Obsesif Kompulsif Bozukluk

Obsesif Kompulsif Bozukluk


İsminden de anlaşılacağı üzere obsesif kompulsif bozukluk obsesyon ve kompulsiyonlarla seyreden
bir rahatsızlıktır. Peki obsesyon ve kompulsiyon nedir’e bakacak olursak; Obsesyon bireyin aslında
mantıkdışı olarak değerlendirmesine rağmen zihnine tekrarlıyıcı bir şekilde gelen ve düşünmekten
kendini alıkoyamadığı rahatsız edici düşünceler, görüntüler veya dürtülerdir. Bu düşünceler,
görüntüler veya dürtüler, bireyin benliğine yabancıdır; yani kişiliğine ve değerlerine uygun olmayan
içerikler barındırmaktadır. Bundan dolayı da kişilerde yoğun bir kaygıya yol açmaktadır.
Kompulsiyonlar ise bu girici nitelikteki düşüncelerin ve görüntülerin yarattığı kaygıyı giderme
amacıyla kişilerin yaptığı ve hatta yapmak zorunda hissettiği davranışlar veya zihinsel eylemlerdir.
Kompulsiyonlar tekrarlayıcı nitelikte davranışlar ve zihinsel eylemler olabildiği gibi bazen de çizgilere
basmadan yürüme, belli kelimeleri veya sayıları söylememe, belirli yerlere dokunmama gibi kaçınma
şeklinde de görülebilmektedir.
OKB aslında seyrek görülen bir durum olarak düşünülmesine rağmen yapılan çalışmalarda bu
rahatsızlığın toplumda %3 ila 4 oranlarında görüldüğü bulunmuştur. Yani aslında oldukça yaygın olan
bir rahatsızlıktır.
Obsesyon ve kompulsiyonlar farklı içeriklere sahip olabilmektedir. Mikrop, kir, idrar gibi beden
salgılarının bulaşması; ocak, kapı, pencere, kilit gibi nesnelerin açık kalıp kalmadığına veya elektrikli
aletlerin prizde takılı kalmış olabileceğine dair şüphe; kişinin kendisine veya bir başkasına zarar
vermesi, saldırgan eylemlere girişmeye yönelik korku, örneğin sevgi dolu bir annenin çocuğunu
öldürebileceğine dair endişe taşıması; inancı kuvvetli olan birinin Allah’a küfretmesi gibi dini temalı
obsesyonlar; kişinin kendine, toplumdaki yerine, yaşına yakıştıramadığı şekilde ortaya çıkan cinsel
içerikli düşünceler veya hayaller sıklıkla görülen obsesyonlardır. Defalarca el yıkama, banyoda uzun
süre yıkanma gibi temizliğe yönelik davranışlar; ocağı, kapıyı sürekli kontrol etmek;ışıkları 15 kere
yakıp kapama gibi tekrarlama eylemleri ve sayma davranışları; kişinin değerler sistemine zıt
düşüncelerin akla gelmesini sessizce dua ederek telafi etmeye çalışması; “İlerde bir yerde gerekli olur
belki” düşüncesi ile gerekli olmayan nesneleri veya eşyaları saklamak, biriktirmek; eşyaların simetrik
olmasından emin olma gibi nesnelerin belirli bir düzende yerleştirilmesi ve bazı davranışları
yapmadan önce önemsenen bir eşyaya dokunma ihtiyacı en sık görülen kompulsiyonlardır.
Peki bu belirtiler göz önünde bulundurulduğunda, sıkıntı verici düşünceleri veya tekrarlayıcı
davranışları olan her birey obsesif kompulsif bozukluktan mı muzdarip? Tabii ki de hayır, herkesin
ufak tefek takıntıları olabilmektedir. Yapılan araştırmalar insanların büyük bir çoğunluğunun OKBli
bireylerin yaşadığı sıkıntılı düşüncelere sahip olduğunu göstermektedir. Ancak OKBli bireylerde bu
düşünceler diğer kişilere göre daha fazla kaygı yaratmaktadır. Kültürel bağlamda düşündüğümüzde
tahtaya vurmak, evden sağ ayakla çıkmak, merdiven altından geçmemek, bazı renk ve sayıların
uğurlu ya da uğursuz olarak nitelendirilmesi gibi birtakım inanışlar ve davranışlar görülebilmektedir.
Fakat klinik bir bozukluk söz konusu olması halinde genel psikiyatrik rahatsızlıklarda olduğu gibi,
burada da bireyin bu düşünce ve eylemleri yaşamsal faaliyetlerde bir bozulmaya; ilişkisel, sosyal,
mesleki işlevsellikte belirgin problem yaşamansına; yani bireyin günlük aktivitelerinin önemli ölçüde
kısıtlanmasına neden olmaktadır. Bu durumda kişiler bireysel ihtiyaçlarını karşılamakta, ailesine,
arkadaşlarına, işlerine vakit ayırmakta zorlanmaktadırlar. Dolayısıyla OKB’nin tedavi edilmesi
gerekmektedir. Tedavi edilmediği durumda kronik bir hale gelerek kişi ve çevresi için daha da zorlayıcı
olabilmektedir. Tedavideki en etkili seçeneklerden biri seratonin sistemi üzerinde etki eden ilaçlardır.
Bunun için de öncelikli olarak bu tür durumlarda bir psikiyatri uzmanına başvurmak uygundur.
Çalışmalar, ilaç tedavisi ile %50-60 oranında belirtilerde gerileme olduğunu göstermiştir. İlaç
tedavisinin tamamlanmadan kesilmesi halinde ise belirtilerin geri döndüğü gözlenmiştir. Bundan
dolayı da OKB’nin tedavisinde ilaç ile birlikte bilişsel davranışçı terapi kombinasyonu en iyi sonucu
vermektedir. OKBli bireyler olumsuz olayların veya durumların oluşma olasılığını, olayın
gerçekleşmesi halinde ortaya çıkabilecek zararı ve olayın engellenmesi için taşıdıkları sorumluluğun
düzeyini yüksek görmektedirler. Tehlike ve sorumluluk algısı çok fazla aktiftir ve düşünceleri gerçeklik
olarak
değerlendirebilmektedirler. Bilişsel davranışçı terapide bireylerin bu tehdit ve sorumluluk algılarının
ne düzeyde gerçekçi olduğu ve hangi düşünce hataları ile bu algının desteklendiği ele alınarak
işlevsel olmayan düşüncelerin daha gerçekçi düşünceler ile yer değiştirmesi hedeflenir. OKBli
bireyler zihinlerine obsesyonlar yani takıntılı düşünceler geldiğinde artan sıkıntı ile baş edebilmek
için düşüncelerini durdurmamaya, düşünmemeye çalışmaktadırlar. Fakat düşünceleri zihnimizden
uzaklaştırılmak için bir çaba içine girdiğimizde bu düşünce daha fazla gelmektedir. Örneğin 60 saniye
boyunca beyaz bir ayıyı düşünmemeye çalışın. Muhtemelen aklınıza ilk gelecek olan şey
düşünmekten kaçınılan beyaz bir ayı olacaktır. Bunun yanı sıra, kaygıyı gidermek adına
gerçekleştirilen el yıkama, dua etme gibi tekrarlayıcı eylemler bireylerde aslında kısa süreli de olsa bir
rahatlamaya sebep olarak kaygıyı azaltmaktadır ancak bu rahatlama geçici olduğundan dolayı sıkıntı
veren düşünceler akla tekrardan geldiğinde bireyler iyi hissetmek adına kompulsiyonlara
başvurmaya ihtiyaç duyduklarından kısır bir döngü oluşmaktadır. Terapide; kaygı oluşturduğu için
kaçma ve kaçınma davranışlarına neden olan obsesyonlar aşamalı bir şekilde danışan ile karşı
karşıya getirilerek yani maruz bırakılarak kompulsiyon olmadan kaygının nasıl daha işlevsel bir
şekilde yönetilebileceği ele alınır. Belirtilerin şiddeti ve yoğunluğu her kişide farklılık
gösterebileceğinden dolayı ilaç kullanımı ve terapi süresi kişiden kişiye değişebilmektedir.
OKBli kişiler düşünce ve davranışlarının ailesi ve arkadaşları tarafından nasıl karşılanacağına dair de
endişe yaşayabilmektedirler. Etiketleneceği, küçük düşürüleceği, dalga geçileceği düşüncesinden
dolayı duygularını ifade etme konusunda sıkıntı yaşayabilmektedirler. Bundan dolayı tekrarlayıcı
davranışların karşı konulamayan düşüncelerle ilişkili olduğunun, OKBli bireylerin yakınları tarafından
da bilinmesi ve tedaviye uyum konusunda destekleyici yaklaşımları önem taşımaktadır.

Uzman Bilgisi

  • Üniversite :
  • Uzmanlık :

Yazıları

Videoları

Podcastler

Güncel Psikoloji Yayınlarımız

Yardıma ihtiyacınız var mı? Size ulaşalım.

    Sizi Arayalım