Anne-Baba olma tarzınızla çocuğunuzun duygusal ve psikolojik iyilik halini belirleyebileceğinizi biliyor muydunuz? Bir çocuğun ebeveyni olmak oldukça zor ve emek isteyen işlerden biri olmalı. Yetişme döneminde, karşı karşıya kaldığı sorunlarda ve belli başlı kilometre taşlarında hep sizin desteğinizi hissetmek ister. Çocuk, kendi arzu ve ihtiyaçlarını birey olarak giderebilecek yeterli olgunluğa gelene kadar gelişme sürecindeki sorumluluğu Anne-Baba rolünü taşıyan bireyler olarak sizler üstlenirsiniz. Ebeveyn olarak bu sorumluluğu taşımanın ve layığıyla yerine getirmenin çeşitli zorlukları olsa da, yetiştirdiğiniz çocuğunun size yaşattığı ilklerle gururlanmak, sanıyorum ki bu zorluklarla mücadele etmeye değer olarak görülür.
Sizin Ebeveynlik Tarzınız Hangisi?
Gözlemler ve veriler gösteriyor ki, ne yazık ki birçok anne-baba kendi çocuklarını yetiştirirken onlar üzerinde ne denli güçlü bir rol model olduklarının farkında değil ve çocuklarını büyütürken istemeden de olsa pek çok hata yapıyor. Gelişimsel Psikolog Diana Baumrind, çocukların genel gelişimine katkı sağladığına inandığı üç ebeveynlik tarzı belirliyor ve bahsi geçen yetiştirme tarzlarının, çocuğunuzun kişilik özellikleri üzerinde belirleyici olduğunu öne sürüyor.
Ebeveynlik Çeşitleri Nelerdir?
Yetkili Ebeveynlik
Çocuğuyla bir konu üzerinde kolaylıkla görüş alış verişi yapabilen, katı ama anlayışlı ve sevecen bir duruşa sahip, çocuğa büyüdükçe daha çok sorumluluk vermeye istekli ve genel anlamda çocuğun bireyselliğine saygı duyan bir ebeveynlik çeşidi olarak tanımlanıyor. Bu tarzı benimseyen anne-babalar bir yandan çocuğa bağımsızlığı özendirirken, öte yandan da hareketlerini sınırlayıp kontrolü elden bırakmıyor. Çocuğuyla sohbetler yürütüp, ondan isteklerini ve beklentilerini daha ılımlı yollarla ortaya koymaya çalışıyor. Örneğin, “Ders notlarını yükseltmek ve sınavda başarılı olmak için daha çok çalışman gerektiğini biliyorsun, ben de bu süreçte seni destekliyorum, bakalım diğer deneme sınavında daha iyi bir performans gösterebilecek misin.” Bu tarz bir yaklaşımı benimseyen ailelerin çocuklarının genellikle arkadaşça, sosyal becerileri kuvvetli, işbirliği yaparken kendine güvenen ve toplumsal sorumluluk duygularının güçlü olduğu görülüyor.
Otoriter Ebeveynlik;
Çocukları eğitmede katı bir prensip ve yaklaşım benimsemiş anne-babaların tarzı olarak gösteriliyor. Bu tarz ebeveynlikte, kontrol ve boyun eğiciliği ön planda tutmak, eleştirici, yargılayıcı ve çocuğun bağımsızlığına engel olan tutumlar önde geliyor. Otoriter ebeveynler çocuğa katı sınırlar ve yüksek beklentiler koyup, onunla ortaya bir yol bulmaksızın kontrolü ellerinde tutmaya çalışıyorlar. “Sen benim kararlarıma karışamazsın, bu evde benim dediğim olur, yap diyorsam yapacaksın” vb. gibi. Çocukların duygusal ihtiyaçlarını görmezden gelen ve kısıtlı sevgi gösteren anne-babalar bu grupta yer alıyorlar ve bu yaklaşımın sonucu olarak çocuklar maalesef çoğunlukla kuşkucu, diğer insanlardan kendini izole etmeyi tercih eden, sosyal olarak kendine güveni zayıf, yaratıcılığı kısıtlı ve toplumsal olarak boyun eğici kişilik özellikleri taşıyabiliyor.
Serbest Ebeveynlik ;
Baumrind’in öne sürmüş olduğu son ebeveynlik çeşidi olan serbest ebeveynlik de, çocuğa sınır koymaksızın tam bir özgürlük tanıyan ve disiplinden yoksun yaklaşım ağır basıyor. Bu kümede, çocuğa konan kurallar ve sınırlar çoğunlukla kendi güvenlik ve fiziksel sağlığını tehdit eden alanlarda oluşuyor, hatta kimi zaman onlar bile olmayabiliyor. Anne- Baba, çocuğun yapmak istedikleri ve gereklilikler konusunda asla yönlendirici olmuyor ve olumlu-olumsuz tüm davranışlarını görmezden gelme eğilimine kapılıyor. Çocuk hakkındaki kararlar kendi iradesine ve arzusuna bırakılıyor. Serbest Ebeveynlikte çocuğun yanlış bir davranış veya tutumu karşısında ailenin söylemleri arasında “Of! sen böylesin işte, ben ne diyeyim ki, hep böyle yapıyorsun, başına ne gelirse umurumda değil..” gibi ifadeler yer alıyor. Bu tarzı benimseyen ailelerin çocuklarında ise, yaşıtlarından daha çocuksu, bağımlı ve kendine güvensiz kişilik özelliklerinin yanı sıra mutsuz, öz-denetimden yoksun ve sorunlar karşısında baş etme becerileri zayıf davranış örüntüleri görülebiliyor.