Baba Olmak

Baba Olmak

Baba çocuk için bir sevgi kaynağı, bir özdeşim modelidir. Çocuğun dünyaya açılmasını, anne bağımlılığından kopmasını ve birey olarak, yaşamda öz güvenli olmasını sağlayan en önemli kişidir. Babaların çocuklarına olan bağlılıkları annelerin çocuklarına olan bağlılıklarından çok da farklı değildir. Bununla birlikte, babaların çocuklarına bağlılığı, annelerinkinden daha az ya da daha düşük bir yoğunlukta gibidir. Baba, hem eşine hem de çocuğuna karşı koruyucu bir rol üstlenirken, bir yandan da çocuğun bakım ve sorumluluğunu daha az üstlenir. Bu da, babanın çocuğuna daha az bağlı olduğu gibi görülür. Baba, bebeğin erken duygusal ve sosyal gelişiminde önemli bir rol oynar.

Baba, bebeğin kendi vücudunun bir parçası gibi gördüğü annesinin dışında var olan , kendisiyle iletişim kuran, kendisine bağlı olan, bebeğin ilgi gördüğü bir varlık olarak, onun dünyaya açılmasındaki anahtar gibidir.

Yapılan araştırmalar babaların, annelere kıyasla çocuğun hayatında daha çok oyun oynayan, keyifli zaman geçiren, daha toleranslı kişiler olarak rol aldıklarını göstermektedir. Her şey yolunda gittiğinde, babalar çocuklarına karşı son derece duyarlı ve tepki vericidirler.  Ancak bebek/ çocuk ağlamaya başladığında, sorun çıkardığında, mesajı alan ve çözüme yönelen baba değil, annedir. Baba ise, çocuk için kendisinden farklı olarak algıladığı, kendisine benzemeyen (anne gibi fiziksel bir parçası olmayan) bir sevgi nesnesi ve örnek alınacak kişi/ modeldir.

Çocuk bir yandan babasını taklit ederek sosyalleşip, toplumla ilişki kurmayı öğrenirken; diğer yandan da erkek çocuk için “cinsel kimlik” gelişiminde, kız çocuk içinse “karşı cinsle ilişki” sürecinde tartışmasız en büyük rolü oynar.

Babalarıyla yeterince birlikte olmayan, dolayısıyla “özdeşleşme” sürecini yeterince yaşayamayan çocukların cinsel kimlik gelişimine ilişkin sorunlara açık olması muhtemeldir. Böyle durumlarda, erkek çocuğun “özdeşim modeli” olarak anneyi aldığı, cinsel kimlik sapması yaşayarak, kendisini anne ile özdeşleştirdiği, zaman zaman annesinin makyaj malzemelerini kullandığı, onun davranışlarını taklit ettiği, onun gibi giyinmek istediği örnekleri görülebilmektedir.

Babalarıyla yeterince birlikte olmayan/ sağlıklı iletişim içinde bulunmayan kız çocuklarının da sosyal ilişkilerde, karşı cinsten sürekli sevgi ve ilgi bekleyen, daha hırçın, dikkat çekmek için olumsuz davranışlara daha çok yönelen, yaşından büyük erkeklerle ilişki kurma eğilimli çocuklar olarak büyüdükleri izlenebilmektedir.

Bunların yanısıra, baba, tüm çocuklar için “güven kaynağı”dır. Baba güç, koruma ve sahiplenilme, yanlız olmama duygusunu verendir. Bu nedenle, yoksunluğu/ duygusal eksikliği söz konusu olduğunda çocukta, bazı korkuların, güvensizliğin ve sosyal gelişimde gecikmelerin, özgüven düşüklüğü ve çekingenliğin izlenmesi olasıdır.

Yine yapılan araştırmalar, özgüveni en yüksek olan çocukların, babalarıyla en çok ilişki kuran çocuklar olduğunu; erken gelişim yıllarından itibaren çocuklarıyla “tensel temas”, “duygusal ve sosyal  paylaşım” içerisinde olan babaların çocuklarının, yaşam içerindeki uyum süreçlerinin  (okula uyum, arkadaş ilişkilerine uyum, değişikliklere uyum vb.) ve başarılarının daha yüksek  olduğunu göstemektedir.

Çalışma hayatı, özellikle büyük şehir yaşamı zaman konusundaki sınırlılığı da birlikte getirmekte. Çocuklarıza bir baba olarak ayırdığınız sürede bu koşturma içinde kısıtlanmakta, onlara karşı toleransınız, anlayışınız azalmakta ve bunların sonucu olarak baba-çocuk ilişkiniz zayıflamakta ise;

  1. Çocuğunuzun size en çok ihtiyacı olduğu zaman 0-6 yaşlarını içererek okul öncesi dönemdir. Okul çağı ile beraber, arkadaşlık ve ebeveynler dışındaki sosyal yaşam daha çok önem kazanacak ve çocuğunuz doğal gelişim sürecinin bir sonucu olarak sizden uzaklaşacaktır.  Bu nedenle, sözü edilen yaş döneminde baba-çocuk birlikteliği, kaliteli geçirilen zamanın çokluğu, onun kişilik gelişiminde, doyumunda önemli rol oynayacaktır. Bir diğer ifadeyle, bugünkü koşullarınızı çok iyi değerlendirin.
  2. Ortak etkinliklerde bulunun (birlikte müzeye gitmek, balık tutmak, at binmek, spor yapmak vb.): hem keyifli zaman geçireceği hem de ona hayatı tanıtıp öğretebileceğiniz etkinliklerde…
  3. Haftada en az bir gün 2-3 saatinizi “baba-oğul/ baba-kız etkinlik saati” olarak belirleyip, her hafta ayrı bir etkinlik yapın.
  4. Hafta arası en az bir akşamınız, satranç, dama, kutu oyuncak vb. oyun geceniz yapın.
  5. Akşam yemeklerinde, sofraya birlikte oturmayı ihmal etmeyin. Hem sizden görgü kurallarını öğrenecek hem de o gün yaşadıklarını anlatma fırsatı bulacaktır.

Hayatınızda hiç tanımadığınız, ilk kez gördüğünüz bir kişi, bir komşu, bir müşteri için sarfedebildiğiniz emeği, harcadığınız zamanı düşünün… Ya da bir dostunuz, bir misafiriniz için ayırdığınız zamanı, ertelediğiniz önceliklerinizi, yorgunluklarınızı düşünün…. Ve sonra yukarıda sıralanan bir kaç maddeyi uygulamanın “en kıymetliniz” için önemini hatırlayın!

Güncel Psikoloji Yayınlarımız

Yardıma ihtiyacınız var mı? Size ulaşalım.