Şizoid kişilik bozukluğu üç kişilik bozukluğundan (diğerleri paranoid ve antisosyal KB) birisidir. DSM’nin son baskısında tanı kriterleri; aile üyeleri dâhil olmak üzere yakın ilişkilere girmekten hoşlanmama ve bunu istememe; yalnız olabileceği etkinlikleri yeğleme, bir başkası ile cinsel yakınlaşmaya ilgi duymama ya da çok az ilgi duyma; çok az etkinlikten haz alma ya da hiç haz almama, birinci derece akrabalar haricinde hiç yakın arkadaşa ya da sırdaşa sahip olmama; dışarıdan gelen övgü ve yergilere aldırmama; duygusal olarak soğuk ve kopuk olma ya da tekdüze bir duygulanıma sahip olma olarak belirlenmiştir (APA,2013). Şizoid KB, uluslararası bir diğer tanı kılavuzu olan ICD-10’a göre ise fantezi kurma, yalnız olma ve iç dünyasına yönelik olmayı tercih etme; duygu içerikli ve sosyal başta olmak üzere dış dünya ile iletişim kurmama, duyguları ifade etme ve zevk alma konusunda sınırlı bir kapasite sahibi olma şeklinde ifade edilmiştir.
En belirgin özelliği, dış ilişkilerden kopma, kapatılmışlık, temassızlık, kendini ayrı ya da yabancı hissetme, her şeyin bulanık olması veya gerçekdışı gelmesi, kendini insanlarla bir hissetmeme veya yaşamın anlamını yitirmesi, ilginin azalması, her şeyin boş ve anlamsız görünmesidir. Şizoid’lerin karşılıklı alma-verme ilişkilerine katılmada gösterdikleri yetersizlik hemen fark edilir. Grup içi etkileşimlerde oldukça “kişiliksiz” ve “çevresel” kalırlar, kendi anlam dünyalarındaki uğraşlarına dalmış gibi görünürler. Toplumsal etkinliklerde başkalarının arasına karışmaları bile onlar için zor olur. Başkalarıyla zorunlu ilişkilere girdikleri okul ya da işyeri gibi yerlerde toplumsal iletişimlerini “formalite gereği”, resmi ve kişisellikten yoksun olarak sürdürürler. Kendilerine bakışları şöyledir: ” Ben çevresine ters düşen bir insanım, bu yüzden kimseye gereksinimim yok.” “Hiçbir şeyle ilgili değilim.” Dünyaya bakışları ise şöyledir: “Yaşam zor ve zarar verici olabiliyor. Hiç kimseye güvenmemeli ve başkalarından uzak durmalı, böylece insan kendini korumalı …”
Kökenleri 1-3 yaş arasındaki yanlış ebeveyn tutumlarına bağlanmaktadır. Ebeveynin çocuğa yeterli zamanını ve ilgisini vermemesi, çocukla konuşmaması, göz teması kurmaması, oynamaması, güldürmeye çalışmak gibi duygusal anlamda besleyecek hizmetleri vermemesi gelişiminde etkilidir. Özetle ebeveynin sevgisini göstermemesi belirleyicidir.
Şizoid kişilik bozukluğu aşağıda sayılan bozukluklarla karıştırılabileceğinden ayırıcı tanı yapılması gerekir:
- Şizotipal kişilik bozukluğu
- Kaçıngan kişilik bozukluğu
- Paranoid kişilik bozukluğu
- Asperger sendromu
- Otizm
Şizoid KB’nin toplum genelinde yaygınlığı Grant ve diğerlerinin (2004) Amerika’da yaptığı araştırmaya göre %3,13 olarak bulunmuştur. Hummelen, Pedersen, Wilberg ve Karterud (2015), klinik bir örneklemde yaptıkları çalışmada şizoid KB’nin sıklığının erkeklerde kadınlara oranla anlamlı olarak daha yüksek olduğunu raporlamıştır. Türkiye’de ergenlerle yapılan bir araştırmada ise yaygınlık oranı %3,75 olarak tespit edilmiştir (Bilge ve Bilge, 2019). DSM-5’e (APA, 2013) göre erkeklerde şizoid KB’nin görülme oranı kadınlara oranla bir miktar daha fazladır ve erkeklerde daha fazla işlev bozukluğuna sebebiyet verebilmektedir.
Şizoid kişilik bozukluğu olan kişiler nadiren bir çözüm ararlar, çünkü bu kişilerin düşünce ve davranışları genellikle onlar için bir sorun teşkil etmez. Bununla birlikte, kişi probleminin çözüme ulaşmasını istiyorsa bu kişiler için psikoterapi uygulanır. Bu terapi yöntemleri temel olarak olaylarla baş etme becerileri, sosyal etkileşimi geliştirme, iletişim ve benlik saygısı gibi konulara odaklanmaktadır. Terapide güven duygusu çok önemlidir. Şizoid kişilik bozukluğu olan kişiler diğer insanlarla ilişki kurmakta zorlanırlar bu da terapistler için ekstra bir zorluk anlamına gelmektedir. Terapi sürecinin tamamlayıcısı olarak sosyal becerilerin eğitimi de önemlidir.