
Kırmızı Elma
Adem’le Havva’nın kırmızı elmayı dalından koparıp yemesinden beri, yüzyıllardır insanoğlu kendine konulan yasak duygularla boğuşuyor. Freud’a göre yetişkinlik döneminde bilinçdışı, bilinçli zihni tehdit eden ve bastırılması gereken duyguların saklandığı bir kutu gibidir. Bireylerin daha gençken farkında olmadığı ihtiyaçları ve güdüleri de bilinçdışında saklı kalır. Yaşadıklarımızla birlikte bilincimiz gelişirken hayatın, duyguların, düşüncelerin ve asıl ihtiyaçların üzerinde ağır ateşte yavaş yavaş pişmeye başlarız. Pişmemiş hayallerimiz, arzularımız çiğ çiğ ağzımıza gelmeye başlar. İşte bu yüzden her şeyi alt edebilen insan en çok da kendi bilinçsiz hayallerini, duygularını, beklentilerini iç dünyasında alt etmekte zorlanır. Şu veya bu şekilde tüm ön yargılarımıza rağmen yasak duygulara çevremizde maruz kalıyor, tanıklık ediyor veya bizzat yaşıyoruz. Biz küçük ve gençken, dünyamızda küçük. O sebeptendir ki hepimiz kıpkırmızı elma şekerine bakar gibi bakıyoruz hayata ve karşımıza çıkanlara. Düşünmeden alıp yemek, tatmak istiyoruz. Olgunluk, bilinçlenme, pişme ise tehlikeli, hele de çoktan hayatımızı seçmişsek. Ne isteyip ne istemediğini öğrenmiş hayatlar, hayaller demek değer yargılarımıza ters bile olsa. Belki de hayal kırıklıkları için bir çıkış kapısı..
Freud, “Biri diğerini örtene dek zıt duygular barışçıl biçimde yan yana dururlar” der. Birbirleriyle bağdaşmayan duyguların, arzuların, beklentilerin kişide aynı anda toplanması büyüdüğümüzde sona erer; barış biter. Susmuyor iç dünyamız ve gerçek kırmızı elmayı istiyor. Bu noktada, değişime açık olma, korkusuzca savaşma, benlik değerlerini cesurca geri kazanabilmek esastır. Genellikle cesareti korkusuzlukla eş tutmaya meyilliyizdir. Fakat cesur olabilmek, aslında korkusuz olmak değil tüm korkulara rağmen onları kabul edip savaşta kalmak demektir. Hayat, tam da “piştim” dediğimiz anda bizi alıp yeni ama gerçek bilinçli bir başlangıç aşamasına taşır. Şimdilerde çiğ gözüken olgunlaşmamış o seçtiğimiz elma tesadüf değil hep öyleydi. Sadece duygularını yeniden keşfetmek, kendini tanımak ve hayatta istediklerinin peşinden gitmek isteyen herkes için bir çıkış yoludur aslında.
Yine Freud’a göre, “Olgunlaşan ego kusurları yüzünden, dürtüden kaynaklanan istekleri insani forma sokamıyorsa ya da çocuksu düşünme şekliyle güzel göründüğü halde eyleme vurum işlevi yapamazsa, insan gerçeklikten uzak tutumlar sergiler ve ebedi hüzne, acıya dalar.” Bu davranış tarzına olan ihtiyaç yüzünden kişi, aklileştirmelerle gerçeklikten kendini korumaya başlar. Kendine ve çevresindeki yaşama şiddetle zarar getirdiğini fark ettiği zamanlarda bile, akla uygun hale getirerek, kaçar halde, eyleme vurumları, yani sahteliği savunan savunmaları savunmaya çalışır. Yaptığı her savunmanın gerçekte kendini hançerlemek olduğunu derinden sezdiği halde…
Bebek, yaşamın gerçekliğiyle karşılaşırken sanki hafif hafif incinmeden elmalar onun için toplanır. Gençlikte irileşmiş elmalar cazip gelmeye başlar; ağaçlara tırmanmak gerekir, düşe kalka. Yetişkinlikteyse bu kolay değil. Gerçekten olgunlaşmış elmaları ayırt etmek epeyce zahmetlidir. O zahmete niyet etmek bile zahmetlidir. Çünkü artık sadece kendin varsın bu yolculukta. Ancak gerçek sahibi… Önce seçmek, ayırt etmek ve istemek gerekliliğini fark edip karar verecek. Tüm zahmete rağmen atılmayacak kadar değerli bir malzemenin varlığına inanacak; kararlılıkla, tüm korkularına rağmen almak için ağaca tırmanacak ve toplamaya başlayacak.
Onca zahmetli yolculukla başlayan ufacık değişimlerle sonunda o, elmaları artık rahatça toplayacak; yaşam yolculuğunda yeni kanatları çıkmış bir kuş gibi tırmanmaktan vazgeçip uçacak artık. “Kanatlarım çok güçlü ve çok güzel; uçabiliyorum, zorluklara ve korkularıma rağmen iyiyim, mutluyum, gerçek duygularımdayım. Artık seçtiğim ve tadına baktığım her elma zevk veriyor.”
Uzman Bilgisi
Psk. Nida DAL İDİKUT
Klinik Psikolog
- Üniversite : Bilkent Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Psikoloji Bölümü
- Uzmanlık : Bournemouth Üniversitesi, İnsani Bilimler Enstitüsü (Şeref öğrencisi)
Yazıları

Kırmızı Elma
Adem’le Havva’nın kırmızı elmayı dalından koparıp yemesinden beri, yüzyıllardır insanoğlu kendine konulan yasak duygularla boğuşuyor. Freud’a göre yetişkinlik döneminde bilinçdışı, bilinçli zihni tehdit eden ve bastırılması gereken duyguların saklandığı bir kutu gibidir. Bireylerin daha gençken farkında olmadığı ihtiyaçları ve güdüleri de bilinçdışında saklı kalır. Yaşadıklarımızla birlikte bilincimiz gelişirken hayatın, duyguların, düşüncelerin ve asıl ihtiyaçların üzerinde ağır ateşte yavaş …

Evlilikte Sağlıklı Tartışma
Evlilikte Sorun Çözme Yolları – Sağlıklı Tartışma Nasıl Olmalıdır? Evlilik iki farklı bireyin kişilik özelliklerinin, kültürünün, görüş açılarının farklılığının, değer ve inançlarının ve sosyal yaşantılarının bir araya gelerek oluşturdukları yapıdır. Kişiler bu yapı üzerinden kendilerini yeniden tanımaya başlarlar.

Obsesif Kompulsif Bozukluğu Anlamak ve Yönetmek
Takıntılar ve Zorlayıcı Düşünceler: Obsesif Kompulsif Bozukluğu Anlamak ve Yönetmek Dönemsel olarak bazı düşünce ve davranışlarımızdan dolayı takıntılı yani obsesif olduğumuzu düşündüğümüz anlar olmuştur.

Duygudurum Bozukluğu Nedir? Nasıl Anlaşılır?
Ruh hallerimiz duygularımızla ne kadar örtüşüyor değil mi? Bizi her gün etkiliyorlar. Bazen üzgün, kederliyiz, bazen ise mutluyuz. Hatta aynı gün içinde ani değişimle üzgün ve mutlu bile olabiliriz. Çünkü her insan hayatında duyguların inişli çıkışlı zamanları olur en çokta dış etmenlerden dolayı. Bu durumda herkesin günlük rutininde, ani duygu iniş ve çıkışlarının yaşanması belli bir …

Stockholm Sendromu: Celladına Aşık Olmak
İlişkilerde aradığımız şeylerin en başında sevgi, sadakat ve saygı iken bazı durumlarda insanlar kendilerine saygı duymayan, kötü davranışlarda bulunan hatta bazen eziyet eden, fiziksel ya da psikolojik şiddet uygulayan kişilere karşı da olumlu duygu geliştirebiliyorlar.

İlişkilerin Sonucunda Klasikleşmiş Son
İlişkilerin sonucunda klasikleşmiş son : “Neden hep aynı tip insanları buluyorum ki” . Kadere bakın. Sanki insanlar değişiyor ama yaşananlar, sonlar tüm senaryo aynı, bir türlü mutluluğu, gerçek aşkı bulamıyorsunuz. Sanki bir kısır döngü gibi. Tesadüfen mi bu insanlar sizi buluyor yoksa mütemadiyen sizmi farkında olmadan o tip insanlara yöneliyorsunuz?

Neden Hep Aynı Senaryo, Hep Aynı Son?
İlişkilerin sonucunda klasikleşmiş son: “Neden hep aynı tip insanları buluyorum ki” . Kadere bakın. Sanki insanlar değişiyor ama yaşananlar, sonlar tüm senaryo aynı, bir türlü mutluluğu, gerçek aşkı bulamıyorsunuz.

Toksik İlişki Nedir ? Belirtileri Nelerdir ?
Zehir Mi? Sevgili mi? Bizler neden bir ilişkiye başlarız. Mutlu olmak, gelişmek, belki de diğer yarımızı bulup sonsuz huzurda yaşamak için. Aslında temel amacımız kendimizi daha iyi hissetmek iken bazı ilişkiler bize tam tersi etki yapar; zarar verir ve kendimizi kötü hissetmemize neden olur.

Evlilikten mi Kendimizden mi Korkar Olduk?
Yapılan araştırmalara göre Türkiye’de son yılda evlenme oranı yüzde on gibi ciddi bir düşüşte. Yıllar önce insanların en büyük hayali evlenip yuva kurmak ve çocuk sahibi olmak iken nasıl oldu da bu kadar evlenmekten korkar olduk.
Güncel Psikoloji Yayınlarımız

Annelik: Görünenin Ötesinde Bir Dönüşüm
Zorlukları, çatışmaları ve dönüşümüyle bir ruhsal yolculuk Annelik, dışarıdan bakıldığında doğal bir süreç …

Ayna Ayna Söyle Bana! Var Mı Benden…
Hepimizin bildiği pamuk prenses masalında cadı kraliçe aynanın karşısına geçer ve sorar: “Ayna ayna söyle bana, …

Kumarın Dijital Yüzü Çevrimiçi Kumar Bağımlılığı Ve Toplum
Kumar bağımlılığı, kumar oynama sebebiyle beynin etkilenmesi sonucu kişinin kumar oynama isteğini kontrol edememesi …

Oedipus Kompleksi Ve Başarı Korkusu
“Büyüyünce annemle/babamla evleneceğim” diyen, ebeveynleri arasındaki yakınlığı kıskanan ve bu yakınlığa …

Uçuş Fobisi (Aerofobi) Nedir ? Vr Gözlük İle Tedavi Nasıl Gerçekleşir?
Uçuş fobisi, literatürde aerofobi olarak tanımlanan, uçma korkusu bulunan kişilerde ciddi kaygı belirtilerine yol …

Kırmızı Elma
Adem’le Havva’nın kırmızı elmayı dalından koparıp yemesinden beri, yüzyıllardır insanoğlu kendine konulan …

Çocuklarda Ayrılık Kaygısı
Çocuklarda ayrılık kaygısı, bir çocuğun bakım veren kişilerden ayrılırken yaşadığı yoğun stres durumu olarak …

Aşk Ne Kadar Mümkün?
Platon’un aşkla ilgili diyaloglardan oluşan “Şölen” kitabında geçen bir tartışmada, Aristophanes şu hikayeyi …

Depresyonun Gelişimi ve Pozitif Bakış Açısı Geliştirme Yolları
Erken yaşantılar kişide kendisi ve dünya ile ilgili bazı temel işlevsel olmayan inançların veya şemaların gelişmesine …