Uzman Makaleleri

Ayna Ayna Söyle Bana! Var Mı Benden

Ayna Ayna Söyle Bana! Var Mı Benden…

Hepimizin bildiği pamuk prenses masalında cadı kraliçe aynanın karşısına geçer ve sorar:  “Ayna ayna söyle bana, var mı benden güzeli bu dünyada?” Gelen cevap evet olur ve kraliçe kabul edemediği pamuk prensesi yok etmek için harekete geçer. Güzelliğini gerçekleştirmek için dışarıda çözüm arar. Masalın sonunda, kraliçe güzelliğini eşsiz ve daimi kılamaz.

İnsan ilişkilerinde zaman zaman bireyler, başkalarının sahip olduğu olumlu nitelikler, başarılar veya imkânlar karşısında rahatsızlık hissedebilir. Bu duygu, kişinin kendini yetersiz hissetmesiyle derinleşerek, karşısındaki kişiye yönelik düşmanca tavırlara veya onu değersizleştirme çabasına dönüşebilir. Böyle durumlarda birey, kendisinde eksik gördüğü şeyleri başkasının da deneyimlememesini ister veya başka bireylerle rekabet ederek onların başarılarını engellemeye gider. Pamuk prenses ve yedi cüceler masalında, kraliçenin güzelliğini kaybetme korkusu, bu duygunun yıkıcı bir örneğini oluşturur. Aynası ona artık en güzelin kendisi olmadığını söylediğinde, pamuk prensesin güzelliğini kabullenmek yerine onu ortadan kaldırmaya çalışır. Bu psikolojik süreç, yalnızca bireyin iç dünyasını değil, sosyal ilişkilerini ve çevresiyle kurduğu bağları da etkileyerek rekabet, mesafe veya çatışmaya yol açabilir. İnsan psikolojisinin en derin ve evrensel duygularından biri olup bireyler arası ilişkilerde önemli bir dinamik olarak karşımıza çıkar, haset.

” Haset, arzulanan bir şeyin başka birine ait olduğu ve bize değil de ona haz verdiği inancının yol açtığı kızgın bir duygudur. “

– Melanie Klein

Günlük hayatta, özellikle yakın ilişkilerde, bireyler farkında olmadan bu duygunun etkisiyle hareket edebilirler. Örneğin, uzun yıllardır aynı pozisyonda çalışan bir kişi, yeni terfi alan bir meslektaşının başarısını takdir etmek yerine, onun hak etmediğini düşünerek eleştirel ve mesafeli bir tutum sergileyebilip başarısını sabote edebilir. Benzer şekilde, yakın arkadaşlar arasında biri mutlu bir ilişki yaşarken diğeri sürekli ilişkilerinde sorunlar yaşıyorsa, bu durum zamanla içten içe bir huzursuzluk yaratabilir ve kişi farkında olmadan arkadaşının mutluluğunu gölgelemeye çalışabilir. İnsan psikolojisinin en derin ve evrensel duygularından biridir.

Dizilerde, filmlerde, çizgi filmlerde veya mitolojik hikayelerde yani hayatın birçok alanında yer bulur. Örneğin; Zeus’un başka bir kadından (Alkmene) olan oğlu Herakles’e büyük bir haset besler. Onun güçlü, cesur ve tanrılar tarafından sevilen biri olmasını hazmedemez. Daha bebekken onu öldürmek için yatağına zehirli yılanlar yollar, ancak Herakles bu yılanları boğar.

Game of Thrones dizisinde de haset duygusunun çeşitli yansımaları görülür. Jon Snow’un gerçek Targaryen varisi olduğu ortaya çıkınca, Daenerys’in ona duyduğu sevgi zamanla hasede ve güvensizliğe dönüşür. Jon’un varlığı, onun hüküm sürmesini tehdit ettiği için, Daenerys giderek daha zalim bir yola sürüklenir. Jon Snow, Daenerys’in gittiği bu yolun zalimce olduğunu görür ve onu durdurmanın tek yolunun onu öldürmek olduğuna inanır. Daenerys’e olan sevgisine rağmen, ona sarıldığı bir anda hançerini saplayarak onu öldürür.

Bir başka örnek ise, Şiirinler çizgi film serisinde Gargamel’in, Şirinler’in mutlu ve uyumlu yaşamını hasetlenerek sürekli onları yakalayıp yok etmeye çalışması da örneklerden biridir.

Haset her insanın gelişim sürecinden başlayan bir alana sahiptir. Melanie Klein; haset duyulan ilk nesne; besleyen memedir, çünkü bebek bu memede kendi arzuladığı her şeyin bulunduğunu, memenin sınırsız süt ve sevgi verebileceğini ama bunları kendi doyumu için alıkoyduğunu sanıyordur. Bu duygu bebeğin gücenme ve nefretini artırır ve sonuçta anneyle ilişki de çarpıklaştığını ifade eder der.

Klein’a göre, bebekte erken dönemden itibaren iyi ve kötü nesne ayrımı gelişmeye başlar. Ancak, haset duygusu bebeğin iç dünyasında temel bir çatışma yaratır. Bebek, idealize ettiği “iyi memeyi” kendisiyle bütünleştirmek isterken, haset duygusuyla ona zarar vermek ve yok etmek arzusuyla da mücadele eder. Bu içsel çatışma, bebeğin zihinsel gelişimini ve nesne ilişkilerini doğrudan etkiler.

Hasetin erken dönem kökeni, bireyin ilerleyen yaşamında ilişkilerine yansıyabilir. Bir çocuk annesinin ilgisini kardeşiyle paylaşmak zorunda kaldığında, bu kardeşini “haksız yere” ilgi gören biri olarak algılayabilir ve ona karşı öfke besleyebilir. Eğer bebeklikte, annenin “iyi” tarafını içselleştirme ve kötü nesneyle başa çıkma konusunda yeterince desteklenmezse, bu durum ilerleyen yaşantısında kıskançlık, rekabet ve saldırganlık gibi olumsuz duygulara dönüşebilir.

Romantik ilişkileri de etkilenebilir. Partnerinin başkaları tarafından beğenilmesi veya takdir edilmesi, bireyin partnerine duyduğu sevgiyi tehdit altında hissetmesine neden olabilir. Bu durum, aşırı sahiplenme, kıskançlık krizleri veya partnerinin sosyal çevresini kısıtlama isteği olarak ortaya çıkabilir. Bir kişi, partnerinin sosyal medya etkileşimlerinden rahatsız olup onu kontrol etmeye çalışabilir veya partnerinin başka biriyle arkadaşlık kurmasını tehdit olarak algılayabilir.

Klein, hasetin bu yıkıcı etkisinin bireyin sevgi kapasitesini de zedeleyebileceğini öne sürer. Haset duygusu nedeniyle birey, başkalarının sahip olduklarını değersizleştirme ya da yok etme eğilimi gösterebilir.

Haset, bireyin içsel çatışmalarını anlamlandırması açısından büyük önem taşır. Bireyin haset duygusunun farkına varması ve bu duyguyu dönüştürebilmesi, daha sağlıklı nesne ilişkileri geliştirmesine olanak tanır. Bireyin kendi yıkıcılığıyla yüzleşmesi ve sevme kapasitesini artırması, hasedin dönüştürülebilirliğine yönelik önemli bir adımdır. Örneğin; kardeşine karşı öfke besleme, onun başarılarını sabote etme ya da ebeveynlerine karşı kırgınlık geliştirme şeklinde kendini gösteren birey, ebeveynlerinin ilgisinin bölünmesinin kişisel bir yetersizlikten değil, aile dinamiklerinden kaynaklandığını fark ettiğinde, kendi değerini daha objektif bir şekilde değerlendirebilir. Bu farkındalık, hem kardeşiyle daha sağlıklı bir ilişki geliştirmesine hem de kendi duygusal ihtiyaçlarını daha sağlıklı ifade etmesine yardımcı olabilir. Romantik ve arkadaş ilişkilerinde sağlıklı bağlar, ilişkiler kurmaya başlayacaktır.

Sonuç olarak; haset erken dönem nesne ilişkileri bağlamında şekillenen ve bireyin psikolojik yapılanmasını derinden etkileyen bir duygudur. Hasetin sağaltımı, bireyin daha olumlu nesne ilişkileri kurmasına ve sevme kapasitesinin gelişmesine katkı sağlayarak psikolojik iyilik hâlini destekleyebilir. Bireyin haset duyduğu kişileri anlamaya ve onların başarılarını tehdit olarak görmek yerine kendinden bağımsız değerlendirmeye başlaması, bu dönüşümün en somut göstergelerinden biridir.

Uzman Bilgisi

Psk. Ali TURAN
Klinik Psikolog
  • Üniversite : Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakultesi, İngilizce Psikoloji Bölümü
  • Uzmanlık : Yakın Doğu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Klinik Psikoloji Anabilim Dalı, Klinik Psikoloji Yüksek Lisansı (Tezli).

Yazıları

Güncel Psikoloji Yayınlarımız

Yardıma ihtiyacınız var mı? Size ulaşalım.

    Sizi Arayalım