Çağımızın Yeni Bağımlılıkları: Bilgisayar Oyunları ve Internet

Çağımızın Yeni Bağımlılıkları: Bilgisayar Oyunları ve Internet

“Çin’in Guangdong eyaletindeki bir internet kafede bilgisayar başında üç gün geçiren bir Çinli hayatını kaybetti.”  “Gün geçtikçe artan internet bağımlılığına karşı endişeli olan Çin hükümeti, sorunla mücadele etmek için; oyun sitelerinin, uzun süre sitede kalan kullanıcıların puanlarını silmesi dahil, çok çeşitli tedbirler uygulamaya çalışıyor.”“Romanya’da dokuz gün dokuz gece bilgisayar oynayan genç hastanelik oldu”, “Amerika’da bilgisayar oyunlarına tutkun olan bir anne baba bebeklerini ciddi şekilde ihmal ettikleri için 12’şer yıl hapis cezasıyla yargılanıyorlar”, “İstanbul’da Türkiye’nin ilk internet bağımlılığı tedavi birimi açıldı.” Son yıllarda bu türden haberlerle giderek daha sık karşılaşmaya başladık. Gündelik yaşantımızın vazgeçilmezleri arasına giren bilgisayarlar ve internetle birlikte iki yeni sorunla karşı karşıyayız: İntenetin olumsuz etkileri ve  internet bağımlılığı

Büyük şehirlerde çocukların yapmaktan en fazla hoşlandıkları şeyler listesinde ilk üç sırada televizyon izlemek, bilgisayar oyunları, arkadaşlarla internette sohbet etmek yer alıyor. Sokakta oynamak, spor ya da müzik bu listenin sonlarında, isteseler de olanaklar kısıtlı. Okulların çoğu evlerin uzağında olduğundan okul arkadaşları ile mahallede görüşmek mümkün olmuyor. Apartmanlarda komşular birbirini tanımıyor, kimse kimseye gidip gelmiyor. Sokakta oyun alanları yeterli değil dahası anne babalar sokağı güvenli bulmuyorlar. Çocuğun evde televizyon ya da bilgisayar başında olmasını tercih ediyorlar.

Ama evde de  çocuklarıyla birlikte geçirecek yeterli zamanları yok. Bu koşullar altında çocukların en iyi dostlarının televizyon ya da bilgisayar olması kaçınılmaz bir sonuçtu ve gerçek oldu. Artık her evde bir bilgisayar, evin neredeyse her odasında bir televizyon var. Üstelik aileler daha okul öncesi dönemden itibaren bu araçları çocukları oyalamak, eğlendirmek ya da besleyebilmek için yoğun olarak kullanıyorlar. Buna bir de son zamanlarda bebeklerin zihin gelişimini desteklediği ileri sürülen çeşitli bilgisayar ya da programları ve televizyon yayınları eklendi. Bu zincirin son halkası çocuk odaları için özel üretilmiş olan televizyon alıcıları. Böylece çocuklar bebeklik döneminden itibaren bilgisayar oyunlarının ve büyülü sanal dünyanın içine çekiliyorlar. Sonra okul dönemi gelip de çocuğun zamanı azaldığında bilgisayara fazla meraklı olmak bir yakınma konusu haline geliyor.

Günümüzde çocuk ve gençlerin bilgisayar oyunları ve internet tutkuları anne babaların en fazla sıkıntıya düştükleri konuların arasında yer almaya başladı.

Çocuk ve ergen psikiyatristi olarak sıkça duyduğumuz yakınmalar:

  • Bilgisayarın başından kaldıramıyoruz.
  • Yüzünü göremez olduk, bizimle birlikte hiç zaman geçirmiyor.
  • Sokakta oynamayı bıraktı.
  • Arkadaşlarıyla sohbet ettiğini söylüyor ama kimlerle ne konuşuyor bilemiyoruz.
  • Sadece bilgisayarın başında otururken mutlu görünüyor.
  • Ders notları düştü.
  • Evde hiç bir sorumluğunu yerine getirmiyor.
  • Gece bilgisayarın başından kalkmadığı için çok geç yatıyor, okulda uyukluyor.
  • Bilgisayar yüzünden sürekli çatışma halindeyiz, ilişkimiz bozuldu.
  • Bilgisayara zaman kalmıyor diye basketbolu bıraktı.
  • Odasından çıkmıyor, zaten içine kapalı bir çocuktu, daha beter oldu.
  • Davranışları değişti, çok öfkeli ve hırçın bir çocuk oldu.
  • Uygun olmayan sitelere girdiğinden şüpheleniyoruz ama nasıl kontrol edeceğimizi bilemiyoruz.
  • Telefon faturalarını ödeyemez duruma geldik.
  • Kitap, gazete, dergi  okumuyor.
  • Acaba intenet bağımlısı mı oldu ?

Çağımıza damgasını vuran bilgisayarlar ve internet, iş hayatında, eğitimde, sosyal yaşamımızda sunduğu olanaklar nedeniyle uzak kalınması mümkün olmayan teknolojiler. Bu noktada eve bilgisayar almamak ya da internet bağlantısı kurmamak yukarıda sıralanan yakınmalar için ilk akla gelen çözüm oluyor ve bazı aileler bu yolu seçiyorlar. Ama çocuklar ev dışında herhangi bir yerde, bir arkadaşının evinde, okulda, internet kafelerde bilgisayara ve internete -yasaklandığı için daha fazla ilgi ve merakla- ulaşacaktır. Bu noktada en uygun çözüm çocuğa uygun zamanda, yaşına uygun olacak şekilde bilgisayarı ve interneti nasıl kullanabileceği öğretmek ama bunların kullanımını belirli kurallara bağlayarak denetlemete devam etmek olacaktır.

Ailelerin çocuklarını bilgisayar oyunları ve internetin zararlarından koruyabilmeleri için öncelikle kendilerinin zararların neler olduğu, nasıl korunulabileceği ve denetlemenin nasıl yapılacağı konusunda bilinçlenmeleri gerekiyor. Bu konuda F. Odabaşı’nın hazırlamış olduğu “İnternet, Çocuk ve Aile” isimli kitabı oldukça kapsamlı ve iyi bir rehber niteliğinde. Bu konuda sorunu olsun olmasın her ailenin okuması gereken bir kaynak. Burada olası zararlar ve ailelere düşen görevlerden kısaca söz edeceğim.

İnternetin en ürkütücü yanı içeriğinin denetlenmiyor olmasıdır. Herhangi bir kişi, kurum ya da yasal olmayan bir örgüt internet üzerinden herhangi bir bilgiyi yayınlayabilir. Bu açıdan bakıldığında internet uygun olmayan hatta zararlı bilgilere de erişim kaynağıdır. İnternet üzerinde 4.2 milyon pornografik web sitesi bulunduğu bildiriliyor. Avrupa genelinde internet kullanan çocuklar üzerinde yapılan bir araştırmada 8-16 yaş arasındaki 10 çocuktan dokuzunun pronografik siteleri ziyaret ettiği sonucuna ulaşılmıştır. Çocuklar pornografi, şiddet ya da tehlikeli inanç içeren sitelere kontrolsüzce girebilirler. Erken yaşta uygun olmayan bilgilere ulaşmak onların kimlik gelişimlerini, inanç ve değerler sistemlerini, cinsel gelişimlerini olumsuz yönde etkileyecektir.

Çok fazla zaman tüketimi. İster araştırma yapsın, ister oyun oynasın isterse sohbet etsin bilgisayar başında sıkılmadan, yorulmadan çok uzun süreler geçirilebiliyorlar. Bu nedenle de zaman kısıtlamalarına “Daha yeni başlamıştım” diyerek karşı çıkabiliyorlar.

Sosyal izolasyon. Bilgisayar oyunları ya da sanal ortamda yaşanan sohbetler gerçek yaşamda gençlerin bir araya gelmelerine engel oluyor. Anne babalar da çocuklarının yüzlerini göremez olmaktan yakınıyorlar. Giderek çocuk okul ve dersler dışında sosyal açıdan tamamen izole bir hale dönüşebiliyor.

Kontrol edilemeyen sohbetler. Anne babalar çocuklarının arkadaşlarını ve hatta arkadaşlarının ailelerini tanımaya gayret ederlerken, çocuklarının gelişimi için en uygun semtlerde yaşamaya özen gösterirlerken, çocuklar sanal ortamdaki sohbet odalarında  kendilerinin bile tanımadığı kişilerle bir araya gelip dostluk kurabiliyorlar. Gençlerin en yoğun kullandığı sohbet ortamları yasal olmayan örgütlerin, çocuk pornosu meraklılarının, uyuşturucu pazarlayanların da en favori mekanları arasında yer alıyor. Bu ortamda çocuğun güvenini kazanıp,  fotoğraflarını, aile bilgilerini ele geçirip, yüz yüze buluşmaya ikna edebiliyorlar.

İnternet bağımlılığı

İnternetin çocuk ve gençlerde ortaya çıkardığı en önemli sonuçlardan birisi de internet bağımlılığıdır. Çin ve Amerika gibi en yoğun internet kullanımına sahip olan ülkelerde ilk kez tanımlanmaya başlanan bu sorun  ükemizde de giderek artan sayılarda çocuk ve gençte görülmeye başladı. Yapılan psikiyatrik araştırmalar, internet bağımlılarının beyinlerinde dopamin ya da endorfin gibi maddelerin düzeylerinin arttığını, kumar bağımlılarındakine benzer nörokimyasal değişikliklerin meydana geldiğini ortaya konuyor. Bu kişiler gerçek dünyayla pek ilgilenmiyorlar. Sanal dünya herşeyden önemli ve vazgeçilmez bir yaşantıya dönüşüyor. Böylece gerçek dostlarından ve çevresinden kopan kişi, sanal dostlarıyla birlikte kendine yeni bir yaşantı kuruyor.

Yine, yapılan araştırmalar, sürekli internet kullanıcılarının yüksek düzeyde depresyon ve yalnızlık hissettiğini ortaya koyuyor. ABD’de yapılan bir çalışmada haftada bir saatini internet ortamında geçirmenin depresyonu ortalama %1, yalnızlık hissini %4, sosyal ilişki ve çevre kaybının %2.7 oranında arttığını saptanmıştır.

Bilgisayara ya da internet kullanımına meraklı olan her çocuk için bağımlılıktan söz etmek doğru olmaz. Bunun için henüz kesin olmamakla birlikte tanımlanan bazı ortak belirtiler var.

İnternet bağımlılığının belirtileri :

  • Bilgisayar nedeniyle anne baba ve çocuk arasında yoğun çatışmaların yaşanması,
  • Süre kısıtlamalarına şiddetle karşı çıkma,
  • İnternete girememe durumunda aşırı sinirli, mutsuz olunması
  • İnternet dışı uğraşlara ilginin kaybolması,
  • Sosyal faaliyetlerde azalma,
  • Akademik başarının düşmesi,
  • Sürekli uykusuz kalma ve yorgunluk,
  • Spor ve diğer etkinliklerden uzaklaşma,
  • Aileyle ve arkadaşlarla sosyal ilişkilerin zayıflaması,
  • Günlük yaşamdaki diğer iş ve kişilerin sanal yaşama engel olduğu düşüncesi.
  • Göz bozuklukları, omurgada eğrilik gibi fiziksel belirtilerin varlığı.

Ülkemizde henüz bu belirtileri yoğun olarak gösteren çocuk ve gençler az sayıda. Ancak bugün için bağımlılık ölçütlerine uymayan bir çocuk ve genç gerekli önlemler alınmazsa bağımlılığa doğru gidebilir. Bağımlılık bir kez oluştuktan sonra ise başa çıkabilmek önlemekten çok daha zor olacaktır.

Kimler risk altında ?

  • Sosyal açıdan çekinik, arkadaşlarıyla birlikte olmaktansa yalnız olmayı tercih edenler,
  • Sosyal ilişki kurmak isteyip de bunda başarılı olamayanlar,
  • Dikkat eksikliği, öğrenme güçlüğü gibi nedenlerle akademik başarısızlık yaşayan, özgüvenleri düşük olanlar,
  • Kaygı düzeyi yüksek ya da  sosyal fobisi olanlar
  • Haftada 18-20 saatin üzerinde internet kullanımı olanlar

Bilgisayar kullanımı ile ilgili kurallar:

Bilgisayar çocuğun odasında bulunmamalı. Evde herkesin kullanımına açık bir odada yer almalı.

Bilgisayar başında geçirilecek zaman günlük ve haftalık en uzun süre olarak belirlenmeli. Günlük sürenin aşılması durumunda ertesi günün süresi kullanılmış olur. Haftalık süre tamamlandığında o hafta boyunca bilgisayar kullanılamaz.

Bilgisayar günlük yapılması gereken işler ve ödevler tamamlandıktan sonra kullanılabilir.

İnternet kullanımı ile ilgili kurallar

Aşağıda Microsoft (2004) tarafından önerilen “Çevirimiçi Davranış Kuralları Anlaşması” örnek olarak verilmiştir. Bu sözleşme ailenin gereksinimlerine ve çocuğun yaşına göre  değiştirilebilir. Ailedeki herkes maddeleri kabul edip aile Internet kullanım anlaşmasını imzaladıktan sonra, aile Internet kuralları herkese anımsatmak üzere evdeki bilgisayarın yanına asılabilir.

Aşağıdaki kurallara uyacağım:

  • Internet kullanımı için gerekli kuralları, yani Internet’te nerelere girebileceğimi, neler yapabileceğimi, ne zaman ve ne kadar süreyle (___ dakika ya da ___ saat) çevrimiçi olabileceğimi öğrenmek için annemle ve babamla konuşacağım.
  • Annemin ve babamın izni olmaksızın ev adresim, telefon numaram, annemin ve babamın iş adresleri veya telefon numaraları, kredi kartı numaraları ya da okulumun adı ve yeri gibi kişisel bilgileri kimseye vermeyeceğim.
  • Internet’teyken e-posta iletileri, web siteleri ya da Internet’teki arkadaşlarımdan gelen mektuplar yoluyla kendimi rahatsız ya da tehdit altında hissetmeme yol açacak bir şey aldığımda, hemen anneme ve babama haber vereceğim.
  • Annemin ve babamın izni olmaksızın çevrimiçi ortamda tanıştığım kişilerle bizzat buluşmayı kabul etmeyeceğim.
  • Annemin ve babamın izni olmaksızın, yabancılara, Internet ya da posta yoluyla kendimin ya da ailenin diğer bireylerinin fotoğraflarını göndermeyeceğim.
  • Internet parolalarımı, annem ve babam dışında kimseye (en iyi arkadaşlarıma bile) vermeyeceğim.
  • Çevrimiçi ortamda iyi davranışlarda bulunacağım ve insanları incitebilecek ya da kızdırabilecek ya da yasa dışı hiç bir şey yapmayacağım.
  • Uygun izni almaksızın disketlerden, CD’lerden ya da Internet’ten hiç bir şey yüklemeyecek, kurmayacak ya da kopyalamayacağım.
  • Annemin ve babamın izni olmaksızın, Internet’te para harcamayla sonuçlanabilecek hiç bir şey yapmayacağım.
  • Anneme ve babama aşağıdaki Internet oturum açma ve sohbet adlarımı bildireceğim:

Bilgisayarın tutkuya dönüşmesini önleyebilmek için neler yapılabilir ?

Bilgisayar tutkusu da diğer tüm bağımlılıklar gibi önlenmesi tedavisinden çok daha kolay olan bir bağımlılıktır. Bu nedenle tüm anne babalar böyle bir sorunla henüz karşılaşmamış olsalar bile uygun yaklaşımlarla bu sorunu önleyebilirler.

0-4 yaş arasındaki çocuklar bilgisayar başında zaman geçirmemelidir. Dil gelişiminin tamamlanmadığı, anne babayla birebir sosyal ilişkiye en fazla gereksinim duydukları bu dönemde bebekler bilgisayar oyunları ya da zeka gelişimini desteklediği ileri sürülen bilgisayar/TV programları ile başbaşa bırakılmamalıdır. Amerikan Pediatri Akademisi iki yaş altındaki çocukların televizyon ya da bilgisayarla hiç karşılaştırılmamasını önermektedir.  Daha sonraki yıllarda ise mutlaka aile ile birlikte olması kaydıyla bu süre en fazla 15-20 dakikadır. Yapılan son çalışmalar bebeklerin zeka ve dil gelişimini desteklediği ileri sürülen programların aslında dil gelişimini geciktirdiğini ortaya koymaktadır.

Her gün çocukla birlikte keyifli şeyler yapmak için zaman ayırın. Bu süre içinde anababa çocuğa bir şey öğretmeye çalışmadan, yönlendirmeden, eleştirmeden onunla birlikte zaman geçirmenin keyfini yaşamalı ve bunu çocuğa hissettirmelidir. Günlük özel zamanların dışında hafta sonunda ailecek pikniğe gitmek, kamp yapmak, açık havada eğlenceli oyunlar oynamak sinema, konser, tiyatroya gitmek çocuğun yaşamın çeşitli alanlarından keyif almayı öğrenmesine yardım edecektir.

Çeşitli hobilere, sanat ve spor etkinliklerine katılımını destekleyin. Çocukların bilgisayar oyunlarına düşkün olmalarının bir nedeni de kendilerini bu alanda daha yeterli, başarılı hissetmeleridir. Çocuğun isteği ve yetenekleri doğrultusunda seçilecek spor, müzik, izcilik, dağcılık vb etkinlikler sosyalleşmesini destekleyecek hem de bilgisayar dışında kendilerini yeterli hissedebilecekleri farklı bir alan sağlayacaktır.

Çocuğun arkadaşları ile birlikte olabileceği ortamlar yaratın. Günümüzde çocukların bilgisayar, televizyon gibi bireysel araçlara daha fazla yönelmelerinin bir diğer nedeni de yalnız olmaları ve bu yalnızlığı bilgisayar oyunları ya da sohbet odalarında buldukları arkadaşlarla gidermeye çalışmalarıdır. Aileler çocukların akranlarıyla, bir araya gelmelerini sağlayacak ortamlar ve fırsatlar yaratma konusunda çaba harcamalıdır.

Evde net kurallar belirleyin ve bu kuralların takipçisi olun. Bilgisayar ve internet kullanımı konusunda çocuklarına kural koyamayan ya da koydukları kuralları uygulayamayan aileler çoğunlukla kurallar ve sınırlar konusunda zorlanan ailelerdir. Bu açıdan zorlukları olan aileler kitaplardan bilgi alabilir gerekirse bir uzmandan yardım alabilirler.

Çevre, kültür ve toplumsal yardımlaşma konularında çocuklara örnek olmak üzere yardım Anababanın çevreyi koruma, vatandaşlık görevleri, işine önem verme, aileye zaman ayırma gibi çocuğa örnek olması gereken pek çok sorumluluğu vardır. Bu sorumluluklarını yerine getirmeyen, eve geldiğinde işinden yakınan, “Bir an önce emekli olsam da rahat etsem.” diyen anababanın çocuğu da okuldan ve derslerden yakınacak, “Şu okullar bir bitse.” diye bekleyecektir.

Özellikle arkadaşlarıyla ilişkilerinde çekingenlik, istenmediğini düşünme ya da sosyal becerilerinin iyi olmaması gibi nedenlerle sorun yaşayan çocuklar internet ortamında yüz yüze olmayan iletişim yolunu tercih edebilir hatta giderek rakadaşlıkları sadece sohpet ortamlarıyla sınırlı kalabilir. Çocuğun sosyal ilişkilerinde sorun olduğunu düşünen aileler bunu desteklemeye gerekirse yardım almalı.

Anne baba kitap, gazete okumak, arkadaşlarla bir araya gelmek, çevreye duyarlı olmak, televizyon ya da bilgisayar bağımlısı olmamak !! konularında çocuğa örnek olmalıdır.

Güncel Psikoloji Yayınlarımız

Yardıma ihtiyacınız var mı? Size ulaşalım.

    Sizi Arayalım