Çocuk ve Ergenlerde Depresyon

Çocuk ve Ergenlerde Depresyon

Depresyon maalesef modern çağın en yaygın psikolojik sorunlarından birisidir.Bireyin sosyal hayattan çekilmesi ve içe kapanması ile dikkat çeken bir sorundur ve gerçekten de yetişkin nüfusun önemli bir kısmını etkilediği bilinmektedir.Artık günlük hayatın konuşmaları içinde neredeyse olağan bir terim olarak kullanılsa da bir kişinin depresyonda olduğunu düşündüren ya da tanı koymamızı kolaylaştıran tipik belirtileri vardır:

  • Sürekli bir mutsuzluk hali,
  • Hiçbir şey yapmak istememek, keyifsiz ve isteksiz olma durumu,
  • Ağlama nöbetleri, alınganlık,
  • Uyku ve yeme bozuklukları,
  • Aşırı kilo alma ya da kilo kaybı,
  • Hareketlerde ağırlaşma, içe kapanma,
  • Ölümü düşünme, ölmekten bahsetme, intihar eğilimi,
  • Umursamazlık, boş vermişlik, gibi farklı duygu durumları yaşayan bireyler için ilk düşünülen genellikle depresyon olur.

Genellikle yetişkinlerin yaşadığı düşünülse de depresyon aslında çocukların da yaşadığı bir sorundur ve bu anlamda önemi son yıllarda ortaya konmuştur. Uzun yıllar içerisinde çocuklarda ve ergenlerde depresyon olup olmayacağı tartışıldıktan sonra artık psikolojinin önemli bir araştırma alanı olarak kabul görmüştür. Dolayısıyla artık çocukların ve gençlerin de ciddi anlamda bu sorunla karşılaşabildikleri biliniyor.

Çocuk gelişmekte olan bir canlıdır, yetişkinlere bağımlıdır, onların kontrolünde ve yönlendirmesindedir. Çeşitli gelişim basamakları geçirir ve her gelişim basamağında çözümlemek zorunda olduğu farklı bir sorunla karşılaşır. Bu sorunlara karşı elde ettikleri yetenekler yetersiz ise uyum sağlama sürecinde sorun yaşar. Sonuç olarak çocuklar ve gençler sürekli olarak gelişmekte olan varlıklar olmaları sebebiyle yaşadıkları olaylardan ve çevresel stres faktörlerinden doğrudan doğruya etkilenmekte, gelişimlerine göre de farklı tepkiler verebilmektedirler. Örneğin Majör Depresyon, bebeklikten itibaren görülebilirken, iki uçlu mizaç bozukluğu olarak bilinen duygu durum bozukluğu ergenlik öncesi çok nadir olarak görülür.

Depresyon çocuğun ve ya ergenin kendini aşırı derecede üzgün, umutsuz ve değersiz hissetme halidir. 

Çocuğun yedi yaşına kadar dili yeterince kullanamaması, kendini daha çok davranışlarıyla ifadeye etmeye yönelmesi gibi sebepler çocuğun iç dünyasında yaşadığı fırtınaları anlamamızı engeller. Bu yüzden de çocuklarda depresyonu ancak gelişim dönemlerine ayırdığımızda daha iyi anlarız. Yaş grubuna göre sınıflandırmak gerekirse sırasıyla bebeklik, oyun çocukluğu, okul çocukluğu, ergenlik dönemleri depresyonlarından bahsedebiliriz.

Çocuklukta Görülen Depresyon Neden Çok Önemlidir?

  1. Çocukluk dönemi depresyonu çocukta duygusal, sosyal, psikolojik gerilemelere yol açabilir, ileriye dönük sıkıntıların temelini oluşturabilir.
  2. Çocukluk dönemi depresyonu aile işlevlerini bozar. Aile dinamik bir yapıdır ve aile üyelerinden birinin sıkıntısı bütün aileyi olumsuz yönde etkileyebilir. Aile tedavisi mümkün olan çocukluk depresyonunu yönetmekte zorlanabilir. Halbuki çocuk bu dönemde oldukça güçsüz ve kontrol edilmeye muhtaçtır. Çoğu zaman aile çaresiz kalabilir ve ailenin tutumuna göre işler daha da karmaşıklaşabilir. Aile içi çatışmalar artar ve karşılıklı suçlamalar olur.

Çocuğun depresyonda olduğunun kabullenilmemesi depresyonun tedavisini güçleştirir. Bu sebeple çocukluk ve ergenlik depresyonlarında ailenin de tedaviye katılımının sağlanması son derece kıymetlidir.

Çocukluk depresyonunu; başarısızlığa uğramak, hayal kırıklığı yaşamak, geçici stres yapıcı etkenlere ya da evdeki durumdan kaynaklanan bazı bunalımlara maruz kalmakla karıştırmamalıyız. Bazı durumlarda görülen üzüntüler de benzer geçici duygusal çöküntüler içerebilir ancak depresyon uzun süren ve ciddi sıkıntıların olduğu bir durumdur.

Çocukluk ve Ergenlik Depresyonu Yetişkin Depresyonuna Benzer mi?

Çocuk depresyonundaki fark erişkin depresyonda daha içine kapanırken çocukta daha fazla aksilik yaramazlık öfkelilik olur. Yerinde duramaz hareketlidir. Erişkin ise tükenmiş halsiz görünür. Yine erişkinde kilo verme görülebilir çocukta ise devamlı büyüyüp kilo aldığı için sadece kilo almada azalma olur.

Çocuk ve ergenler özellikle yedi yaştan on yedi yaşa kadar depresif duygudurum, yorgunluk, zevk alamama, konsantrasyon problemleri  ve intihar düşünceleri açısından yetişkinlere benzerler. Bazı farklılaşan belirtiler de vardır. Yetişkinlerden farklı olarak ergenlerde yüksek oranda intihar denemesi ve suçluluk duyguları mevcuttur. Erişkinler de ise sık olarak sabahları erken uyanma, iştah kaybı, kilo kaybı ve sabahları erken yaşanan depresyondur. Depresif çocuklarla yapılan bilişsel çalışmalar, bu çocukların şemalarının depresif olmayan çocuklara göre daha olumsuz olduğunu ve depresif erişkinlerin şemalarına benzediğini göstermektedir.

Yetişkinlerde olduğu gibi çocuklardaki depresyonda tekrarlayıcıdır. Çocuklardaki depresyon tanısını zorlaştıran faktörlerin biri de depresyonun diğer bozukluklarla sıklıkla birlikte görülmesidir. Depresif çocukların p inin kaygı bozukluğu ya da anlamlı kaygı belirtileri vardır. Depresyon, davranım bozukluğu ve dikkat eksikliği olan çocuklarda da yaygındır. Hem depresyon hem de başka bir psikiyatrik bozukluğu olan çocukların daha ağır depresyon yaşadıkları ve iyileşmek için uzun zaman gerektiği bulunmuştur.

Çocuk Ve Ergenlerde Depresyon Görülme Sıklığı Nedir?

Çocukluk çağında görülen depresyonlar, ‘oyun çağı’ ve ‘okul çağı’ olarak iki bölümde ele alınırlar. Her iki döneme özgü belirtiler farklı olduğundan tedaviler de farklı olacaktır. Majör Depresyonun çocukluk döneminde görülme sıklığı %1,7 iken, ergenlik öncesi %5’e, ergenlik döneminde ise ’e çıkmaktadır. Yapılan araştırmalar yaş büyüdükçe depresyon görülme oranının arttığını göstermektedir. Kızlarda ergenlikle birlikte ve özellikle 9–19 yaşlar arasında daha sık görülmektedir. Bu farklılığa ise hem kızların yapısından kaynaklanan hormonal faktörlerin hem de genetik yatkınlıkların yol açtığı düşünülmektedir. Çocuklukta anne-baba kaybının da depresyona yakalanma ihtimalini 2–3 kat artırdığı görülmüştür. Yine anne ya da babadan birinde depresyon varsa çocuğun depresyon yaşama olasılığı ‘ iken, eğer anne ve babanın her ikisinde birden varsa bu olasılık, P-75’lere kadar çıkabilmektedir.

Çocuk Ve Ergenlerde Depresyona Neler Yol Açabilir?

  1. Anne babadan birinin ölümü ya da çocuğun anne babadan uzun süre ayrı kalması ( Bu süre çocuğun yaşına göre değişir.)
  2. Çocuk ve ailesi arasında sevgi ve ilgiyi engelleyici durumlar
  3. Çocuğa ölümcül ya da kronik hastalık tanısı koyulması ve hastalık süreci
  4. Fiziksel, cinsel istismara maruz kalma gibi travmatik yaşantılar
  5. Aile içi şiddet
  6. Anne- babanın boşanması
  7. Aileye yeni bebeğin katılması
  8. Ev ve okul değiştirmeye bağlı çevre değişiklikleri

Bebeklikte Depresyon Belirtileri Nelerdir?

Daha çok anneden ayrı kalma ve ihmal durumlarında ortaya çıkar. Annenin yokluğunda, vefatında, hastalık sebebiyle hastanede çok uzun süre kalma halinde ya da annenin ağır hastalıklarında görülebilir. Düzenli bağlanacağı anne ilişkisi kurulduğunda bebek, sevgi ve ilgi aldığında yavaşça düzelir. Bebeklik dönemi depresyonunda aşağıdaki belirtiler görülebilir:

  • Bebekte uzun süren ağlama nöbetleri
  • Küskünlük
  • İştahsızlık
  • Kendi kendine sallanma, vurma
  • İçe kapanma, çevreye karşı ilgisizlik
  • Uyku bozuklukları
  • Sindirim problemleri

Okul Öncesi Çocuklarda Depresyonun Belirtileri Nelerdir?

Okul öncesi dönemde çocuk iç dünyadan çok dış dünyanın etkisi altındadır. Özellikle anne, baba ve aileye bağımlıdır. Çabuk unutan ve algılayamaz zannedilse de sünger gibi bir zihni vardır ve bütün olup biteni emer. Konuşma yeni başladığından daha çok beden dilini kullanır. Fantastik bir zihne sahiptir. Dolayısıyla depresyonda aşağıdaki belirtilerin bir kısmı görülebilir:

  • Aşırı hareketlilik ve hırçınlık
  • Çevreye ve kendine zarar verme
  • İçe kapanma ve aşırı sessizlik
  • Kompulsif( tekrarlayıcı niteliği olan ve durdurulamayan) masturbasyon
  • Duygusal tutarsızlık ve anlık değişiklikler
  • Uyku ve yeme bozukluğu
  • Parmak emme, altını ıslatma ve kakasını kaçırma gibi daha küçük yaşlara gerileme

Okul Çağı Çocuklarında Depresyon Belirtileri Nelerdir?

Bu dönemde çocuğun dile hakimiyeti daha çok artmıştır. Kuralları anlar ve değerlendirir. Okul ve dış çevre daha fazla önem kazanmıştır. Aile dışı etkilere daha açıktır. Öğretmenin söylediklerine, arkadaşlarının hareketlerine duygusal tepkiler gösterir. Depresyonda şunlar görülebilir:

  • Baş ağrısı, kas ağrısı, mide ağrısı ya da yorgunluk gibi nedeni bulunmayan fiziksel şikayetlerin artması
  • Sıklıkla okula gitmeme ya da okul başarısının beklenenin altına düşmesi
  • Evden kaçmaktan söz etme ya da evden kaçma girişimleri
  • Ani öfke gösterileri, şikayetleri açıklanamayan sinirlilik ya da ağlama
  • Sıklıkla canının sıkıldığından söz etme
  • Arkadaşlarla oyun oynamaya karşı ilgi kaybı
  • Reddedilmeye ya da başarısızlığa aşırı duyarlılık
  • Sosyal izolasyon, zayıf iletişim
  • Alkol ya da madde kullanımı
  • Ölüm korkusu, sıklıkla ölümden söz etme
  • Artan sinirlilik, kızgınlık ya da düşmanlık duyguları
  • Pervasız davranışlar

Ergenlerde Depresyonun Belirtileri Nelerdir?

  • İç sıkıntısı ve huzursuzluk
  • Dikkat toplamada güçlük çekme
  • Eyleme vuruk davranışlar
  • İnsanlara sığınma veya onlardan kaçış
  • Okul başarısında düşme
  • Enerji azlığı
  • Uykusuzluk
  • İştahsızlık
  • İlgi azlığı
  • Ümitsizlik
  • İntihar düşünceleri

Ergenlerde Görülen Depresyonda Cinsiyet Farklılıkları Ne Derecede Önemlidir?

  1. Kızlar erkeklere oranla daha az girişkendirler ve liderlik yeteneklerini değerlendiren ölçeklerde daha az puan almaktadırlar.
  2. Kızlar erkeklere oranla düşünmeye eğilimli arkadaşlık adı verilen birlikteliklerle daha meşguldürler. Depresif semptomlarına daha fazla odaklanırlar. (örneğin; bunun  üstesinden gelemezsem ne olur? bu şekilde hissetmem ne anlama geliyor? gibi) Bu tarz bir baş etme stili daha uzun ve ağır depresyon belirti dönemleri ile bağlantılıdır. Eğer çocuklar ve yetişkin erkekler ilgilerini bu tür içe bakmalardan başka tarafa çekmek için fiziksel faaliyet ya da televizyon seyretme eğilimindedirler.
  3. Kızlar erkeklere oranla fiziksel ve sözel olarak daha az saldırgan ve grup etkileşimlerinde daha az etkindirler.

Ergenlik başladığında kızlar birçok stres kaynağı ile karşılaşırlar. İkincil cinsiyet özellikleri geliştikçe, kilo alımı ve ince görünümlerinin kaybından hoşlanmayabilirler. Aynı zamanda fiziksel ve cinsel taciz riski arttığı gibi aileleri ile bağımsızlık ve cinsiyete uygun davranış konularında risk faktörleri, kadınların erkeklere oranla neden daha sık depresyona girdiklerini anlamada anahtar olabilirler.

Bu görüşe göre tedaviye dahil olacaklar açıktır. Depresif kadınlar ve erkekler, depresyonun nedenlerini aramak ve duygudurumları ile oturmak yerine daha etkin baş etme yollarını aramaya cesaretlendirilmelidirler. Problem çözme becerileri ve girişkenlik geliştirmelidir. Önleyici olarak ebeveynlerin ve diğer bakım verenlerin kızları, olumsuz duygudurumlara yönelik daha etkin davranışlar edinmeleri için cesaretlendirmelidirler.

Çocuk Ve Ergenlerde İntihar

İntihar girişimleri çocuk ve ergenlerin yaşamını tehdit etmektedir. Bazı durumlarda intihar riski daha yüksektir. Bu durumlar şu şekilde sıralanabilir:

  1. Geçmişte yapılmış bir başka intihar girişimi,
  2. Ailede intihar edenlerin bulunması,
  3. Depresyon,
  4. Alkol ya da diğer maddelerin aşırı kullanımı ya da bağımlılık,
  5. Acı veren, yetersiz bırakan ya da çaresi olmadığı düşünülen bir fiziksel hastalık,
  6. Sağlık ya da yaşam durumlarında ortaya çıkan ve olumsuz olarak algılanan değişiklikler,
  7. Yakın bir zamanda bitmiş duygusal olarak çok yakın bir ilişki.

İntihar Riskine Karşı Hangi Davranışlara Dikkat Edilmelidir?

İntihara ilişkin duyguların dışa vurulduğu davranışlar:

  1. İçine kapanma ve ilişki kurmama,
  2. Nasıl intihar edeceğine dair kesin fikirleri olma, planları hakkında ipucu verme,
  3. Yaşamda bir amaç bir anlam olmadığını belirtme,
  4. Başarısızlık, işe yaramama, umutsuzluk, değersizlik, karamsarlık gibi duygulardan söz etme,
  5. Hiçbir çözüm yolu görmediği sorunlar hakkında sürekli konuşma.

Depresyonda Olan Çocuğun Ebeveynleri Nasıl Davranmalıdır?

Çocukları en iyi anne babalar tanır bu sebeple çocuklarındaki davranış değişikliklerine ve hareketlerine dikkatli yaklaşılmalıdır. Yukarıda bahsedilen belirtilerden dört, beş kadarı, birkaç hafta  devam ettiğinde vakit kaybetmeden bir uzmana danışılmalıdır.  Aileler genelde çocuklarındaki davranış değişikliklerini ya konduramaz, kabul edemez ya da şımarıklık olarak görürler. Bazen sıkıntılar ani bir yaşam olayı üzerine başlayabilir. Okula başlama, aileden birinin vefatı, kaza, aile fertlerinin geçimsizliği, boşanma, kavga, ev değişikliği, bir kardeşin doğumu, ekonomik kriz, vs. bazen de kronik bir seyir vardır aylarca yavaş yavaş gelişir, ağırlaşarak devam eder. Durumun kişiselleştirilmesi ceza yöntemine başvurulması genelde durumu daha da kötüleştirir. İletişim bozulur ve çocuk büyük bir destek mekanizmasından, aile desteğinden  eksik kalır. Yalnızlığı artabilir, sıkıntılarını çözmek için daha büyük bataklıklara girebilir.

Erken teşhis ve tedavi oldukça önemlidir. Aile çocuğun depresyonu hakkında bilinçlenip durumu kabullenmeli ve bir an önce çocuğu, tedavisi mümkün olan bu rahatsızlıkta, işin uzmanına yönlendirmelidir. Tedavinin her aşamasında çocukla birlikte olunması, çocuğa karşı sabırlı, anlayışlı ve duyarlı olunması, çocuğa sevildiğinin ve değerli olduğunun hissettirilmesi, çocuğu bir birey olarak kabul etmeleri, onun düşüncelerine önem verilmeli ve aile bunu çocuğa hissettirmeli, onu korumaya çalışırken yapabileceği şeyleri kendisinin yapmasına izin verilmeli ve depresyonun tedavi edilebileceğinin unutulmaması gerekmektedir.

Çocukluk  Depresyonu Nasıl Tedavi Edilir?

Çocuk ve ergenlerin tedavisinde kişi ve çevresi bir bütün olarak değerlendirilir. Aile, çocuk, okul ve tedavi ekibi işbirliği içerisinde tedaviye başlanır.  Çocuğun durumuna göre oyun terapisi, bireysel psikoterapi, aile danışmanlığı, aile terapisi, ilaç tedavisi uygulanır.

  • Stres, endişe, korku yaratan çevresel faktörlere yönelik tedbirler
  • İlaç tedavisi
  • Grup terapisi
  • Aile terapisi,
  • Bireysel psikoterapi
  • Aile ve okul iş birliğinin sağlanması

Çocukluk ve Ergenlik Depresyonunda Tedaviyi Engelleyen Yanlış Yaklaşımlar Nelerdir?

“Çocuğumun sorununu ben çözebilirim…”

Kimi aileler çocuğunun sorununun ciddiyetini fark etmez ve /veya kendisinin çözebileceğine inanır. Bu inanç tedavi sürecini tıkayan yanlış inançlardan biridir. Çocuk ve ergenlik depresyonunda aile de tedavinin bir parçası olması gerektiğinden bu yanlış inanç ailenin tedaviye dahil olmasını engeller. Ve en kötüsü depresyon zamanla geçmek yerine “zamanla” daha dirençli hale gelebilir. Bu nedenlerle çocukluk ve ergenlik dönemi depresyon tedavisinde profesyonel destek son derecede önemlidir.

İlaçsız tedaviden yanayım…”

Çocukta depresyon tedavisi çok yönlüdür. Bunların içinde ilaçla tedavi de vardır. Kimi aileler ilaç dendiğinde tedirgin olurlar. Maalesef basında yer alan yanlış haberlerin bu tutumda etkisi vardır. Çocuğun başka tedavilerinde de ilaç kullanılmaktadır ama orada aynı tedirginlik görülmemektedir. Örneğin astımı olan bir çocuğun ailesi astım tedavisi için verilen ilaçları fazlaca düşünmeden kullanmakta, ancak aynı hassasiyeti depresyon tedavisinde olan çocuğuna verilen ilaçlar konusunda göstermemektedir. Depresyon beyindeki kimyasal bozulma ile ilgili bir durumdur bu sebeple çoğu zaman ilaç tedavisi depresyon tedavisinde çok kıymetlidir.

“Ben gece-gündüz demeden çocuğum için çalışıyorum, depresyona girmesi için de bir sebep göremiyorum…”

Bazı aileler çocuklarındaki depresif belirtileri fark edip ya da yakın çevrenin, okul ve öğretmenlerin yönlendirmesi ile kliniklere başvururlar, ama sorunu sadece çocukta ararlar. Onlara göre anne baba çocuğu için her şeyi yapmaktadır ve çocuğun depresyona girmesi için hiçbir sebep yoktur. Oysaki anne ve babanın ruh hali çocuğun ruh hali açısından oldukça önem taşımaktadır. Çocuklar bir nevi ebeveynlerinin aynasıdır aslında. Bu sebeple depresyondaki bir annenin 3 yaşındaki çocuğunun da depresyonda olması son derecede doğaldır.

Eğer anne/ babanın, bakım veren kişinin herhangi bir ruhsal sıkıntısı varsa çocuğun iyilik hali için öncelikle bu durumun tedavisi şarttır. Günümüzde çocuklar eskiye oranla ruhsal sorunlarla çok daha fazla karşı karşıyalar. Bunda günümüzde anne babaların ruhsal açıdan çok daha fazla sıkıntısının olmasının etkililiği kadar, yaşam koşullarının da rol oynadığı bir gerçektir. Minyatür yetişkinler gibi yaşayan 21. yy çocuğu sabah erkenden uyanmakta, gün sonuna kadar koşturmaktadır. Çocuğun duygusal olarak boşalmasına zaman kalmadığı gibi, anne baba da evde yemek yapmak, çocuğun ödevini takip etmekle meşgul olup en önemli şeyi çoğu zaman gözden kaçırmaktadır. Çoğu zaman çocuğunun gözünün içine bakıp konuşmayı unutmakta, ondan çıkan ya da çıkmayan sesleri duyamamakta ve onunla vakit geçirememektedir. Bu nedenle ailenin tedaviye dahil edilmesi son derece kıymetlidir.

Güncel Psikoloji Yayınlarımız

Yardıma ihtiyacınız var mı? Size ulaşalım.