Kayıp ve Yas Süreci

Kayıp ve Yas Süreci


Yaşanan kayıplar yas sürecini de beraberinde getirmektedir. Yas, ölüm sebebiyle kayıp yaşayan bireylerde, kayba verilen psikolojik yanıt veya uyum tepkileri olarak tanımlanabilir. Yas tutan birey kaybettiği kişi ile olan ilişkiye atfettiği anlamın kaybı ile beraber geçmişte olduğu ve kayıptan sonra olmadığı kişinin de yasını yaşamaktadır. Örneğin, ebeveyn kaybı anne/baba kaybını ve anne/baba ile olan ilişkinin kaybı ile beraber “bir anne/babanın çocuğu olma” kimliğine yönelik bir kaybı ve yası da içinde barındırmaktadır. Bundan dolayı da yas süreci ölen kişinin gidişine karşı verilen tepkilerle birlikte geride kalanın yeniden bir anlam inşa etmesi sürecini de kapsamaktadır. Kayıplar bireyleri farklı şekillerde etkileyebildiğinden dolayı yas süreci de kişiye özel, bireysel bir süreçtir. Bununla birlikte, birtakım ortak duygusal, bedensel, bilişsel ve davranışsal tepkiler görülmektedir.

Kayıp sürecinin akabinde birtakım evrelerden geçilmektedir. Bu evreleden sadece ölüm nedeniyle kaybın ardından yas tutan kişiler değil, bir hastalığa sahip olduğunu öğrenen bireylerveya bu bireylerin yakınları da geçmektedir. Bunlardan ilki inkar ve şok evresidir. Bu evrede, kayıp yok sayılır, başa gelmiş kabul edilmez, bir yanlışlık olduğu düşünülür. İnkar aslında alınan haberi, kaybı yok sayarak kişinin zihnini bi nevi travmatik durumdan koruma yoludur. Kişi ölümü inkar etmeye daha fazla devam edemeyeceğini fark ettiğinde inkar yerini öfkeye bırakır.İkinci evre olan öfke evresinde isyan sıklıkla görülür “Neden ben, neden bu durum benim başıma geldi” gibi sorgulamalar baş gösterir. Bu öfke bireyin kendisine yönelttiği bir öfke olabileceği gibi doktora, Allah’a, “neden beni bırakıp gittin” şeklinde kaybettiği kişiye yönelik de olabilir. Üçüncü evre ise pazarlık evresidir.

Artık bu evrede başa gelen durumun gerçekliği kabul edilir ama bu durum geri döndürülmeye çalışılır. Yine doktorla, Allah’la ya da bireyin kendisiyle “yeter ki iyi olayım bundan sonra şöyle yapacağım ya da hasta olan bir yakına karşı “yeter ki iyi olsun bundan sonra böyle davranmayacağım, şunu yapmayacağım” gibi pazarlıklar yapılarak uzlaşma yolu aranır. Bir diğer evre ise depresyon evresidir. Bu evrede ölmekte olan kişi veya ölenin ardından yas tutan kişi ölümün kesinliğini kabul etmeye başlar. Bu kabul ile birlikte yorgunluk, çökkünlük, içe çekilme gibi tepkiler görülür. Son evre kabullenme evresidir, artık kayıp farklı şekillerde anlamlandırılır, yaşantıya adapte edilmeye çalışılır. Kabullenme aslında ölen kişi ile ilişkiyi sonlandırmak değil, bireyin ölen kişi ile olan anılarına duygusal dünyasında yer açarak geride kalan yaşamını sürdürebilmesidir. Bu evreler herkes için aynı ve aşamalı olmayabilmektedir. Yas sürecini etkileyen birçok faktör bulunmaktadır.

Yası tutulan kişinin kim olduğu, ölen kişiyle ilişkinin doğası, ölümün nasıl gerçekleştiği, geçmiş kayıpların varlığı, yas tutan kişinin zorluklarla baş etme biçimleri, inanç ve değerleri gibi özellikleri, kayıp yaşayan bireyin sosyal destek ağının ne düzeyde olduğu, yas sürecindeyken yaşanabilecek ekonomik sorunlar, önemli yaşam olayları, çoklu kayıplar, ani değişiklikler gibi diğer çevresel olayların varlığı gibi etmenler yas sürecini ve kayba yönelik uyumu farklı şekillerde etkileyebilir. Bu faktörlerin çeşitliliğinden dolayı yas süreci de biriciktir, kişiye özeldir. Normal yas süreci genellikle 6 ile 24 ay kadar sürmektedir.

Kaybın ardından en az 6 ay geçmesine rağmen kişinin sosyal ve mesleki yaşam alanlarındaki işlevselliğin giderek bozulması patolojik yas olarak değerlendirilebilir. Patolojik yasta uyuma yönelik ilerlemenin yerine kayıp sonrası oluşan acı giderek yoğunlaşır. Bir yakının ani ve şiddet içeren bir biçimde kaybı sonucunda ise travmatik yas tepkileri gelişebilmektedir. Her kayıp sonrası gelişen yas tepkileri normal ve doğal tepkilerdir. Ancak travmatik yas sürecinde kaybın beklenmedik ve şiddet içerikli olması yasın doğal sürecini etkileyebildiğinden dolayı kayıp yaşayan bireylerde işlevsellik ciddi düzeyde bozulabilmektedir.

Normal yas sürecindeki bireylerin uzmandan yardım almaları genellikle gerekli değildir. Birey 6 ay sonrasında da yas tepkilerini aynı şiddette yaşıyorsa, gündelik yaşama uyum sağlamakta güçlük çekiyorsa profesyonel destek sürecine gidilebilir. Yas sürecinde olan kişiye “güçlü olmalısın, ağlama, çok hırpaladın artık kendini” gibi yaklaşmak yerine duygularını yaşamasına alan açmak gerekmektedir. Yas süreci zorlu ve duyguların yoğun olduğu bir dönem olmasına rağmen aynı zamanda aslında bir uyum ve psikolojik büyüme süreci niteliğini de taşıdığından dolayı burada tüm duyguların yaşanmasına izin verilmeli, konuşarak duyguları ifade etmekte zorlanıldığında yazarak yada çizerek bu duygular dışa vurulmalı, aile bireyleri-arkadaşlar gibi sosyal destek kaynaklarıyla bir arada bulunulmalıdır.

Kaybın ardından kültürel merasimlere katılım, mezar ziyaretleri acıyı yaşamak ve bireyin kendini ifade ederek kaybı kabullenmesini kolaylaştırmaktadır. Gündelik yaşam aktivitelerinden zor gelse de uzaklaşmamaya çalışmak, uyku-yemek gibi fiziksel gereksinimleri göz ardı etmemek, acıyla baş etmek için alkol veya madde kullanımına yönelmemek ve yas tepkilerinin bu süreçte doğal gelişen, yaşanması gereken bir süreç olduğunu hatırlamak önem taşımaktadır.

Uzman Bilgisi

  • Üniversite :
  • Uzmanlık :

Yazıları

Videoları

Podcastler

Güncel Psikoloji Yayınlarımız

Yardıma ihtiyacınız var mı? Size ulaşalım.