Sosyal fobi, insanların gerek iş hayatlarında gerek özel hayatlarında yüksek performans göstermelerini gerektiren günümüz koşullarında, çok önemli bir sağlık sorunu haline gelmektedir. İnsanların bir miktar çekingen olması ve bazı durumlarda utanç duyup yüzlerinin kızarması, ellerinin terlemesi, kalabalıklar karşısında konuşurlarken veya iş hayatında bir sunum yaparken heyecanlanmaları çok olağandır, hatta bunların olmaması gariptir. Ancak bu çekingenlik ve heyecanlanma nereye kadar normaldir? Stres ve gerginlik belirli bir düzeye kadar başarıyı arttırıcı bir faktördür. Diyebiliriz ki hiç stres ve gerginlik yaşamayan bir kişinin hayatta başarılı olması mümkün değildir, bu bizi daha hazırlıklı olmaya, daha fazla çalışmaya, imajımızı, insan ilişkilerimizi ve işimizi korumak için mücadele etmeye şartlar. Ancak stres arttıkça, bu yöndeki etkinliği azalır, stresten dolayı aslında normal koşullarda daha iyi yapabileceğimiz şeyleri, çözebileceğimiz sorunları, üstesinden gelebileceğimiz dertleri büyütür, kafamızda büyüttükçe endişeye kapılır ve sonuçta başarısız oluruz. Yani stres ve başarı arasındaki ilişki bir yerden sonra tersine döner, buna Yerkes-Dudson kuralı denir. İşte ; stres ve gerginlik kişiyi bu ters tarafa geçirmeye başladıysa, kişi iş hayatında gelebileceği noktalara gelemiyorsa, duygularını yakınlık duyduğu kişiye aylarca söyleyemiyorsa, 3 ay sonra yapacağı bir toplantı veya konuşma nedeniyle şimdiden uykusu kaçıyor ve toplantıya çok iyi hazırlanmış olduğu halde elindeki notları dahi heyecandan karıştırıyorsa, bu noktada çekingenlik ve utangaçlık pozitif duygular olmaktan çıkar ve artık soysal fobik davranış biçimi yerleşmiştir denilebilir.
Sosyal fobi kadınlarda erkeklerden iki kat daha fazla görülür, başlangıcı ise genelde ergenlik yıllarıdır. Kadınların %8’inde, erkeklerin ise %4’ünde sosyal fobi görülmektedir. Kendisinde sosyal fobi olduğunu düşünen herkesin mutlaka tedavi olması gerekir, çünkü bu rahatsızlık kişinin zekâsıyla eğitim düzeyiyle alakalı olmadığından, kişi rahatsızlığını fark edip bundan dolayı büyük üzüntü duyar, hak ettiğim hayatı yaşayamıyorum duygusu kişiyi mutsuz eder. Bu nedenle sosyal fobik kişilerin büyük kısmında kronik depresyon hali de eklenir, hatta kişiler bu sıkıntıyla baş etmek için alkol ve özgüvenini arttırdığını düşündüğü başka maddelerden medet ummaya başladıklarından, bağımlılık da bu grupta oldukça sık rastladığımız bir yan problemdir.
- Aile Terapisi
- Bilişsel (Kognitif) Davranışçı Terapi
- Bipolar Bozukluk
- Boşanma Süreci
- Cinsel İşlev Bozuklukları (Erken boşalma, İsteksizlik vb.)
- Cinsel Kimlik ve Yönelim
- Davranış Bozuklukları
- Depresyon
- EMDR Terapi (Göz Hareketleri ile Duyarsızlaştırma)
- Ergenlik Dönemi Ruhsal Sorunları
- Evlilik Öncesi Danışmanlık
- Fobiler
- İlişki ve Evlilik Terapisi
- İş Performansını Arttırma
- Kaygı Bozuklukları
- Kilo Kontrolü
- Kişilerarası İletişim Problemleri
- Kişilik Gelişim Danışmanlığı
- Konuşma ve Dil Bozuklukları
- Kronik Hastalara ve Hasta Yakınlarına Psikolojik Destek (Kanser vb.)
- Madde Bağımlılığı
- Mesleki İlgi ve Kariyer Danışmanlığı
- Mobbing (İş Yerinde Psikolojik Baskı)
- Obezite
- Obsesif Kompulsif Bozukluk (Takıntılar ve Tekrarlar)
- Öfke Yönetimi
- Panik Bozukluk
- Performans Kaygısı
- Psikotik Bozukluklar (Şizofreni vb.)
- Sınav Kaygısı
- Sosyal Fobi
- Stresle Başa Çıkma ve Öfke Kontrolü
- Travma Sonrası Stres Bozukluğu
- Uçak Fobisi
- Uyku Bozuklukları
- Vajinismus
- Yas Süreci
- Yaşlılık Psikiyatrisi (Geriatrik Psikiyatri)
- Yeme Bozuklukları (Blumia, Anoreksia)
- Yetişkinlerde Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu