Irkçılık Olgusunun Günümüze Yansımaları : Yeni Irkçılık
Irkçılık, on sekizinci yüzyılın sonlarında özellikle siyasal alanda ortaya çıkan ve kapitalist ideolojinin yanı sıra modernizmle derin bağları olan siyasal bir ideolojidir. Sözlük anlamına baktığımızda ise ırkçılık, insanların toplumsal özelliklerini biyolojik, ırksal özelliklerine indirgeyerek bir ırkın başka ırklara üstün olduğunu öne süren öğreti olarak tanımlanmıştır Irkçılığı oluşturan temel süreç “öteki” kavramının yaratılmasıdır. Ötekileştirilen topluluk, değişmeyen olumsuz niteliklere sahip olarak görülür ve bu olumsuzluklar önyargılarla beslenerek ırkçılık düşüncesinin pekiştirilmesine hizmet eder. Siyasi ve sosyo-ekonomik faktörler de ırkçılığı oluşturan diğer sebepler arasındadır.
Irk ise, biyolojik kalıtımın sonucu olarak, belli ya da ayırıcı fiziki özellikleri kazanmış bulunan bir insan kümesi olarak tanımlanmaktadır. On sekizinci ve ondokuzuncu yüzyıllarda “ırk” üzerine yapılan çalışmaların yoğunluk kazanmasıyla birlikte; ırkçılık düşüncesi ortaya çıkmaya başlamış, yirminci yüzyılla birlikte ise genetik bilimine ilginin artmasıyla “ırk” kavramı bilimsel bir niteliğe sahip olma özelliğini kaybetmeye başlamıştır. İkinci Dünya Savaşı döneminde yaşanan olaylar, o dönem Almanya’da yaygınlaşan ari ırk düşüncesi, başta Yahudiler olmak üzere ari olmayan tüm ırkları baskı altında tutmak ve sindirmek amacıyla başlatılan ve zaman içinde yaygınlaştırılan ırk ayrımının ırkların kovulması ve hatta yok edilmesi politikasına dönüşmesi ile “ırk” düşüncesinin varabileceği boyutlar konusunda insanlara önemli bir deneyim olmuştur. Dolayısıyla hem “ırk” kavramının bilimsel olarak geçerliliğini yitirmesi hem de İkinci Dünya Savaşı deneyimi, ırkçılığın bu süreçlerden sonra yok olabileceğini düşündürtmüştür. Diğer yandan da modern dünya görüşü, kendini geliştirme becerisi ve eğitim ile insanların düşüncelerinin ve bakış açılarının gelişileceği varsayılmış; insanlar doğuştan farklı olsa bile, uygarlık ve eğitim ile bu farkların kapanacağına inanılmaya başlanmıştı.
Ancak günümüzde halen yaşanan, politikacıların ve siyasi partilerin farklılıkları koruma söylemleri ve göçmen grupların toplumla karışmasının engellenmesi yönündeki eylemler ırkçılığın hala canlı olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte ırkçılığın geçmişten bugüne varlığını sürdürüyor olmasındaki temel sebeplere baktığımızda ise; bu kavramın üretilip yaygınlaştırılması, ırk üzerine yapılan çalışmalar, beyaz ırkın dışında kalanların düşük seviyede görülerek bu düşünce doğrultusunda kurulan sömürü düzeninin normalleşmesi ve bazı toplumlarda göçmenlerin bir tehdit olarak görülmesidir. Yeni ırkçılık kavramı, sömürgecilik çağının bitmesinden sonra, sömürge ve sömürgeci ülkeler arasındaki nüfus hareketlerinin terse dönmesiyle oluşan yeni sosyal ve siyasal hayatın bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Bu “yeni ırkçılık” için önemli olan biyolojik faktörler değil, kültür ve yaşam tarzı gibi farklılıklardır. Başka bir deyişle “yeni ırkçılık”, ırk faktörü yerine kültür faktörünü koyan bir yaklaşımdır. Bu yaklaşıma göre kültürel farklılıklar korunmalı, farklı kültürler ayrı tutulmalıdır. Üçüncü Dünya ülkelerinden belirli sebeplerle göç etmiş bireylerin, göç ettikleri ülkenin yerli halkını olumsuz yönde etkilediği, kimliklerini bozduğu şeklinde daha çok kültürel ayrımcılığın olduğu bu yaklaşım yabancı düşmanlığını yaratmaktadır.
Bu “yeni ırkçılığın” ideolojik arka planını, ana temasında göç ve göçmenlik bulunduran “ırksız ırkçılık” oluşturmaktadır. Ancak bu ideolojinin hedefi olan göçmenler öte yandan kapitalizmin sürekliliğini sağlayan toplumun en alt tabakasındaki iş gücü olarak kullanılmaktadır. Balibar’ın (2003) sözleriyle ifade etmek gerekirse “Yeni ırkçı öğretilerde hiyerarşi temasının ancak görünüşte ortadan kalktığını anlamak zor değildir”.
Tarihe baktığımızda Yahudi soykırımı daha sonra Amerika’da siyahlara karşı yapılan ayrımcılık ve akabinde gerçekleşen sömügeci fetihler ve savaşlarla ırkçılık politika ve ekonomiye bağlı olarak kendini gerçekleştirmenin sürekli olarak bir yolunu bulmuştur. İşte bu nedenle ırkçılığın antisemitizmle özdeşleştirilmesi bir mazeret görevi görmektedir çünkü göçmenleri hedef alan yabancı düşmanlığının ırkçı niteliğinin inkar edilmesine izin vermektedir.
Günümüzde bu ırkçılığı gerçekleştirenler bir yandan tüm insanların eşitliğine duydukları inancı ifade etmekle birlikte, başka etnik kökenli ve başka dine mensup bireylere kendilerinden ayrı ve aşağı varlıklar gibi davranmaktadırlar (Bernasconi, 2007). Bu tür bir ırkçılık, kendisi gibi olmayan karşı tarafın kendilerine ait veya başka coğrafi ve sosyal sınırların içinde yaşaması gerektiğini savunan bir davranış biçimini ifade etmekte, farklı kültürlere saygılı olduğu söyleminin altında, görünmeyen bir kültürler arası eşitsizlik inancı yatmaktadır.
Kültürler arası kaynaşma ve karışmaya gösterilen tepkiler, farklılığa ve ayrışmaya yapılan vurgu, her evrenselci girişimin tehdit edici olarak görülmesine sebep olmaktadır. Yeni ırkçılık söyleminde, evrensel olana karşı yürütülen bir karşı duruş vardır ve bu duruş farklılıkların korunması gerektiğine dair aşırı tutucu bir düşüncenin temelini oluşturmaktadır (Taguieff, 2001). Bu en görünmez olan temelidir ve bu fikir ırkçılıkla hiç bağdaşmayacakmış gibi görünse de buradaki amacın farklı kültürleri birbirinden ayrı tutmak, hatta egemen kültüre aşırı vurgu yapmak olduğu hemen anlaşılabilmektedir
Yeni ırkçılık görüşünde, kültürlerin birbirinden farklı olmasından yola çıkarak, her bireyin ait olduğu kültürde yaşamak isteyeceği ve farklı kültürden olanlara karşı tepkili ve çekingen olacağı sonucuna varılmaktadır. Bu da ırkçılığın yenilenmiş halidir.. yeni ırkçılık kültürel üstünlüğü öne çıkarmaz ama üçüncü dünyadan gelenlerin yerli kimliği bozduğu savından hareket eder. Biyolojik üstünlüğü değil de kültürel ayrımcılığı hedefler. Artık söz konusu olan, ırkların doğallaştırılan özellikleri değil, farklı olana karşı duyulan tedirginlik, önyargı ve düşmanlık gibi olumsuz hislerdir. Farklı olandan çekinmenin doğal olarak kabul edilmesinin yanında, saldırganlık da doğal olarak kabul edilir kılınmaktadır. Bu tür duyguların da haliyle farklı grupların bir arada yaşamasına engel olacağı düşünülmektedir.
Günümüzdeki ırkçılık görünümlerine bakıldığında ırkçı ideolojinin toplumsal ve teorik değişmelere göre nasıl şekillendiği görülebilmektedir. Ayrıca klasik ırkçılığın ırksal karışmanın bozulmayı getireceği yönündeki inanışı, kültürel karışmanın problem getireceği yönündeki bir inanışa evrilmiştir. Tüm bu değişen söylemlere karşın, yakından bakıldığında ırkçılığın özünün aynı olduğu görülmektedir. Değişen söylemlere karşın eşitliğe karşı olma, yeni ayrımlar yaratma, var olan farklılıkları koruma ve grupları bulundukları yerde tutma amacı aynen korunmaktadır.
Sonuç olarak, “Irkçılığın bir çözümü ya da bir sonu var mıdır?”. Avrupa Birliği’nin, uluslararası organizasyonların, sivil toplum kuruluşlarının ve devletlerin bu konuya duyarlı olması gerekmektedir. Yaptırımlarla, yasalarla, kamuoyunun eğitilmesiyle ve yeni kuşakların bu önyargılardan kurtulmuş olarak yetiştirilmesiyle bu düşünce azaltılabilir. Balibar (2003) ‘ın da ifade ettiği gibi ırkçılığın kurbanı olan nesne başkaldırırken ırkçılık yapan özne de çözülmelidir. Kısaca, ırkçı düşünüşün yok olması ırkçılığın iki tarafının da kendini sorgulamasında yatmaktadır.
Uzman Bilgisi
Yazıları
Kırmızı Elma
Adem’le Havva’nın kırmızı elmayı dalından koparıp yemesinden beri, yüzyıllardır insanoğlu kendine konulan yasak duygularla boğuşuyor. Freud’a göre yetişkinlik döneminde bilinçdışı, bilinçli zihni tehdit eden ve bastırılması gereken duyguların saklandığı bir kutu gibidir.
Çocuklardaki Yeme Problemleri
Bebek ve küçük çocuklar yemek ihtiyaçlarının karşılanması açısından bakım verenlere bağımlıdır. Ebeveynlerin çocukların beslenme davranışlarının şekillenmesinde önemli rolü vardır.
Çocuklarda Ayrılık Kaygısı
Çocuklarda ayrılık kaygısı, bir çocuğun bakım veren kişilerden ayrılırken yaşadığı yoğun stres durumu olarak tanımlanabilmektedir. Ayrılık kaygısı gelişimsel süreçte 8 aylıkken başlamakta, 3 yaşa kadar gelişimsel sürecin bir parçası olarak kabul edilmektedir. Ayrılık kaygısı yaşayan çocuklarda, ebeveyninden ya da bakım vereninden ayrılırken ağlama krizleri, öfke nöbetleri vb. davranışlar görülebilmektedir.
Aşk Ne Kadar Mümkün?
Platon’un aşkla ilgili diyaloglardan oluşan “Şölen” kitabında geçen bir tartışmada, Aristophanes şu hikayeyi anlatır; İnsanlar her zaman bugünkü gibi dişi ve erkek olarak ikiye ayrılmıyordu. İnsan soyu ilk başta üç çeşitti. Üçüncü çeşit olan Androgynos hem kadını hem erkeği içine alan bir çeşitti. Bu insanlar yuvarlak bir topa benzerdi. İstedikleri zaman bizim gibi adım atabilir …
Depresyonun Gelişimi ve Pozitif Bakış Açısı Geliştirme Yolları
Erken yaşantılar kişide kendisi ve dünya ile ilgili bazı temel işlevsel olmayan inançların veya şemaların gelişmesine yol açar. Bu şemalar daha sonra algıları organize etmede ve davranışları yöneltmede kullanılır. Kişinin dünyasını öngörebilmesi ve yaşantılarını anlamlandırabilmesi, normal işlev göstermesi için gereklidir. Ancak bazı şemalar son derece katı, uçta, değişmeye dirençli ve bu nedenle de işlevsel değildirler.
Bipolar Bozukluk Nedir?
Hayat bazen bir dağ yokuşunda yükselip alçalan bir yolculuğa dönüşebilir. Kimi günler enerjimiz zirvede, her şeyin üstesinden gelebileceğimizi düşünürken, kimi günler ise kendimizi derin bir boşlukta kaybolmuş hissederiz. Bu tür duygusal dalgalanmalar, sıradan bir yaşam deneyimi olabilir; ancak bazı kişiler için bu dalgalanmalar çok daha yoğundur ve kişinin yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebilir.
Psikoloji Nedir?
Psikoloji kelimesi diğer adıyla ruh bilimi, Yunancada ‘psykhe’ ile ‘logos’ kelimelerinin bir araya getirilmesiyle türetilmiştir. Psykhe Yunancada ‘ruh’ anlamına gelirken; Logos ise ‘bilgi’ anlamına gelmektedir.
Psikoz Nedir?
Psikoz kelimesi Yunanca psyche(ruh, zihin) ve osis(anormal veya hastalıklı) kelimelerinin birleşmesiyle türetilmiş bir kelimedir. Gerçeği değerlendirme yeteneğinin bozulmalarında ortaya çıkan rahatsızlıklara verilen genel bir isimdir. Psikoz kişinin düşünceleri veya algılarıyla gerçekliğin birbirine karışması olarak da ifade edebileceğimiz ciddi bir rahatsızlıktır.
Ekran Bağımlılığı
Her geçen gün daha fazla ebeveyn, çocuklarının tablet, telefon veya bilgisayar kullanımından dolayı endişelerini dile getiriyor. Başka sebeplerle kliniğe gelseler dahi hemen her çocuk ve genç için ikincil problem fazla ekran kullanımı oluyor. Yetişkinler için de bu durum çok farklı değil. Herhangi bir yerde etrafınıza baktığınızda, artık çoğu kişinin telefonu veya başka bir akıllı cihazla …
Maskeli Depresyon Nedir?
Maskeli depresyon, diğer adıyla gizli veya gülümseyen depresyon olarak da karşımıza çıkmaktadır. Maskeli depresyon, depresyonun alt türlerinden biridir. Depresyon, kişide karamsar düşünceler, çökkünlük, üzüntü hali, geleceğe dair umutsuzluk, mutsuzluk, hayattan keyif alamama hissi ve bunlarla beraber uyku bozukluğu ile iştahsızlığın yaşandığı bir hastalıktır.
Oyun Bağımlılığı Nedir?
Son zamanlarda teknolojinin gelişmesi ve internetin yaygınlaşmasıyla birlikte bireylerde teknolojiye ilişkin bağımlılık gelişebilmektedir. DSM V’te “İnternet Oyun Oynama Bozukluğu” adı altında oyun bağımlılığı yeni bir psikolojik durum olarak değerlendirilmektedir.
Dil ve Konuşma Terapisi Nedir?
Dil ve konuşma terapisi, iletişim bozukluklarının önlenmesi, değerlendirilmesi, teşhisi ve müdahalesinde kullanılan bir terapi yöntemidir. Bireylerin iletişim ve dil becerilerini geliştirmelerine yardımcı olur. Dil ve konuşma terapisi hem erişkinlere hem de çocuklara uygulanabilir.
Narsisizme Farklı Bir Bakış
Narkissos yüzyıllar sonra kendisinden bu kadar bahsedildiğini bilse çok mutlu olurdu. Bilmeyenler için özetleyecek olursam Yunan mitolojisindeki Narkissos çok yakışıklı ve kendini beğenmiş bir karakter. Herkesi kendine aşık eder, fakat o kimseyi sevemez. Echo ise çok konuşkan bir peri ama Zeus’un eşi Hera tarafından lanetlendiği için sadece karşısındakinin son kelimesini tekrarlar. Echo, bir gün ormanda …
Trikotillomani Nedir?
Trikotillomani halk dilinde saç koparma hastalığı olarak bilinmektedir ve tanı kitaplarında obsesif kompulsif bozuklukları adı altında sınıflandırılmaktadır. Bireyin stres ve kaygı altındayken dürtüsel bir biçimde kendi saç, kirpik, kaş gibi tüylerin yolunması sonucu ortaya çıkan psikolojik bozukluk olarak tanımlanmaktadır (APA, 2013).
Şizotipal Kişilik Bozukluğu
Şizotipal kişilik bozukluğu tipik, karakteristik bir bozukluk mudur yoksa arada kalmış bir ifade midir?
Evlilikte Sağlıklı Tartışma
Evlilikte Sorun Çözme Yolları – Sağlıklı Tartışma Nasıl Olmalıdır? Evlilik iki farklı bireyin kişilik özelliklerinin, kültürünün, görüş açılarının farklılığının, değer ve inançlarının ve sosyal yaşantılarının bir araya gelerek oluşturdukları yapıdır. Kişiler bu yapı üzerinden kendilerini yeniden tanımaya başlarlar.
Duygusal İhmal’in Duygusu: Boşluk
Çocukluk döneminde bireylerin maruz kaldığı travmalar, kişilerin yaşamında derin izler bırakabilmektedir. Yaşanan ihmal ve istismarlar bireylerin ergenlik ve yetişkinlik yaşantılarında psikolojik sorunları da beraberinde getirebilmektedir.
Empati: Başkalarını Anlama Ve Empatik Bağlantı Kurma Sanatı
Empati kavramından Türk Dil Kurumu’nun web sitesinde duygudaşlık olarak kısaca bahsedilmektedir, psikolojiyle ilgili kaynaklarda ise eşduyum olarak bahsedildiğini de görebiliriz.
Kumar Bağımlılığı Ve Tedavisi
Kumar oynama bozukluğu kişinin bireysel, ailevi veya mesleki işlevselliğini bozacak şekilde kumar oynama davranışının kontrol edilememesi ile karakterize giden, kalıcı ve tekrar eden istenmeyen kumar davranışları olarak tanımlanmaktadır.
Depresyon Nedir ve Depresyon Yaşayan Kişiyi Anlamak
Depresyon; bireylerin kendini mutsuz, karamsar, değersiz, suçlu ve umutsuz hissettiği psikiyatrik bir bozukluktur. Beraberinde uyku ve iştah sorunları, yorgunluk, cinsel isteksizlik görülebilmektedir. Depresyon yaşayan kişiler hayattan eskisi kadar zevk alamamakta, önceden keyif aldığı aktivitelerde bile isteksiz hissetmektedirler.
Travma: Acı Anıları Silmek Mümkün Mü?
Bizler doğduğumuz andan itibaren dünyayı anlama ve anlamlandırmaya çalışırız. Çok sıklıkla çocuklarımızdan özellikle belli yaş gruplarında iken ‘Bu nedir? Ne işe yarar? Bu niye var ki?’ gibi soruları duyarız. Bunların hepsi bilime ihtiyacımızdan kaynaklanır. Herhangi bir şeyi öğrendiğimizde bu deneyimler beynimizde nöron adı verilen beyin hücrelerinin oluşturduğu ağlarda depolanır.
Depresyonun Gençler Üzerindeki Etkileri ve Ergenlik Döneminde Destek
Ergenlik; gençlerde ani ve hızlı değişimlerin olduğu, hormonal değişikliklerle birlikte bu kişilerin kendi kimliklerini aradıkları bir dönemdir. Buna bağlı olarak ergenlik döneminde gençlerin hayata ilişkin sorgulamalarının da arttığı gözlemlenmektedir. Ergenlik döneminde ergenler sıklıkla mutsuzluk, yalnızlık ve çaresizlik hissedebilirler.
Dünden Bugüne: Cinsel Mitler
Canlılar olarak hayatımızı devam ettirebilmek için çeşitli kaynaklara ihtiyaç duyarız. Biz insanların ihtiyaçlarını belirleyebilmek adına çeşitli araştırmalar yapılmış ve 1943 yılında literatüre Abraham H. Maslow tarafından “İhtiyaçlar Hiyerarşisi” kazandırılmıştır.
Öfke Kontrolü: Sağlıklı İçsel Dengeye Ulaşma Yolu
Öfke, hepimizin zaman zaman deneyimlediği güçlü bir duygudur. Hayal kırıklığı veya algılanan adaletsizlik gibi çeşitli tetikleyicilere verilen anlaşılır bir tepkidir. Öfkenin kendisi, doğası gereği olumsuz olmasa da onu yönetme ve ifade etme biçimimiz ilişkilerimizi, zihinsel sağlığımızı ve genel yaşam kalitemizi önemli ölçüde etkileyebilir.
Depresyon ve İş Performansı: İş Hayatında Depresyonla Nasıl Başa Çıkılır?
Depresyon, melankoli kavramı altında ruhsal bozukluklar içerisinde en eski tanımlanan kavramlardan birisi olarak gelmiştir. MÖ 400 yıllarında depresyonun kara safra miktarının yükselmesiyle ilişkili olarak ortaya çıktığı yolundaki, depresyonun biyolojik olarak açıklanmasını Hipokrat ortaya koymuştur (Türkçapar, 2009).
Obsesif Kompulsif Bozukluğu Anlamak ve Yönetmek
Takıntılar ve Zorlayıcı Düşünceler: Obsesif Kompulsif Bozukluğu Anlamak ve Yönetmek Dönemsel olarak bazı düşünce ve davranışlarımızdan dolayı takıntılı yani obsesif olduğumuzu düşündüğümüz anlar olmuştur.
Psikolojik Dayanıklılık: Zorluklarla Başa Çıkmanın Gücü
Psikolojik dayanıklılık dediğimizde genellikle ilk olarak akıllara, olumsuz olaylar geliyor ama yaşam boyunca kaygı, stres ve endişe hissetmemize sebep olan pek çok deneyim yaşansa da bunlar her zaman negatif yani, istemeyeceğimiz türden olay ya da durumlar olmuyor. Bazen de gerçekleşmesini dört gözle beklediğimiz halde, gerçekleştiği zamanda bizi çok zorlayabilen durumlar yaşanıyor.
Kendine İyi Bakmanın Önemi: Kendini Önceliklendirme ve Öz-Bakım Pratikleri
Kendine iyi bakmak, bedensel, zihinsel ve duygusal sağlığımızı korumak için hayati öneme sahip bir davranıştır. Günlük hayatın telaşı içinde kendimizden önce başkalarının ihtiyaçlarına önem verdiğimizde, kendi ihtiyaçlarımızı ihmal etme eğilimimiz artabilir ve bu durum hayatımızı olumsuz yönde etkiler. Ancak kendi bedenimize, sağlığımıza ve mutluluğumuza önem vermek, uzun vadede kendimizi daha iyi hissetmemizi sağlar.
Meditasyon ve Zihinsel Huzur: Zihni Sakinleştirme ve Odaklanma Yöntemleri
Meditasyon sözlük anlamında ‘’derin düşünme’’ kavramına denk gelen bir terimdir. Sözlüklerde meditasyon kelimesi ‘’bireyin iç huzuru, sakinlik’’ olarak tanımlanır. Meditasyon, farklı kültürlerde ve dinlerde manevi arınma tekniğidir. Konsantrasyon ve uyanıklık çalışmaları sayesinde birey, zihnini ve ruhunu dinlendirir. Meditasyonun ana amaçlarından bir tanesi de kişinin farkındalık seviyesini arttırmasıdır.
Kış Depresyonu
Kış depresyonu, mevsimsel duygulanım bozukluğu ya da mevsimsel depresyon olarak da bilinen; kişinin yaptığı aktivitelere ilgi ve isteğinin azaldığı, düşünce, duygu ve davranışlarının olumsuz yönde etkilendiği, özellikle sonbahar ve kış aylarında mevsimlerin değişmesiyle birlikte tetiklenen psikolojik bir hastalıktır.
Duygudurum Bozukluğu Nedir? Nasıl Anlaşılır?
Ruh hallerimiz duygularımızla ne kadar örtüşüyor değil mi? Bizi her gün etkiliyorlar. Bazen üzgün, kederliyiz, bazen ise mutluyuz. Hatta aynı gün içinde ani değişimle üzgün ve mutlu bile olabiliriz. Çünkü her insan hayatında duyguların inişli çıkışlı zamanları olur en çokta dış etmenlerden dolayı. Bu durumda herkesin günlük rutininde, ani duygu iniş ve çıkışlarının yaşanması belli bir …
Anoreksiya Nervoza (AN) Nedir? Belirtileri, Tedavisi Nelerdir?
Anoreksiya Nervoza, yaş ve boy uzunluğu için olağan sayılan bir vücut ağırlığına sahip olmayı kabul etmeme, kilo almaktan aşırı korkma, beden imgesinde bozukluk ve mensturasyonların kesilmesi belirtilerinin gözlendiği bir yeme bozukluğudur. Anoreksiya nervozanın temelinde yoğun bir kilo alma korkusu yatar ve buna düşük kilo ağırlığının korunmasının bile reddedilmesi eşlik eder.
Bireylerin Mükemmeliyetçi Yapıları ve Ebeveynlik
Mükemmeliyetçilik kavramı kısaca bireylerin her alanda “en iyi” olma çabası olarak tanımlanabilir. Bireylerin kendilerine koydukları -meli, -malı ile biten cümleler aslında kendi mükemmeliyetçi yapılarının bir getirisi olabilir. Bu çaba kusursuz olmak ve tam, 4/4’lük olmak ile ilgilidir.
Stockholm Sendromu: Celladına Aşık Olmak
İlişkilerde aradığımız şeylerin en başında sevgi, sadakat ve saygı iken bazı durumlarda insanlar kendilerine saygı duymayan, kötü davranışlarda bulunan hatta bazen eziyet eden, fiziksel ya da psikolojik şiddet uygulayan kişilere karşı da olumlu duygu geliştirebiliyorlar.
Othello Sendromu
İngiliz şair ve oyun yazarı olan William Shakespare’ın 1603’te yazdığı “Othello” isimli oyununda eşi tarafından aldatıldığını düşünen ve kıskançlık yaşayan Othello’nun hikayesi anlatılmaktadır (Shakespeare, 2008). “Othello Sendromu” ismi de 1955 yılında yayımlanan bir makale ile duyulmaya başlanmıştır (Todd ve Dewhurst, 1955).
İlişkilerin Sonucunda Klasikleşmiş Son
İlişkilerin sonucunda klasikleşmiş son : “Neden hep aynı tip insanları buluyorum ki” . Kadere bakın. Sanki insanlar değişiyor ama yaşananlar, sonlar tüm senaryo aynı, bir türlü mutluluğu, gerçek aşkı bulamıyorsunuz. Sanki bir kısır döngü gibi. Tesadüfen mi bu insanlar sizi buluyor yoksa mütemadiyen sizmi farkında olmadan o tip insanlara yöneliyorsunuz?
Ders Çalış-Ma
Ders çalışma konusu çocuğun ve ailenin ortak olarak yaşadığı sorunlardan bir tanesidir. Bunun nedeni ailenin ve çocuğun beklentileri arasındaki farklardan kaynaklanmaktadır. Buradaki anlaşmazlıktaki makasın açıklığı, iki tarafın da adım atmaya yanaşmaması sonucunda çok daha fazla açılmaktadır.
Çok Seviyorum! Bir O Kadar Da Nefret Ediyorum! “Ambivalans”
“Zaten sevilmeye değer değilim, değer verdiğim hiç kimse bana istediğim/beklediğim kadar değer vermedi. Asla tam sevildiğimi ait olduğum yerde olduğumu hissedemedim. Ne zaman ilişkimde değer versem karşı taraf hep suistimal etti. Sevdim, pes etmeden sevdim.
Ebeveyn Tutumlarının Bugünkü Yetişkinliğimize Etkileri
Yetişkin psikoloğu olarak karşılaştığım vakalardan hareketle söyleyebilirim ki; Çocukluğumuzdaki ebeveyn tutumlarının yetişkinlikte nelere mal olabileceği çok sorulan, önemsizleştirilen, fark edilse önemli değişimlere yol açabilecek bir konu.
Mükemmeliyetçilik, “Ya, Hep Ya Hiç”
Kişilik Kişilik, bireyden bireye değişkenlik gösteren bir kavramdır. Bireyin doğuştan getirdikleri ve çevresel etkenlerle kazandığı özellikler kişiliği oluşturur. Kişilik oluşurken özellikle yaşamın ilk beşinci ve altıncı yıllarının önemli olduğu bilinmektedir.
Nomofobi nedir? Nomofobi Tedavisi Nasıldır?
Son yıllarda teknoloji sayesinde insanlar her türlü bilgiye kolayca ulaşabilmektedir. Bu duruma bağlı olarak bireylerin tüm işlerini telefon ve internet aracılığıyla çok hızlı ve kolay bir şekilde halledebildikleri görülmektedir.
Otizm Ve Asperger Sendromu
Otizm, erken çocukluk çağında belirtileri görülmeye başlayan bir nörogelişimsel bozukluktur. Son yıllarda yapılan çalışmalarda bu bozukluğun hem genetik hem de çevresel faktörlerin etkileşimi sonucu ortaya çıktığından söz edilmektedir. Otizmin en önemli belirtileri arasında iletişim becerilerinin yetersiz olması, insanlarla ilişki kurma ve etkileşime girme konusunda isteksizlik/yetersizlik ve tekrarlayan davranışlar bulunmaktadır.
Neden Hep Aynı Senaryo, Hep Aynı Son?
İlişkilerin sonucunda klasikleşmiş son: “Neden hep aynı tip insanları buluyorum ki” . Kadere bakın. Sanki insanlar değişiyor ama yaşananlar, sonlar tüm senaryo aynı, bir türlü mutluluğu, gerçek aşkı bulamıyorsunuz.
Travma Beden
“Derin duyguları yaşamayı ve bunlara tahammül edebilmeyi öğrenmek travmadan iyileşmek için esastır” (Beden Kayıt Tutar, Bessel A. Van Der Kolk).
Yetişkinlerin İçindeki Çocuklar: Çocuk Mod’ları
Hepimiz zaman zaman “çocuk gibi davrandım”, “kendimi kaybettim ve nasıl oldu anlamadım”, “şu an hatırladığımda çok saçma geldi, nasıl yapmışım?” gibi cümleler kurmuşuzdur. Bu cümlelerin ortak bir özelliği var; duygular oldukça yoğun ve mantık ise oldukça geri planda. Yani çocuk mod’larımız! (yan’larımız)
Çocukluk Çağı Mastürbasyonu
Mastürbasyon davranışı, çocukların gelişimi açısından son derece doğal ve sağlıklı bir süreçtir. Çocuklar, bedenlerini keşfetmeye başladıkları küçük yaşlardan itibaren zevk alacak şekilde kendi vücutlarına dokunmaya başlarlar. Bu davranış genellikle çocuklarda 3 ile 6 yaş arasında daha sık görülmektedir.
Çocuklarda Tuvalet Eğitimi
Tuvalet eğitimi, çocukların büyüme ve gelişim süreçlerinde son derece önemli bir basamaktır. Bu süreç, çocuklar kadar ebeveynler için de oldukça kritik ve zaman zaman kaygılı olabilmektedir. Genellikle çocukların 24 ayını doldurduklarında tuvalet eğitimine ilgi gösterdikleri düşünülmektedir ancak, bazı çocuklarda bu süre daha erken ya da daha geç olabilmektedir.
Psikoterapinin Yardımcı Unsuru: Psikolojik Testler
Bireyi yakından tanımak adına klinikte çokça başvurduğumuz yöntemlerden birisi olan psikolojik testler, sadece belirli bir alanda değil oldukça geniş bir yelpazede bireyin değerlendirilmesine olanak sağlayan ölçüm araçlarıdır. Günümüzde farklı şekillerde tanımlanmasına rağmen asıl olarak psikolojik testler, bireyin herhangi bir niteliğini ölçmek için bütünü temsil edecek şekilde seçilmiş standart uyarıcı takımlardır.
Çocukta Kaygı
TDK’ya göre kaygı; üzüntü, endişe duyulan düşünceler ile ortaya çıkan ve sebebi bilinmeyen gerginlik durumu olarak tanımlanmıştır. TDK tarafından geliştirilen Ruhbilim Terimleri Sözlüğü’nde ise kaygı; güçlü bir istek ya da dürtünün hedefine ulaşamayacak gibi görünmeye başladığı durumlarda beliren tedirgin edici duygu ve düşünceler olarak nitelendirilmiştir.
Boşanmanın Çocuklar Üzerindeki Etkisi
Boşanma süreci çocuklarda farklı psikolojik etkiler gösterebilir. Bu etkilerin şiddeti çocuğun yaşına, çocuğun bu konuyla ilgili bilgilendirilme biçimine, aile içi iletişime, ebeveynlerin tutumuna, anne ve babanın ruhsal durumuna, çocukla geçirilen kaliteli vakte ve evlilik süresince yaşanan çatışmalara göre değişmektedir. Boşanma süreci çocuklar için travmatik bir deneyim olabilmektedir.
Kötü Haber Verme
Kötü haber nedir? Haberi alanı nasıl etkiler? Haberi vereni nasıl etkiler? 1995 Dünya Tabipler Birliği Hasta Hakları Bildirgesi 7. Madde; bilgilendirme hakkından söz eder.
Öz Şefkat Nedir, Ne Değildir?
Öz şefkat bir tutumdur ve kişinin kendi duygularına ve düşüncelerine ilişkin tavrı üzerinde belirleyicidir. Üç temel bileşenden oluşmaktadır. Bunlar öz nezaket, ortak insanlık hali ve farkındalıktır.
Ruminasyonu Durdurun!
Ruminasyon : Olumsuz içerikli zihinsel uğraştır. Psikiyatride ruminasyon zihinsel geviş getirme olarak bilinir yani: Zihindeki olumsuz içerikli düşüncenin değişime uğramadan tekrarlayıcı ve katı biçimde dönüp durmasıdır. ‘’Bu olaylar hep beni bulur, neden bunu bana yaptı, ben bunu hak edecek neyaptım,’’ olayın nedeni üzerinde fazlaca kafa yormak, olayın oluşunun defalarca akla gelmesi, olayın oluşuyla ilgili kendini suçlayıcı düşünceler …
Yasak Elma ve Bilişsel Evrim
Semavi dinlerin hepsinde ortak bir olaydan bahsedilir; Adem ile Havva’ nın cennetten kovulması… Buna göre Tanrı, Adem ile Havva’ ya ‘her istediğinizi yapabilirsiniz fakat sadece şu ağaca yaklaşmanızı yasaklıyorum’ der.
En “Popüler” Şemalarımız
Bireylerin özellikle de çocukluk dönemlerinde karşılanmayan duygusal ihtiyaçları belli şemaların oluşmasında rol oynar.
Sınırda (Borderline) Kişilik Bozukluğu Nedir?
Sınırda kişilik bozukluğu; kişinin sosyal ilişkilerinde, kendi düşünce, duygu ve davranışlarında problemlere neden olabilecek psikiyatrik bir rahatsızlıktır. ‘Borderline’ kelimesi ‘sınırda’ anlamına gelmektedir. Bu rahatsızlık genel olarak ergenlik veya genç yetişkinlikte ortaya çıkmaktadır.
Toksik İlişki Nedir ? Belirtileri Nelerdir ?
Zehir Mi? Sevgili mi? Bizler neden bir ilişkiye başlarız. Mutlu olmak, gelişmek, belki de diğer yarımızı bulup sonsuz huzurda yaşamak için. Aslında temel amacımız kendimizi daha iyi hissetmek iken bazı ilişkiler bize tam tersi etki yapar; zarar verir ve kendimizi kötü hissetmemize neden olur.
Neden Travmadan Sonra Hayat, Öncesi Ve Sonrası Olarak İkiye Ayrılır?
Travmaya maruz kalmış kişiler o ana kadar çözüm üretme kapasitelerini zorlayan, daha önce hiç karşılaşmadıkları biçimde zorlandıkları, benliklerini sarsan bir durumla karşı karşıya kalmışlardır. Bu yüzden onlar için hayat, travma öncesi ve sonrası olarak ikiye ayrılır.
Travma İle İlişkili Bozukluklar
Travma en genel tanımıyla bireyin ruhsal durumu ve kişiliği üzerinde kalıcı etki bırakan olağan dışı bir yaşantıdan kaynaklanan rahatsızlık durumudur. Travmaları kısa süreli ve süreğen travmalar olarak 2 tipte incelemek mümkündür.
Neden Geçmiş İlişkilerimizi Tekrarlarız?
Her birimiz zaman zaman kendimize romantik ilişkilerimizle ilgili neden hep böyle kişiler beni buluyor, ilişkilerimde neden benzer sorunlar yaşıyorum, hep böyle mi devam edecek gibi sorular sormuşuzdur. Aslında bizi huzursuz etse de, zorlasa da ilişkilerimizde benzer örüntüler tekrarlıyoruz.
Ebeveyn Kaygılarının Çocuğun Okul Motivasyonuna Etkileri
Ebeveynler zaman zaman okul çağındaki çocukları için zaman zaman çeşitli sebeplerden dolayı kaygı duyabilmektedir. Bu durumda çocuklarda aşırı tepkiler de ortaya çıkabilmektedir. Bu tepkiler, genel anlamda motivasyon düşmesi ya da çocuğun kendi kendine baskı yapması ve mükemmeliyetçilik tavırlar sergilemesi olarak görülebilmektedir.
Romantik İlişkilerde Sabotaj Nedir?
Bir süredir yeni biriyle görüşüyorsunuz. İletişiminiz harika, çok iyi vakit geçiriyorsunuz, cinsel anlamda da çok uyumlusunuz. Gittikçe daha çok vakit geçirmeye başlıyorsunuz. Fakat bu sırada içinizde rahatsız edici bir ses sürekli size “Zaten yakında terslik olacak ve her şey bozulacak” diyor, ilişkideki negatif taraflara odaklanıyor ve partnerinizden uzaklaşmaya başlıyorsunuz.
Çocuklarda Akran İlişkilerinin Önemi
Erken çocukluk döneminde bebekler diğer tüm çocuklara karşı belirgin bir ilgi göstermeye başlarlar. Fakat diğer çocuklarla oyun kurmak için gerekli sosyal becerileri henüz tam olarak gelişmediğinden ilk oyun türleri yalnız başına oynadıkları oyun şekilleridir.
Özgüven Eksikliği Nedir, Nasıl Oluşur?
Özgüven Hareketleri Önce, Özgüven Hissi Sonra Gelir! Özgüven, kişinin hayatında iletişim kurma ve kendini ifade etme becerileri için önemli bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Kişinin kendisi hakkındaki değerlendirmelerini içerir. Özgüven, kişinin ilişki kurma biçimlerini etkileyerek tutum ve davranışları üzerinde etkiye yol açar.
Anne Olmak
Anne olmak, insan yaşamında bütün duyguları aynı anda yaşatabilen en özel süreçtir. Birçok kadın bu süreci planlayıp duygusal olarak anne olmaya hazırlanabiliyorken, birçok kadın için ise annelik sürpriz bir durumdur. Her iki durumda da merak ve endişelerle doludur. Annelik, kocaman bir sevgi ve endişe halidir.
Evlilikten mi Kendimizden mi Korkar Olduk?
Yapılan araştırmalara göre Türkiye’de son yılda evlenme oranı yüzde on gibi ciddi bir düşüşte. Yıllar önce insanların en büyük hayali evlenip yuva kurmak ve çocuk sahibi olmak iken nasıl oldu da bu kadar evlenmekten korkar olduk.
Boşanma: Psikolojik Bir Bakış
Ebeveynlerin çocukları için danışmanlık veya terapi hizmeti almak istedikleri konuların en yaygın olanlarından biri boşanma süreçleridir. Anne baba ilişkilerinde istenmeyen bir durum olan boşanmalar her aile yapısı için farklı etkilere yol açabilir.
Çocukluk Dönemi Oluşan Bağlanma Yetişkinlik Dönemini Nasıl Etkiler?
Bağlanma, “iki insan arasındaki yakın duygusal bağ” olarak tanımlanabilir. Bağlanma hayatın ilk anlarında başlar. Yaşamın ilk 3 yılında bakım veren ile kurulan bağ, kişinin ilerleyen yaşlarda da kuracağı duygusal ilişkiler için kritik öneme sahiptir. Duyarlı bakım ve fiziksel rahatlık sayesinde bebekte güven duygusu oluşur ve bu güven duygusu bağlanmanın temelini oluşturur.
Takıntı – Zorlantı Bozukluğu “OKB” Nedir?
(Obsesif Kompulsif Bozukluk) Takıntı-zorlantı bozukluğu, kişinin obsesyonlarının, kompulsiyonlarının ya da ikisinin birden olduğu ve kişinin işlevselliğini önemli ölçüde bozan bir ruhsal bozukluktur. Bu ruhsal bozuklukta, zorlayıcı, girici düşünceler ve zorlantılar, tekrarlayıcı davranışlar, düşünsel uğraşlar görülür.
Pandemi Sürecinde Çocuklarda Ekran Bağımlılığı Ve Online Eğitimin Dengesi
Ekran bağımlılığı Ekranların çocuklar üzerindeki etkisi özellikle de şu sıralar büyük önem taşımakta. Pandemi öncesinde koyulan kurallar evde kaldığımız sürenin uzamasıyla etkisini yitirdi. Uzaktan eğitim sürecinde mecburi hale gelen telefon, tablet, bilgisayar kullanımı devamında bağımlılıkları da oluşturdu.
Psikiyatride İlaç Kullanımları
Toplumumuzda genellikle tıbbi ilaçlara karşı olan aşırı bir eğilimin var olduğunu söyleyebiliriz. Çoğu zaman, bir doktor tarafından reçete edilmese bile, vücutta oluşan semptomlardan yola çıkılarak ilaç kullanılması yaygındır.
Psikoloğa Ne Zaman Gitmeliyim?
Psikoterapi Nedir? Psikoloji en geniş tanımıyla ‘insan davranışının ve zihinsel süreçlerin bilimi’ olarak bilinmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta ‘bilim’ sözcüğüdür. Psikologlar her ne kadar davranışlar ve zihinsel süreçlere odaklansalar da bu konuların altında yatan nedenlere ve sonuçlara bilimsel bir temele dayandırarak açıklama getirmektedirler.
Online Terapi Nedir? Online Terapi Öncesi Bilinmesi Gerekenler
1980’lerden itibaren teknoloji ve internet kullanımının tüm dünyada yaygınlaşması bazı hayat pratiklerinin de değişmesine ve dönüşmesine neden oldu. Birçok hizmete internet üzerinden erişilmesi hem sadece yaşadığımız yerdeki imkanlarla sınırlı kalmamamızı hem de zaman kaybetmememizi sağladı.
Irkçılık Olgusunun Günümüze Yansımaları : Yeni Irkçılık
Irkçılık, on sekizinci yüzyılın sonlarında özellikle siyasal alanda ortaya çıkan ve kapitalist ideolojinin yanı sıra modernizmle derin bağları olan siyasal bir ideolojidir. Sözlük anlamına baktığımızda ise ırkçılık, insanların toplumsal özelliklerini biyolojik, ırksal özelliklerine indirgeyerek bir ırkın başka ırklara üstün olduğunu öne süren öğreti olarak tanımlanmıştır Irkçılığı oluşturan temel süreç “öteki” kavramının yaratılmasıdır. Ötekileştirilen topluluk, değişmeyen …
Depresyon Davulla Zurnayla Gelmeyebilir
Depresyona ait moralsizlik, isteksizlik, hayattan zevk alamama, içe kapanma, ağlamalar, sinirlilik şikayetleri, çoğunlukla kolaylıkla fark edilebilir ve varlığında ‘Acaba depresyona mı giriyorum?’ düşüncesiyle bir psikiyatriste başvurmanızı sağlayabilir. Fakat depresif hastalıklar her zaman böyle davul zurna çalarak kendini belli ede ede başlamayabilir.
Panik Atak
Panik atak, beklenmedik bir şekilde, kendiliğinden olan, çarpıntı, terleme, titreme, nefes alamama hissi, göğüste ağrı ya da sıkışma, baş dönmesi, sersemlik, uyuşma, karıncalanmanın eşlik ettiği, kişide yoğun bir ölüm, bayılma ya da delirme korkusu yaşatan bir durumdur.
Otizmli Çocuğa Yaklaşım
Otizm çocukta sosyal etkileşimde kısıtlılık, iletişim düzeyinde belirgin gecikme, ilgi alanlarında sınırlılık ve tekrarlayıcı davranışlar gibi bulgularla ortaya çıkan bir gelişim bozukluğudur.
Vajinismus Nedir? Ne Değildir?
Vajinismus; vajina (kadın cinsel organı) girişindeki kasların kasılması sonucu oluşan, ağrı algısının yaratmış olduğu kaygı ile karakterize olan ve cinsel birleşme sırasında zorlanma ya da cinsel birleşmenin mümkün olamaması ile sonuçlanan psikolojik bir bozukluktur.
Türsel Mutluluk Ortaklıkla Mümkündür
Bilinç: Bilinç, kişinin kendisine, yaşantılarına, çevresine, öteki kişilere ve bir bütün olarak içinde yaşadığı evrene ilişkin farkındalığıdır. Peki bizler ‘bilinci açık’ bireyler olarak kendimizin, çevremizin ve yaşadığımız evrenin gerçekten farkında mıyız?
Hiç Büyümeyen Mutsuz Bir Çocuk : Peter Sellers
Sinema salonuna girdiğimiz andan itibaren 7. sanatın büyülü atmosferi içerisinde yeni bir dünyaya adım atmış oluruz. Salonun kapısında günlük yaşam kavgaları geride kalır ve koltuğa oturup, film başladığı andan itibaren, bambaşka hayatların içinde buluruz kendimizi. Kendi yaşantımızda zengin, fakir, aşık ya da nefret dolu olabiliriz bunun bir önemi yoktur, o koltukta oturduğumuz sürece artık beyaz …
Depresyon Nedir? Belirtileri Nelerdir? Tedavisi Nasıldır?
‘Depresyon’ terimi gündelik hayatta en çok kullanılan tıp terimlerinden biridir, bu sebepledir ki; bir çok yanlış anlaşılma ve yanlış inanışın konusu olmuştur. Hemen hemen herkesin hayatının bir döneminde ağzından : ‘ Bu aralar depresyondayım.’ cümlesini duymak kuvvetle muhtemeldir. Peki acaba her üzgün hissetme hali, her keyifsizlik, depresyon mudur? Depresyon nedir? Ne değildir? Nasıl tedavi edilir? …
Bir Psikiyatristin Nefret Günlüğü
Şehrin beti benzi atmış hastalıklı rengi, insanın içindeki yaşama isteğini azaltıyordu. Aslında dışarıdan gelenler kasvetli havanın bu şehre çok yakıştığını söylerler. Burada yaşayanlar için çok da fark etmiyor aslında. Her gün, birbirinin aynı hayatlarından, şikayet etmeden günü akşam ediyorlar. Benim de farklı geçmiyor günlerim senin yokluğunda.
Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT)
Psikoterapi; bireylerin, bilişsel, duygusal ve davranışlar sorunlarının, bu konuda eğitim almış bir profesyonel eşliğinde sözel görüşmeler yoluyla çözümünü ve bireylerin ruh sağlıklarının korunmasını ve geliştirilmesini amaçlayan tekniklerin genel adıdır. Psikiyatri tarihi boyunca çeşitli dönemlerde o dönemin şartlarına göre şekillenmiş değişik psikoterapi türleri geliştirilmiştir. Bütüncül, dinamik, , bilişsel davranışçı, varoluşçu, Geştalt ve kişilerarası psikoterapi, psikoterapi türlerinin …
Bağlanmanın Psikolojisi “Ben Sensiz Yaşayamam”
Ben onsuz yaşayamam, biz birbirimizi tamamlıyoruz, o olmadan eksiğim, onun olmadığı bir dünya düşünemem… Günlük yaşantımızda hepimizin duyduğu ya da bizzat söylediği, kulağa sempatik ve romantik sevgi sözcükleri olarak gelen bu ifadeler aslında o kadar da masum olmayabilir. ‘Sensiz bir hiçim’ den ‘ya benimsin ya kara toprağın’ a kadar uzanan yelpazede bu cümleler bir ucunda …
Aile İçi Şiddet
Dayak mı yiyorsunuz? Azarlanıyor musunuz? Size yasaklar mı konuluyor? Eski eşiniz tarafından rahatsız mı ediliyorsunuz? Cinsel ilişkiye mi zorlanıyorsunuz veya paranız zorla elinizden mi alınıyor? Tüm bunların sorumlusu nişanlınız, eşiniz, eski
Bir Mobbing Trajedisi
Mobbing’in sözcük anlamı, psikolojik şiddet, baskı veya taciz olarak tanımlanabilir. Özellikle hiyerarşik bir yapılaşmanın olduğu yerlerde, güçlünün altta kalanlara baskı yapması veya onu çeşitli yollarla taciz etmesidir.
Aidiyet Duygusu, Sahiplenme
Sabah güneşi, doğuşuyla etrafa ışık ve tatlı bir sıcaklık yayar. Bu ışık ve sıcaklık doğanın tüm güzelliğinin birbiriyle kaynaşarak muhteşem bir
Diş Koltuğu Fobisi Olanlara Tavsiyeler
Diş hekiminden ya da diş sağlığı hizmetlerinden korkmak toplumda görülen önemli sağlık sorunları arasında sayılıyor. Bu durum hem sağlık çalışanı hem de kişi için oldukça sıkıntılı bir durum. Çünkü yaşanan korku, kişinin ağız ve diş sağlığı konusunda sorun yaşamasına rağmen diş hekimine hiç başvurmamasına ya da başvursa bile düzenli olarak gitmemesine neden oluyor.
Aşkın Izdırabı
Duygusal anlamda ızdırap; gözle görülür ve elle tutulur bir etken olmamasına rağmen yaşanılan, bireye ciddi anlamda rahatsızlık veren, kişinin anlatırken tanımlamakta zorlandığı duygu hali olarak anlatılabilir. Kişi bu duyguyu anlatırken çoğunlukla vücudu üzerinden anlatır.
Yaşamları Ellerinden Alınmış Çocuk Gelinlerimiz
1986 yılından beri çocuğun kötüye kullanımı, ihmal ve istismarını içeren konularla uğraşıyorum. Bir çocuğunun 13-14 yaşlarında kendinden yaşça çok büyük, babası, amcası hatta dedesi yaşında bir kişiyle evlendirilmesi, bu ailelerin izniyle
Ruhsal Sorunlar Beden Sağlığımızı Bozuyor
Bilim insanları tarafından yapılan araştırmalar, ruhsal sorunların, bunlara bağlı olarak yaşanan sıkıntıların, bir süre sonra bedende ciddi hastalıklara yol açabildiğini söylüyor.
Sınav Kaygısı Öğrencilere Öneriler
Öğrenciye Öneriler: Kaygıyı azaltmak için SADECE profesyonel kişilere (Psikologlar, psikiyatristler, psikolojik danışma ve rehberlik uzmanları) ve profesyonel kurumlara (Türk Psikologlar Derneği’ne, psikiyatri kliniklerine) başvurun
Sosyal Fobi Nedir?
Sosyal fobi, diğer adı ile Sosyal Anksiyete Bozukluğu, bir kişinin sosyal durumlara karşı aşırı derecede korku duyduğu bir tür anksiyete rahatsızlığıdır. Bu korku, diğerleri tarafından eleştirilme, seyredilme ve yargılanma korkusundan kaynaklanır. Sosyal fobi iki şekilde görülür.
Çocuklarda Yeme Problemi
Çocuklarının az veya yeteri kadar yememesinden yakınan anne ve babalara sıkça rastlanır. “Çocuğum yemeğini yemek yerine, yemekle oyun oynuyor”, “Çocuğum yemeğini çok yavaş yiyor”, “Yemek saatinde sofraya gelmeyi reddediyor”, “Sürekli aç
Yaşamdaki Rol Dağılımı: Sevilmeyenler
Anneleri tarafından bir türlü benimsenmeyen, sevilmeyen, içten içe reddedilen çocuklar vardır. Tırmanır dururlar annelerine, beni sev, bana sahip çık, benimle ilgilen diye. O tırmandıkça anne iter, anne ittikçe çocuk daha fazla yapışır anneye.
Kendini Sevmek
İnsanın kendisini sevmesi ve beğenmesi aslında çok zordur çünkü içimizdeki canavar doymak bilmez. Üçünü yapsak beşini daha ister. İnsanın doğası böyle ama böyle olmasaydı, hepimiz el el üstünde otururduk.
Ekonomik Krizin İnsan Ruhuna Yansımaları
Ülkemiz insanı yıllardır krizlerle iç içe yaşıyor. Yani zaten hiç düze çıkamadı. Her 8-10 yılda bir ortaya çıkan ekonomik krizler, doğal afetler, terör, ayyuka çıkan yolsuzluklar ve ülkemizin çevresini saran savaşlar…
Evlilik, Orta Yaş, Yalan
Genellikle bütün erkekler evlilikten önce korkar. Avın avcıdan kaçtığı gibi kaçarlar. Avcıya yakalanmaktan korkarlar. Bir süre kızları koca avcısı gibi görürler. Genç yaşlarda, henüz evlilik çağı gelmeden çok önce yoktur böyle korkuları.
Hep Aynı Rol
Doğduğumuz an başlar hayattaki rolümüz. Anneler, Babalar veya çok yakınlarımız tarafından bize verilen bu ilk rol, öyle bir yapışır ki üzerimize, filmler değişse, senaryolar başka türlü yazılsa da biz yaşadığımız sürece asla terketmeyiz o rolü.
İhanet
İhanet belki de dünya da insanoğlunun yaşayabileceği en büyük acılardan biridir. Hatta şairler, şiir ve şarkılarda, ayrılık ve ihanetle ölümü kıyaslarsanız buna kızar, ihanetin her zaman insana ölümden bile daha büyük bir acı verdiğini söylerler.
Koca Bir Ülkenin Kendini Arayan İnsanları
Kendimi bildim bileli meraklı biriyimdir. Çocukluğumda da öyleydim. Okula başladığım günü hiç unutmuyorum. İki tarafımdan sarkan örgülü saçlarıma beyaz kurdeleler bağlamıştı annem.
Ölüp Gitmenin Sırası mıydı Yani?
Ülkemizi hep koca bir aile olarak düşünmüşümdür. Her ülke aile değildir ama bizim ülkemiz Türkiye Cumhuriyetinin kurulduğu günden beri hep koca bir aile olmuştur.
Üniversite Sınavlarında Anne Babanın Tutumu
Üniversite sınavları, ülkemizde giderek hem gençlerin, hem de anne babaların korkulu rüyası haline geldi. Bütün umutlarını bu sınavlara bağlayan pek çok kişi, sınav öncesi ve sonrasında, ciddi bir stres ortamına giriyor.
Aldatılma Ve Terk Edilme
Aldatma ve terk etme psikiyatrist olarak çalışmaya başladığım ilk yıllarda, yani bundan 25-30 yıl kadar önce (aslında artık geçmiş yıllardan söz ederken böyle kocaman sayılardan bahsetmek kadın olarak hiç hoşuma gitmiyor ama maalesef gerçek bu) sadece aldatılan kadınları dinlerdim.
Yaygın Anksiyete Bozukluğu
Korku, kaygı, stres ve gerginlik herkesin yaşadığı duygulardır. Korkmak tehlike tehdidine karşı normal bir tepkidir. Gerçek olabilecek tehlikede korkunun bizi uyarma ve koruma işlevi vardır. Bazen korkular güvenli durumlarda da söz konusu olabilir.
Çocuk Özlemi
Çocuk sahibi olmak psikolojik olarak, “yetişkin yaşama geçiş ritüeli”, “cinsel kimliğin temel bir parçası”, “evliliğin temel amacı” olarak görülmektedir. Ancak, üreme çağındaki çiftlerin yaklaşık -15’i çocuk sahibi olmakla ilgili sorun yaşamaktadır.
Videoları
Podcastler
Güncel Psikoloji Yayınlarımız
Kırmızı Elma
Adem’le Havva’nın kırmızı elmayı dalından koparıp yemesinden beri, yüzyıllardır insanoğlu kendine konulan …
Çocuklardaki Yeme Problemleri
Bebek ve küçük çocuklar yemek ihtiyaçlarının karşılanması açısından bakım verenlere bağımlıdır. Ebeveynlerin …
Çocuklarda Ayrılık Kaygısı
Çocuklarda ayrılık kaygısı, bir çocuğun bakım veren kişilerden ayrılırken yaşadığı yoğun stres durumu olarak …
Aşk Ne Kadar Mümkün?
Platon’un aşkla ilgili diyaloglardan oluşan “Şölen” kitabında geçen bir tartışmada, Aristophanes şu hikayeyi …
Depresyonun Gelişimi ve Pozitif Bakış Açısı Geliştirme Yolları
Erken yaşantılar kişide kendisi ve dünya ile ilgili bazı temel işlevsel olmayan inançların veya şemaların gelişmesine …
Bipolar Bozukluk Nedir?
Hayat bazen bir dağ yokuşunda yükselip alçalan bir yolculuğa dönüşebilir. Kimi günler enerjimiz zirvede, her şeyin …
Psikoloji Nedir?
Psikoloji kelimesi diğer adıyla ruh bilimi, Yunancada ‘psykhe’ ile ‘logos’ kelimelerinin bir araya getirilmesiyle …
Psikoz Nedir?
Psikoz kelimesi Yunanca psyche(ruh, zihin) ve osis(anormal veya hastalıklı) kelimelerinin birleşmesiyle türetilmiş bir …
Ekran Bağımlılığı
Her geçen gün daha fazla ebeveyn, çocuklarının tablet, telefon veya bilgisayar kullanımından dolayı endişelerini …