mümkündür. Psikoterapiyle ya da hastanın bu süreçteki gayretiyle ilaç kullanmadan da süreç atlatılabilir. Ancak bazı hastalarda böyle bir durum mümkün olmadığı için ilaç tedavisi zorunludur.
Depresyonda İyileşme Belirtileri Nelerdir?
Depresyonun geçtiğini ya da iyileşme eğiliminde olduğunu anlamak için hastanın gözlemlenmesi gerekir. Hastada iyileşme sürecinde depresyonun psikolojik etkileri ortadan kalkar ve şu durumlar ortaya çıkar:
- Duygu kontrolü daha güçlüdür. Sebepsiz ağlama, kaygı gibi durumlar azalır.
- İştahın azalması ya da artması gibi şikâyetler kaybolur.
- Depresyon sürecinde cinsel istekte meydana gelen azalma iyileşme aşamasında artar.
- Depresyon ve uyku sorunları yaşayan hasta iyileştiği takdirde uyku kalitesinde artış meydana gelir.
- Odaklanma sorunları ortadan kalkar.
- Kendini daha enerjik hisseden birey, iş hayatındaki ve aile hayatındaki sorunları çözme eğiliminde olur.