Obezite

Kilo ile ilişkili sorunlar;  son yıllarda ülkemiz de dahil olmak üzere yaygınlığı artmış, insan yaşamını etkileyen önemli bir sağlık sorunlarından biridir. Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) göre obezite riskli hastalıklar kategorisindedir. 2016 yılında yapılan bir araştırma, 2025 yılına kadar 70 milyon çocuğun obezite tanısı alacağı yönünde tahminde bulunmaktadır.

Besin yoluyla vücuda alınan enerji, harcanan enerjiden fazla olduğunda; vücut yağ kitlesi, yağsız vücut kitlesine oranla artış gösterir ve bu durumda obezite olarak adlandırılan kronik hastalık oluşur. Obezite, pek çok kronik hastalığı beraberinde getiren ciddi bir sağlık sorunudur. Eşlik eden rahatsızlıkla arasında; diyabet, karaciğer yağlanması, tansiyon, kalp damar dolaşımla ilgili sorunlar yer almaktadır. Obezite, yalnızca fizyolojik sorunları değil; beraberinde çeşitli psikolojik problemleri de getirmektedir. Bireyin yaşam kalitesi azalmakta ve gündelik işleri sürdürme konusunda işlevselliği azalmaktadır. Hastalık nedeniyle sağlık kurumlarına artan başvurular, ciddi sağlık harcamalarını da beraberinde getirmektedir.

Çocukluk ve Ergenlik Döneminde Obezite

Çocukluk döneminde gözlenen aşırı kilo alımı/obezite, hormonal sistemi olumsuz yönde etkilediğinden sağlıklı fiziksel gelişimi de büyük ölçüde engellemektedir. Ergenliğin belirtisi olan fiziksel değişimler, aşırı kilo alımında çocukların sosyal ortamlarda zorluk yaşamasına neden olur. Vücut algısı bozulan genç, çevrenin de etkisiyle ciddi duygusal sorunlar yaşayabilir.

Çocukluk ve Ergenlik döneminde gözlenen obezitenin çocuklar üzerinde yalnızca fiziksel değil, duygusal ve sosyal anlamda da olumsuz etkileri söz konusudur. Sosyal ve/veya akran ortamında etiketlenme, alay edilme, zorbalığa uğrama vb. durumlar çocuklarda düşük özsaygı ve depresyona yol açma riski taşır. Depresif belirtilerle birlikte ortaya çıkan olumsuz beden algısı ise çocukların kendilerine olan güvenini olumsuz yönde etkilemektedir. Özellikle kimlik kazanımının yer aldığı bu evrede, çocuk/ergen kendiyle ilgili olumlu bir benlik anlayışı geliştiremediğinde duygusal olarak örselenmekte; çeşitli duygusal ya da davranışsal sorunlar ortaya çıkmaktadır.

Aşırı kilolu çocuklar daha sık kaygı yaşamakta ve daha sınırlı baş etme becerisi geliştirmektedir. Sağlıklı şekilde sürdürülemeyen baş etme becerileri ise çeşitli davranışsal sorunları tetikleyebilir. Örneğin, sınıf içi uyumsuzluk, öfke, agresyon gibi.

Bir diğer önemli nokta ise, aşırı kilo alımının “duygusal yemek yeme” davranışı ile ilişkili olduğudur. Özellikle olumsuz bir duygu durumu tetikleyen olaylar karşısında yeterince baş etme becerisi bulunmayan gençler, yemek yeme davranışı sergileyebilir. Hızlı kilo alımı ile sonuçlanabilecek bu durum, sorunları çözmekten bir hayli uzak olduğu gibi başka tür sorunların da tetikleyicisi olabilir.

Obezite ile Baş Etme Konusunda Psikoterapi

Kilo vermeye dönük diyet programlarında psikolojik faktörler genellikle en çok ihmal edilen yan olmaktadır. Psikoterapi sürecinde duygusal yeme davranışını tetikleyen olaylar, düşünsel, duygusal ve davranışsal faktörler ele alınır.

Kilo vermeye çalışan kişilerde önce kendi yeme davranışları, yemek yemeye ilişkin inançları, fazla yemeyi tetikleyen duygusal ve çevresel faktörler, fiziksel aktivite düzeyleri, yaşam tarzları, sorun çözme biçimlerine yönelik kendini gözlem ve izleme başlangıç adımlarını oluşturmalıdır. Daha sonra sağlıklı beslenme, yavaş kilo verme, duyguları, düşünceleri ve yeme davranışına yönelik farkındalığı arttırma, düşünce, duygu ve davranış değişikliklerini oluşturma, aşırı yemeye karşı koyabilme ve mevcut kilo kaybını koruyabilmeye odaklanılmalıdır.

Psikoterapi, tüm bu baş etme becerilerini kazanma konusunda bireylere katkı sağlayan önemli bir destek kanalı olmaktadır.

Uzman Seç

Şube Seçiniz :

Kavaklıdere İstanbul, Levent (Karanfil) İstanbul, Levent (Sülün) İstanbul, Suadiye

Güncel Psikoloji Yayınlarımız

Yardıma ihtiyacınız var mı? Size ulaşalım.